EMEP Genel Başkanı Gürkan: Değişimin yolu mücadeledir, örgütlenmektir | Ankara Baskısı
Ankara Baskısı'nda EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan asgari ücret görüşmeleri, işçi sınıfının önündeki sendikal bürokrasi engeli, seçimler ve AKP'nin ekonomi politikalarına dair soruları yanıtladı.
Birkan BULUT
Ankara
Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, artan hayat pahalılığı ve sendikal bürokrasi karşısında işçilerin mücadelesi, seçim sonuçları, Emek ve Özgürlük İttifakının önümüzdeki dönem izleyeceği yola ilişkin sorularımızı yanıtladı. Seçimleri kazansa da Erdoğan yönetiminin başta ekonomi alanında olmak üzere çok ciddi açmazlarla karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Gürkan, “Bu ülkede değişimin seçeneği tek başına sandık değildir. Değişimin yolu mücadeledir, örgütlenmektir. Sandık mücadelenin sadece duraklarından birisidir” dedi.
Asgari ücret 11 bin 402 lira olarak belirlendi. Her zam kısa sürede eriyor. Ancak tepki çeken emekçilerin yarısından çoğunun asgari ücret düzeyinde maaş alması. Bu anlamda asgari ücretlileşmenin sonu nereye varacak?
Asgari ücret tartışmaları başladığında 500 dolar üzerinden hesap yapılmıştı. Sonra Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı 350 dolardan fazla olan asgari ücretin ekonomide sıkıntıya yol açacağını savundu. Ancak bugün 485 dolar eden asgari ücretin alım gücüne baktığımızda, yine açlık sınırında bir ücrete işçi sınıfını mahkum ettiler. Asgari ücret anlaşmasının mürekkebi kurumadan patron örgütleri vergi ve sigorta primleri dahil olmak üzere teşvik istediler. Asgari ücret en alt sınırdaki ücrettir. Ücret skalasının bunun çok üzerinde olması lazım. Fakat işçi sınıfının yüzde 60’ından fazlası asgari ücret düzeyinde çalışıyor. Bu aynı zamanda toplu sözleşmeleri de geçersiz kılan bir şey. Türk-İş başkanı asgari ücret konusunda “İnşallah umduğumuzu buluruz” demişti. Sonra patronların örgütü TİSK ile birlikte teşekküre gittiler!
"İŞÇİLER SENDİKALARDA ÖRGÜTLÜ OLMALI"
Asgari ücretin belirlenmesinin yanı sıra toplu sözleşmelerde, grev yasaklarında da birçok sendika yönetiminin mücadele önünde ciddi engel olduğu görülüyor. Peki işçi hareketi sendikal bürokrasi engelini nasıl aşabilir?
Türk-İş başkanı “Asgari ücret ne kadar olmalı” diye acaba kaç işçiyle toplantı yapmıştır? Bir beklenti oluşmuşsa kaç işçinin fikriyle oluşmuştur? Emek Partisi olarak diyoruz ki; işçi sınıfının öncelikle kendi sendikalarının sahibi olması gerekir. Alınan kararlarda söz sahibi olmalıdır. Toplu sözleşmeye oturuluyorsa, oradaki bütün talepler işçiler arasında tartışılarak belirlenmelidir. Ancak sendikal bürokrasinin bunun yanından bile geçmeyeceğini biliyoruz.
Yine de sendikal bürokrasinin bütün iki yüzlülüğüne rağmen mücadeleci sendikacılık anlayışının gelişmesi mümkündür. Bunu yapan yerler vardır. En son Bekaert işçileri cumhurbaşkanı tarafından imzalanan grev yasağını aştı, toplu sözleşmesini imzaladı. Grev yasaklarının ve sendikal bürokrasinin nasıl aşılacağını bize gösterdi. Bu açıdan işçiler sendika üyesi olmakla yetinmemeli, sendikaların işyeri temsilciler kurulu, işyeri komitelerinde yer alarak örgütlü olmalıdır.
Seçimlerin ardından iktidarın izleyeceği yolu nasıl görüyorsunuz?
İktidar zafer olarak değerlendiriyor ama istediği gibi ilerleyemeyecek. Nereye dayanırsa seçimi kazanacağını da açmazlarını da gördü. İstanbul ve Ankara gibi sanayinin, ticaretin, ekonominin şah damarı olan iki metropolde Erdoğan seçimi geride bitirdi. Pek çok sanayi havzasında iktidarın oy kaybettiğini görüyoruz. Çünkü uyguladıkları ekonomi politikaları işçilere, küçük esnafa, üretici köylüye düşman. Dolayısıyla iktidar bu alanda da karşılaşacağı toplumsal hareketin kendi iktidarını götüreceğini biliyor. Önümüzdeki dönem yerel seçimleri düşünerek ekonomide yeniden rıza üretmenin koşullarını arayacaktır. Ancak rıza üretemediği yerde başvurmayacağı baskı olmayacaktır. Yani Kürt hareketi başta olmak üzere düşmanlaştırarak baskı mekanizmalarını bütün topluma dayatacaktır.
Peki bu zorlu koşullarda Emek ve Özgürlük İttifakı yola nasıl devam edecek?
Emek ve Özgürlük İttifakının ortaya koyduğu programı halkın desteklemesi açısından bütünlüklü bir çalışma yürütmemiz konusunda eksiklikler gözlemliyoruz. İttifak içindeki partilerin hitap ettiği toplumsal kesimler arasındaki tartışmaların da zayıflattığı bir seçim süreci oldu. Fakat ittifakın programı hâlâ geçerliliğini koruyor. Asgari müştereklerde bir araya gelebileceği bir demokrasi programı olması açısından bugüne kadar ortaya konan en ileri programlardan birisi. Şimdi de ittifakımız eksiklerini görerek yürüyeceği yeni yolu arıyor. İttifakın bugünkü sınırlarıyla yetinmeden, seçim sürecinin de ortaya çıkardığı deneyimlerden dersler çıkararak, daha geniş mücadele birlikteliklerini konuşmamız gerekiyor. Sadece siyasi oluşumların artırılması anlamında söylemiyorum. İktidarın ittifak kurduğu siyasi gericilikleri de düşündüğümüzde kadınlar başta olmak üzere bütün emekçiler bu tehlikeyle karşı karşıya. Gericiliğin de dağıtılması için laiklik mücadelesinin büyütülmesi, tarikat ve cemaatlerin siyasetteki etkisinin nasıl kırılacağı konusunda bir çıkış bulmamız gerekiyor. Aslında bunun yolu bellidir: Ortak talepler etrafında birlikte mücadele. Bu ülkede değişimin seçeneği tek başına sandık değildir. Değişimin yolu mücadeledir, örgütlenmektir. Sandık mücadelenin sadece duraklarından birisidir.
EMEP iki milletvekiliyle bu dönem parlamentoda olacak. Nasıl bir çalışma yürüteceksiniz?
EMEP’in iki milletvekili var ama Emek ve Özgürlük İttifakının 65 milletvekili var. Dolayısıyla 65 milletvekiliyle parlamentoyu nasıl toplumsal mücadelenin mevzisi haline getireceğimiz konusunda kafa yormamız gerekiyor. İttifakın güçlü mücadele birlikteliğiyle, hatta 65 milletvekiliyle de sınırlamadan toplumsal mücadelenin savunucusu olmak isteyen başka milletvekilleri varsa onlarla da dönem dönem birliktelikler kurarak parlamentoyu halkın talepleri için kullanma yönünde adımlar atacağız. Diğer taraftan EMEP’in kendi programı var. İki milletvekilimiz işçi sınıfı, üretici köylü, kamu emekçilerinin sesi olmaya çalışacaklardır. Sadece sesi olmak yetmez. Çünkü biz sınıfın yanında bir siyaset değil, bizzat işçi sınıfının siyasetini yapmak üzere kendimizi konumlandırıyoruz.
Ankara Baskısı her çarşamba Evrensel'de.