Özel sektör öğretmeninin sözleşme dönemi: Ya istifa ya düşük ücret dayatması
Özel okullarda çalışan eğitim emekçileri, "Sorunun temeli güvencesizliğimize, güvencesizliğimizin temeli de belirli süreli iş sözleşmelerimize dayanıyor" diyor.
Fotoğraf @ogretmensendika/twitter adresinden alınmıştır.
Damla KIRMIZITAŞ
Ankara
Özel okul patronlarının insafına bırakılan eğitim emekçileri yaz döneminde de sorun yaşamaya devam ediyor. Patronların, okulların kapanmasıyla sözleşme bitmiş gibi istifa dilekçesi imzalattığını anlatan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Umut Erkurt, emekçilerin yaz maaşının verilmediğine ve 1 yılı dolmadığı için kıdem tazminatlarını alamadıklarına vurgu yaptı. Kurum değiştirmek isteyen emekçilerin yöneticilerin baskısına uğradığını belirten Erkurt, kurum değiştirmeyenlerin ise düşük ücrete mahkum edilmek istendiğini söyledi.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Umut Erkurt, yaz sürecine girildikten sonra öğretmenler ve kurumlar arası sorunların arttığına dikkat çekerek, “Sorunun temeli güvencesizliğimize, güvencesizliğimizin temeli de belirli süreli iş sözleşmelerimize dayanıyor. Belirli süreli iş sözleşmeleri 12 ay üzerinden yapılan sözleşmeler. Baktığınızda mevsimlik işçiler ya da döneme dayalı çalışan inşaat işçileri için tanımlanan bir sözleşme tipidir ama her nasıl olmuşsa özel öğretim kurumlarında bir dayatma olarak öğretmenin önüne getirilmiş. Çünkü bu 1 yıllık sözleşmelerde geleceğimizi göremeyecek bir hale getiriliyoruz. Yığın haline getirilmiş öğretmenlerin biri gelsin biri gitsin, patronlar elini ovuştursun diye sağlanmış” dedi.
"İSTİFA DİLEKÇESİ İMZALATIYORLAR"
“Öğretmenler, bulundukları okuldan ayrılmak istemez, devam etmek ister” diyen Erkurt, öğretmenlerin yüzde 70-80’inin kalmak istediğini fakat patronların baskısı nedeniyle gelecek yıl için sözleşmenin yenilenmediğini anlattı. Patronların öğretmenlere okul bitince sözleşme bitmiş gibi istifa dilekçesini imzalatmaya çalıştığını söyleyen Erkurt, “Yaz maaşı, bir yıl dolmadığı için kıdem tazminatı, yan hakları bekleyemiyorsun. Öğretmenler de hem başka yere gittiğinde fişlenmemek için hem de yeniden dönerlerse bozuşmamak, kötü olmamak için yöneticilerin söylediklerine ikna olmak durumunda kaldılar. Yıllardır öğretmeni bu şekilde aptal yerine de koymaya çalışıyorlar. 12 aylık sözleşmeler zaten ciddi bir güvencesizlik oluştururken bir de 10 aylık, sanki böyle bir sözleşme tipi varmışçasına kendi yasalarını doğurmaya çalışarak öğretmeni çok ciddi bir mağduriyet içerisine sokuyorlar. Öğretmen iki ay maaş alamıyor, evini geçindirecek parası olmuyor, gidecek bir yeri olmuyor. Yazın bırakın bir tatili, yiyecek ekmeği bile zor bulacak bir duruma geliyor” diye konuştu.
