Asgari ücret zammı ilgiyle karşılanmadı
Asgari ücret zammı pek ilgiyle karşılanmadı. Sohbet ettiğim arkadaşlar “Sefalet bitmediği sürece ne anlamı var?”, “Her şeye zam gelecek zaten” gibi cümleler kuruyor.
Fotoğraf: Midjourney Fırat Turgut/Evrensel
Döküm fabrikasında çalışan bir işçi
Esenyurt-İstanbul
Merhaba Evrensel okurları. Ben dünyanın otomotiv devlerine parça üreten bir döküm fabrikasında çalışıyorum. Sizlerle asgari ücret zammından sonra işçi arkadaşlarla aramızda geçen diyalogları paylaşmak istiyorum.
Mavi yakalıların ücretleri asgari ücretin biraz üzerinde olsa da Türk-İş tarafından haziran ayında açıklanan açlık sınırının (10 bin 373 TL) üzerinde değil. Beyaz yakalıların ücretleri biraz daha yüksek ancak yoksulluk sınırının kenarından bile geçemez. Yani fabrikanın bir kısmı yoksul bile değilken, varsa eşi ve en az iki çocuğu olan büyük bir kısmı ise ailesinin sağlıklı beslenmesini karşılayacak kadar ücret almıyor.
Özellikle dökümhane bölümünün çalışma koşulları çok ağır. Hayatının herhangi bir döneminde dökümhanede bulunan arkadaşlar çok iyi anlayacaktır. Hele yaz aylarında içeride sıcaktan durulmuyor. Ergitme potalarının yanından geçerken insanın başından terler boşanıyor. Sıcak bir yana, yüksek basınçlı döküm preslerinden -her zaman olmasa da- baskı sırasında çapak fırlıyor ve bunlar cilt üzerinde yanıklara sebep oluyor. İşçi arkadaşlar buna alışmışlar. Üstelik fabrika üç vardiya çalışıyor ve fazla mesaisiz çalışan neredeyse yok. Geçinebilmek için fazla mesai yapmaya alışmış durumdalar.
"GİTTİKÇE YOKSULLAŞIYORUZ"
Asgari ücret zammı pek ilgiyle karşılanmadı. Sohbet ettiğim arkadaşlar “Sefalet bitmediği sürece ne anlamı var?”, “Her şeye zam gelecek zaten” gibi cümleler kuruyor. Asgari ücret zammından beklentisi ve umudu olmamasına rağmen herkes dolu. Yemekhanede bazı günler “özel gün” denilerek daha lezzetli ve genelde etli yemekler ile bolca tatlı ikram ediliyor. Zam gününden sonraki gün de böyle bir gündü. Bir arkadaş makine başında çalışırken konuşuyorduk, nereden çıktı bu özel gün diye. Ben de asgari ücret zammını kutluyoruz dedim. Önce kahkahalarla güldü. Sonra saydırmaya başladı. “Bir ülkenin yüzde 60’ı asgari ücret alır mı? Dünyanın hiçbir yerinde yok! Ülke gittikçe yoksullaşıyor, zenginleşen zenginleşiyor. Kapitalist sistem işte, kölelik düzeni böyle gelmiş böyle gidiyor.”
Yanındaki arkadaşı da “Memura 22 bin veriyor, işçiye niye yok?” diye yakınıyor. Başka bir arkadaş da “Zam gelse ne olur? Kiralar 12 bin olmuş” diyor. Kimi arkadaşlarda da “Olan işverene olacak, daha çok para ödeyecek” algısı da var tabii!
Aynı zamanda bir umutsuzluk havası hakim. Yaşam koşullarını, ücretleri örgütlülükle iyileştirebilme bilincinden ve pratiğinden yoksun olmanın yarattığı boşluğu umutsuzluk ve beklentisizlik dolduruyor. “Hayır ben bu sefalet ücretini kabul etmiyorum” sesini hep bir ağızdan yükseltmek için bu boşluğu mücadele bilinciyle doldurmak gerektiğini düşünüyorum. Tüm işçi ve emekçilere iyi bayramlar...