Django’da Stephan, Türkiye’de “Kürt bakan”
Erdoğan, Suruç Tüneli açılışında “Kürt aşağı Kürt yukarı. Al sana Kürt, al sana bir Kürt daha!” diye gövde gösterisi yapmıştı. Bugün kabinedeki Kürt bakanlar konuşuluyor. Yani çözdük mü Kürt sorununu?
Fotoğraf: TCCB
ODTÜ öğrencisi
Tarantino’nun “Zincirsiz” filminde, Vahşi Batı’nın Texas’ında köleliği sırasında işkencelerden geçmiş ve eşinden zorla ayrılmış olan Django’nun yolu bir şekilde yeniden eşinin kölelik yaptığı malikaneye düşer. Amacı, durumu belli etmeden onu malikaneden kaçırmaktır. Fakat malikane sahibinin uşağı olan bir başka siyahi Stephen bu durumu fark eder ve Django’ya hayatı zehir etmeye çalışır. Stephen da bir siyahi olmasına rağmen ve neredeyse bütün siyahiler köleyken malikane sahibinin uşağı olmasının getirdiği bilinçle (!) Django ve eşini engellemek için her yolu izler. Diğer kölelere de çok kötü davranır. Paralelinde, vahşi özgürlükler ülkesinin Compton gettosundan çıkan rapçi Ice Cube ise bir şarkısında şu sözlere yer vermektedir:
“Siyah ya da Beyaz fark etmez,
Seni sokağın ortasında pataklarlar.
Siyahi polisler beyaz polislere gösteriş için yaparlar.”
Yani bir polisin siyahi olması onun azınlıklara daha iyi davranacağı anlamına gelmez, polis siyahi de olsa kötü davranacaktır. Zira polisliğin alametifarikası budur. Hatta bunu daha sert yaparlar ki amirlerine ezilenlerin içinden gelmiş olmalarının “çalışma etiğini” etkilemediğini kanıtlayabilsinler.
Peki, neden bu kadar ithal örnekler verdim? Çünkü bugün Türkiye’de makul Kürt, ana akım medyada ve hatta alternatif medyada da tam olarak Stephen’dır. Babala TV’ye çıkıp konuşurken söze besmeleyle başlarcasına “Kürdüm ama terörist değilim” diye başlayandır. Çoğu insan da Stephen’ları, devletin Kürt polislerini işaret eder, “Kürt sorunu yok abi işte!” der. Mehmet Şimşek bir Kürt olarak Ekonomi Bakanı olabilmiş der, Kürtçe de biliyordur hatta. Fahrettin Koca da Kürt’tür. Yılların MİT Müsteşarı, şimdinin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da Kürt’tür. Neçirvan Barzani, Erdoğan’ın yemin törenine katılır. Erdoğan, 2014’te Suruç Tüneli açılışında “Kürt aşağı Kürt yukarı… al sana Kürt, al sana bir Kürt daha!” diye gövde gösterisi yapmıştır. Peki, bu kadar Frank Tenpenny’nin olması, Kürt sorununun bittiği anlamına mı gelir?
KÜRT HALKININ İRADESİ, ZIRHLI ARAÇLARLA DOLU SOKAKLAR
Kürt halkının yaşadıkları da Django’nunkinden ya da Ice Cube’un gettodayken yaşadıklarından hiç de hafif değildir. Örneğin Kürt çocuklarının top oynadığı sokaklardan Akrep, Renger tipi zırhlı askeri araçlar geçmektedir. Bu araçlar sokakta gezerken bile Kürt çocuklarına karşı sistematik bir katliam uygulamaktadır. Her ay sık sık zırhlı araçların vurduğu çocukları görmeye devam ediyoruz. Ben de bizzat bu yönde yaşadığım deneyimi anlatmak istiyorum. 2018 yılında Muş’ta silahlı zırhlı bir araç “çukura girdiği için şoför yanlışlıkla tetiğe basmış”, zırhlı araçtan çıkan kurşun henüz 10 yaşında bile olmayan bir çocuğa isabet etmiş ve ambulanstan önce yayın yasağı gelmişti. Geçtiğimiz günlerde ise Gever’de 5 yaşındaki Erdem Aşkan, uzman çavuşun kullandığı aracın çarpması sonucu vefat etmişti. 5 yaşındaki Erdem, asli kusurlu sayıldı. Kusuru ise olmayan üst geçidi kullanmamasıydı. Paralelinde HDP’nin ve Kürt halkının ulusal demokratik hak ve talepleri için mücadele eden ilerici diğer bütün siyasilerin yaşadığı siyasi ve toplumsal tecrit de yaşatılan zulmün siyasetteki izdüşümüdür. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ gibi Kürt halkının sevip saydığı figürler hukuksuz bir şekilde hapiste tutulmaktadır. HDP’li belediyelere seçilir seçilmez kayyum atanmaktadır. Kürt halkının iradesi, temsili demokrasi yoluyla olduğunda bile yok sayılmaktadır. Seçimin hemen ertesi günü Gever’li gençler işkenceye uğramışken, Yeşil Sol Parti İzmir Milletvekili adayı Meryem Yıldırım seçimin hemen akabinde tutuklanmışken, seçimin öncesinde onlarca Kürt gazeteci ve yüzlerce HDP’li tutuklanmışken, Mehmet Şimşek ekonomi bakanı oldu diye Kürt sorunu gerçekten çözülmüş müdür? Eğer zırhlı araçların düz yolda giderken katlettikleri cinayet değil de kazaysa, neden sadece Kürt halkı kazazede oluyor? Çok daha basit bir soru soruyorum: Neden Kürt çocuklarının top oynadığı sokaklardan zırhlı silahlı araçlar geçiyor?
Yazımı Mehmed Uzun’un şu sözleriyle bitirmek istiyorum:
“Ben iyiyim. Sen memleketten haber ver. Hala öldürüyorlar mı, esmer yüzlü çocukları, eşkıya diye!”