27 Haziran 2023 22:39
/
Güncelleme: 21:41

Gelin yeni bakanlara yakından bir bakalım

Yeni atanan Gençlik ve Spor Bakanı’yla Milli Eğitim Bakanı bize ne vadedebilir yakından bir bakalım. Bakalım çünkü taleplerimiz için sürdürdüğümüz mücadelede lazım olacak!

Gelin yeni bakanlara yakından bir bakalım

Fotoğraf: TCCB

Dağlar TEKŞEN

Boğaziçi Üniversitesi

Seçimlerden sonra gençlerin gözlerini ilk çevirdiği, hayatlarında belirleyiciliği en çok olan bakanlıklara atanan kabine üyeleri oldu. Milli Eğitim Bakanı olarak Yusuf TEKİN, Gençlik ve Spor Bakanı olarak ise Osman Aşkın BAK Cumhurbaşkanı’nın kararıyla görevlendirildi. Gençlik de atanan bakanların özgeçmişlerini ve icra edeceği göreve bakış açılarını inceliyor ve onları neyin beklediğini merak ediyor haliyle.

BEN MİYİM SPOR YAPAMAMANIN SORUMLUSU?

Osman Aşkın BAK, tanıdığımız bir sima aslında. Geçmişte de aynı görevde bulunmuştu. Ama biz tekrar hatırlayalım. Geçmişte Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu, Türk İran İş Konseyi Yürütme Kurulu Üyeliği, İstanbul Ticaret Odası’nda Meclis Üyeliği gibi görevlerde bulundu. 24. dönemde İstanbul, 25, 26 ve 27. dönemde Rize Milletvekili seçildi. NATO Parlamenterler Asamblesi (NATO PA) Türk Grubu Üyesi ve Dışişleri Komisyonu Sözcüsü ve Siyasi Komite Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Son olarak yeni kabinede Gençlik ve Spor Bakanı olarak yerini aldı.

Çiçeği burnunda bakanın ilk işlerinden biri Rize’de semt sahalarının açılış törenine katılmak oldu. Gençlere “Kahvelerde oturmayıni onun yerine spor yapın” diye öğüt verdi. Gençlerin spor yapmak yerine kahvehanelerde oturmasının baş sorumlularından biri kendisi ve yeniden bakanı olduğu iktidar değilmiş gibi… Türkiye’de gençlerin spora erişim sorunu altyapılar ve gençlik ve spor politikalarının doğal sonucu değil mi nitekim? Geçmişte aynı görevi üstlenen bir bakan, kendi politikalarının sorumluluğunu almadan gençlere öğüt veriyor! Üstelik kendisi gençliğinde yurt dışında okuma imkanına sahipken, okurken çalışmak zorunda olan ya da okumayı bırakıp kendisini ve ailesini geçindirmeye çalışan gençlik, bakanın ülkenin gerçekleriyle kopukluğundan dolayı hayretler içerisinde. Boş vaktinin çok olduğundan kahvelerde oturduğunu varsaydığı  gençliği spora, sağlıklı yaşama davet eden bakanımız, aynı zamanda uyuşturucuyla mücadele ettiklerini, gençliği uyuşturucu yerine spora çağırdığını ifade ediyor. İyi de uyuşturucu ticaretinin siyasi bağlantılarının araştırılmasına dönük önergeler AKP ve MHP oylarıyla reddedilmiyor muydu?

LAİK VE BİLİMSEL EĞİTİME SALDIRILAR SÜRECEK

Yeni eğitim bakanımız ise Yusuf TEKİN, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünü bitirmiş. Gençlik ve Spor Bakanlığında Bakan Yardımcısı ve Milli Eğitim Bakanlığı müsteşarı olarak görev yapmış geçmişte. 17 Ağustos 2018 tarihinde profesör olmuş, 15 Eylül 2018 tarihinde ise rektör olmak için “en az üç yıl profesörlük yapma” şartının -kendisi için- kaldırılması sayesinde Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi rektörü olarak atanmış. Kendisinin de içinde bulunduğu birçok rektör atandıktan sonra bu koşul yeniden yürürlüğe girmiş, işe bakın. Usulsuzlükler bitmemiş, atandığı üniversitede birçok öğretim görevlisi ancak belirli bir kişiye özel  olacak şekilde verilen ısmarlama iş ilanlarıyla usulsüzce işe alınmış.

İşte yeni Milli Eğitim Bakanı’nın özgeçmişi. Eğitimde eşitsizlik bu kadar artarken, eğitimin niteliği yerlere düşerken bakan değişikliği bize olumlu bir şeyler vadediyor mu? Tabii ki hayır. Nitekim kendisi karma eğitimin zorunlu olmadığına dair açıklamalarıyla gündeme gelmiş geçmişte. Canlıları, onların değişim, dönüşüm ve gelişimlerini içinde bulundukları maddi koşullar ile beraber karşılıklı ilişki içinde inceleyen evrim teorisinin okullarda öğretilmemesine sebep olarak da “Bizim çocuklara bu fazla gelir” minvalinde gülünç açıklamalar yapmış (şakaysa çok komik, değilse daha komik.) Laik ve bilimsel eğitimin altını oyan bu söylemlerinden sonra Milli Eğitim Bakanı olması, öğrenci gençlik için yeni dönemde de laik, bilimsel ve nitelikli bir eğitim hakkının daha da törpüleneceği anlamına geliyor.

Özellikle ülkemizin gençliğini ilgilendiren bakanlıklara atananların gençliğe bir umut vadetmediği bu kadar açık iken mücadeleyle kazanılmış olanı korumak ve daha fazlasını kazanmak geçmişte olduğu gibi bugün de elimizde. Liselerimizde ve üniversitelerimizde laik ve bilimsel eğitime bizden başka sahip çıkacak yok. Hayatımıza dair var etmek istediklerimize kulak bile kabartmadan yaşamımızı etkileyen kritik kararları alan hükümet ve temsilcilerinden herhangi bir beklentimiz yok. Daha doğru ancak eğitim hakkı başta olmak üzere haklarımıza ve hayatlarımıza dönük saldırıların artacağı bir gelecek bekleyebililiriz. Tek adam ve yine onun atadığı aynı zihniyetteki tek adamcıkların yönetimine karşı ülkedeki diğer haklı mücadelelere de omuz vererek birleşmeli ve yaşamımızı mücadelemizle yeniden kurmalıyız!

Evrensel'i Takip Et