22 Haziran 2023 04:47

İktidarın LGBTİ karşıtı söylemi: Toplumun geri kalanına baskı, asıl sorumluya perde

Siyaset Bilimci Elçin Aktoprak’a göre LGBTİ’lere yönelen baskı yükselen otoriter dalganın önemli bir parçası. Akademisyen Sinan Birdal’a göre ise toplumun geri kalanına gözdağı asıl sorumlulara perde.

Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Türkiye’de LGBTİ’lere yönelik son yıllarda etkinlik yasaklama gibi idari kararların ve iktidarın en üst kademelerinden gelen ‘nefret söylemi’nin artışına hep birlikte tanıklık ediyoruz. Peki geçmişte Onur Yürüyüşü’ne izin vermekle övünen, ‘Onların haklarını da savunacağız’ diyen iktidar bugün neden buna yöneldi, dahası iktidarın LGBTİ karşıtı söyleminin arkasında ne var? Bu soruları siyaset bilimcilere yönelttik.

Siyaset Bilimci Elçin Aktoprak’a göre LGBTİ’lere yönelen saldırı dalgası yükselen otoriter dalganın önemli bir parçası. Akademisyen Sinan Birdal’a göre ise LGBTİ’lere yönelen baskı toplumun geri kalanına gözdağı asıl sorumlulara ise perde.

"SALDIRILAR OTORİTER DALGANIN PARÇASI"

Mülkiyeliler Birliği İkinci Başkanı ve Siyaset Bilimci Elçin Aktoprak, LGBTİ’lere yönelen saldırı dalgasının yükselen otoriter dalganın önemli bir parçası olduğu görüşünde. Türkiye’nin bunun pratikte en yoğun yaşandığı ülkelerden biri olduğuna dikkat çeken Öztoprak, “Küresel yükselen müthiş bir geri adım var LGBT hakları konusunda. Sadece Türkiye’de değil, Rusya, Macaristan, Hindistan ve Afrika’nın bazı ülkelerinde de böyle. Muhalefetten ya da diğer sol partilerden de LGBTİ+’ları savunmaya yönelik güçlü bir ses gelmediğini görüyoruz. Böyle olunca LGBTİ+’ları ötekileştirmek çok kolay oluyor” diyor.

"FOBİ DEĞİL, SİYASAL ŞİDDET"

Son dönemde yaşananları “siyasal şiddet” olarak tanımlayan Yazarımız Akademisyen Sinan Birdal, bunu toplumsal homofobiden ayırmak gerektiğini vurguluyor. İktidarın bu yaklaşımının birden fazla sebebi olduğunun altını çizen Birdal’a göre bunlardan biri iktidarın jeopolitik tercihleri: “AKP’nin AB hedefinden vazgeçmesi, yani böyle bir hedefi var mıydı sorusu da sorulabilir, en azından söylem düzeyinde vazgeçmesi, Türkiye’yi Rusya’ya, İran’a doğru yaklaştırdı. Propaganda yasağı gibi önerdiği yasalar Rusya’dan gelen şeyler. Mısır’da zinanın yasaklanması da örnek olabilir. İktidarın buradaki modelleri uyguladığını düşünüyorum ben.”

GEZİ’NİN BEDELİ

LGBTİ’ler her dönem en kolay hedef, ancak son dönemlerde bunun şiddetli biçimde arttığı görünüyor. Birdal Gezi direnişi hatırlatması yapıyor: “Gezi’de gökkuşağı sembole dönüştü. İktidar bunu büyük şehirlerde kendisine karşı ortaya çıkan muhalefetin bir sembolü olarak algıladı ve o günden başladı bu süreç. Hatırlayın Gezi sonrası film festivalleri vs. yasaklandı. 10 senedir bu dalga artarak sürüyor. İki senedir de Vatan Partisinden İsmailağa Cemaatine, derneklerden çeşitli başka tarikatlara kadar kendi oluşturduğu siyasal ittifakın sokak gücünü de oluşturdu iktidar. Bu Nazi partisinin sokak gücüne çok benziyor. Bir yanıyla gökkuşağının sembolleşmesinin bir bedelidir bu aslında.” Birdal’a göre bu bir yanıyla da seçim kampanyası ancak sadece bununla açıklanamaz.

Nasıl açıklanabileceği konusunda Aktoprak’ın yanıtı şöyle: “LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemi onları hedef göstermenin ötesinde başka bir şey inşa ederken de karşımıza çıkıyor. Bu durum yükselen sağ otoriter, popüler, milliyetçi söylemle çok alakalı. LGBTİ+’ları hedef gösterenler patriarkal, heteroseksüel bir sistemi yeniden kurumsallaştırırken LGBTİ+’ları en büyük tehdit olarak görüyorlar. Ama artı bir şey daha var: LGBT hareketinin örgütlenme biçimi. Kadın hareketinde de bu böyle. Çünkü bu aslında bir var olma mücadelesi. Yani ‘beni tanı’ diyen, bunu derken de klasik örgütlenme tarzından farklı olarak dayanışma bağlarının, örgütlenmenin bildiğimiz sınırlarının ötesine geçtiğini görüyoruz.”

"AİLEYİ KORUMAK"TAN NE ANLAMALIYIZ?

‘Gündem değiştirmek için LGBTİ’leri hedef alıyorlar’ tarzı yaklaşımların yanlış olduğuna dair uyarıda bulunan Birdal, “Değerleri değişti adamın, diyenler var. Bununla açıklanamaz, değerleri çok değişmiş bir adam değil. Lubunyalar ne kadar siyasi tehdit ki? Kürtler, Aleviler birer siyasi güç örneğin. Siyasal gücü ya da ekonomik gücü olmayan bir grubu niye hedefe koyarsın. Burada hedef aslında hedefe koyduğu insanlar değil. Hedefe koyduğu insanları kontrol altına alırken bir takım gözetim-denetim-cezalandırma araçları var. O araçları aslında toplumun geri kalanı için kullanacak. Bir kılıç var elinde, o kılıcı keskinleştirmek için bileyi görevi görüyor LGBTİ’ler. Bu şekilde toplumun geri kalanına baskı oluşturduğunu görüyoruz” diyor.

Dünyada kapitalistlerin aile kavramına sarıldığını hatırlatan Birdal “Bakın aile AKP’nin sosyal ve ekonomi politikalarının temel politika birimi haline gelmiş durumda. 1997’den bir başbakanlık raporu ‘Yüksek enflasyon aile içi ilişkileri çok kötü etkiledi, herkes ekonomik zorunluluktan beraber’ diyor özetle. Hayat pahalılığı olan yerde mutlaka aile içi kavga olur. Sosyal devletin tasviyesi ile yaşlı bakımı, çocuk bakımı ve diğer bütün ev işleri kadının üstüne kaldı. Kreş yapmıyor, çocuk-yaşlı bakımevleri yapmıyor; bunun yerine ‘500 lira vereyim sen bak’ diyor kadına. Aileyi savunma dediği şey tam olarak bu. Krizde, aile saldırı altında ama bu saldırı hükümetin ekonomik-sosyal politikalarından geliyor. Buna karşı bir düşman, günah keçileri yaratıyor iktidar. Örneğin çocuk para isteyecek, yetmiyor diye isyan edecek. Siz de diyeceksiniz ki, ‘Saygı kalmadı, bunun nedeni LGBTİ’ler.’ Asıl meseleye bakmayacak yani.”

ÖNCEKİ HABER

Adana'da Madımak Katliamı anması: Bu hesap divana kalmayacak!

SONRAKİ HABER

Finike halkı taş ve mermer ocağı istemiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa