26 Haziran 2023 22:21

Antakya bir tozlu yol

"Ağır hasarlı binaların sayısı şehir genelindeki yıkımın büyüklüğünü kat kat arttırıyor. Yıkım bir kepçe ile yapılırken alınan tek önlem yıkımın başına bir iki emniyet görevlisi verilmesi, hepsi bu."

Antakya bir tozlu yol

Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel

Önder KARATAŞ
Hatay

“Yıkılmış evlerime
Sönmüş fenerlerime”

Kentin büyükşehir belediye başkanı CHP’lidir. Enkaz adreslere gönderilen su faturaları için “Fatura göndermek yasal zorunluluk” demiş. Yasalara uyma konusunda epey özenli davranan başkan ve ekibi deprem anından bu yana şebeke suyunun steril durumu hakkında herhangi bir açıklama yapmış değil.  Belediyenin su işletmesi HATSU’nun yöneticileri sırra kadem basmış durumda.

Hakkını yemeyelim; bir de bu ölüm kalım sürecinde tahsilat yapılamadığı için şirket gelirlerinin epey düştüğü açıklaması var! Su aboneliği bulunan bunca insan ölmeseydi faturalar ödenirdi bay başkan.

Başta Harbiye olmak üzere, binlerce yıldır onlarca medeniyete kucak açmış bu topraklar içilebilir su kaynak zenginliği ile bilinir. Tabii belediyeyi aile şirketi gibi yönetme meselesi ortada dururken bölgenin susuz kalması ufak bir “serbest piyasa sapması” olarak görülebilir.

Bu açıdan başkan ve ekibinin su sorunu ile ilgili tek açıklaması fatura oluyor. Bunca güç bela arasında şehir halkının su sorununa çözüm üretmek çok mu zor, imkansız mı?

Mahallelere içilebilir su istasyonları kurmak için dahi mi olmak gerekiyor? Depremden sağ çıkan insanları susuzlukla öldürmeyi mi planlıyor bu yönetim?

Kriz dönemlerinde yardım faaliyetleri bile kendi finansal kaynak ve bağlantılarını oluşturur. Mevzu büyükşehir belediyesi olunca “merkezi hükümetin muamelesi” gerekçesinin arkasına sığınarak ağlayıp sızlanmak da pek inandırıcı gelmiyor.

ASBEST MESELESİ

İşin boyutu asıl şimdi ortaya çıkıyor. Seçimler nedeniyle ara verilen (Öncesinde anlamsız ve insafsızca yürütülen) çalışmalar ağır hasarlı bina yıkımlarına yönelmiş durumda. Ağır hasarlı binaların sayısı şehir genelindeki yıkımın büyüklüğünü kat kat arttırıyor. Yıkım bir kepçe ile yapılırken alınan tek önlem yıkımın başına bir iki emniyet görevlisi verilmesi, hepsi bu.

Çevre mühendisleri odasının yayımladığı raporda asbest oranlarının yüksekliğine dikkat çekildi. Numune alınan dört lokasyondan sekiz adet numunenin dördünde asbest tespit edildi. Raporun devamında döküm sahalarıyla ikinci ölümcül afete yol verildiği belirtiliyor. Döküm sahaları konut, çadır, okul bölgelerine yakın tutuluyor. Yıkımda çalışan işçiler de herhangi bir önlem almaksızın çalıştırılıyorlar.

Depremin yaklaşık bir buçuk dakikalık süresinden daha geniş zamana yayılan bir yıkım süreci yaşanıyor.

ÇADIRLAR

Çadırlar eskimeye başladı. Solmaya, aşınmaya…  Zaman aktıkça biriken yorgunluk. Dayatılmış belirsizlik. Bu ne anlama geliyor?

Şehirde orta hasarlı binalarına girmeyi göze alan insanlar da var. Bu travmaya sebep olan durum. Mevcut AKP iktidarının bölgeye dönük yıkım/hafriyat dışında bir önceliğinin olmamasıdır. AKP iktidarı bölge insanı için salt bir hafriyat şirketine dönüşmüş durumda. Tabii hiçbir hafriyat şirketi insanlara durduk yere umut vermez!

Anlaşılan şudur; bir şehir ve onun halkı kendi umudunu ve geleceğini planlamak zorunda. Hep öyleydi.  Bütün şehirler ve halk için de. Şimdi daha çok.

Evrensel'i Takip Et