İSTİFA ETMEYENE DÜŞÜK ÜCRET
Kurumun istifaya zorlamadığı durumda ise düşük ücret dayattığını anlatan Erkurt şöyle devam etti: “Genç öğretmenler üzerinden kadın öğretmenler üzerinden çok yararlanılıyor. Ya da branş olarak mesela farklılıklarımız söz konusu. Fen bilimleri, matematik alanına odaklı derslerdeki öğretmenler biraz daha bulunması zor olduğu için onlara ücret de dahil kolaylık tanınıyor. Ama özellikle sosyal bilimler alanındaki öğretmenler neredeyse tamamen ortada bırakılmış bir halde oluyorlar. Bu kademelere göre de baktığınız zaman öğretmen verilen ücrete evet demek zorunda kalıyor ve yeni dönem sözleşmesini imzalıyor.”
TEKLİF EDİLEN ASGARİ ÜCRET
En düşük memur maaşının 22 bin liraya çekileceği açıklamalarını hatırlatan Erkunt, “Özel sektör öğretmenine verilen en yüksek maaş 18-19 binlerde, bu da çok iyi niyetle baktığınız zaman. Çoğu öğretmene 11-13 bin lira teklif ediliyor. Üstüne de asgari ücretin yükselmesi durumunda asla bir arttırım beklemeyin diyorlar. Toplamda 9 ay boyunca öğretmeni asgari ücretle çalıştırıyorlar. Öğretmenin asgari ücrete yenik düşmesini, ezilmesini istiyorlar” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığının yaşananlarının sorumlusu olduğunu söyleyen Erkurt, “Patronlara, sermayeye zeval gelmesin. Kurumlar el üstünde tutuluyorlar, istedikleri her zaman yapılıyor. Biz bir görüşme bile ayarlayamıyoruz. Sürekli milli eğitim bakanı değişiyor. Ve o değiştikten sonra özel öğretim kurumları genel müdürleri, çalışanları da değişiyor. Bizim denetimsizliğimiz, güvencesizliğimiz aynı şekilde sürüyor” dedi.
"ASIL YOL ÖRGÜTLÜ MÜCADELE"
Düşük ücret dayatmasına karşı asıl yolun örgütlü mücadeleden geçtiğini belirten Erkunt, “Öncelikle öğretmenler sendikalı olacaklar. Daha sonrasında iş yerlerinde bir araya gelerek, birbirleriyle sırt sırta vererek asgari ücret düzeyinde çalışmayacağız diyecekler. Çünkü yerimize gelebilecek başka öğretmenlerin olabileceğini düşünüyor ama biz de şunu söylüyoruz: Kriz kapıda. Hatta kapıda değil. Yakında gerçekten kendileriyle çalışacak öğretmen de bulamayacaklar. Ve bu şekilde devam eden kurumlar da batmaya mecbur kalacaklar. Kendilerini döndüremeyeceklerini bilmek zorundalar. Öğretmenler artık uyandı. Nerede durmaları gerektiğini, neyi nasıl talep etmeleri gerektiğinin de farkındalar. O yüzden burada emin olun biz çok şey kaybediyoruz, eziliyoruz ama patronlar kayıpsız çıkacaklarını asla düşünmemeliler. O devranın geçtiğini, eskisi gibi olmayacağını söylüyoruz” diye konuştu.
"ÖĞRETMENLER İŞ CİNAYETLERİNDE ÖLÜYOR"
Sendikanın kurulmasıyla öğretmenlerin haklarını daha iyi bildiğini ve patronlarla mücadele ettiğini ifade eden Erkurt, “Artık buna eyvallah etme durumu en azından örgütlü öğretmenler için bitti. Ama işten çıkarılan, maaşını alamayan öğretmenler hâlâ bu anlamda bir sıkışmışlık içinde. Başka işlerde çalışmak zorundalar. Orhan Öğretmen Samsun’da inşaattan düşerek hayatını kaybetti. 3 yıl boyunca öğretim kurumlarında çalışmak için alan ararken artık bulamayacağını anlayınca inşaatlarda çalışmaya başlamış. Bir asansör boşluğunda can veriyor. Çok fazla öğretmen arkadaşımızı iş cinayetlerine kurban veriyoruz. Çünkü geçimimizi sağlamaya çalışıyoruz. Başka bir yolumuz yok” dedi.