Şu "Heterodoks" sözünü biraz dikkatli mi kullansak?
"Heteredoks İktisat"ın önemli bir bölümü "Ortodoks İktisat"ın tersine bireysel tercihlerin ekonomik sistemi belirlemediğini aksine ekonomik sistemin bireysel tercihleri belirlediğini ileri sürmektedir
Robinson Crusoe çizimi: W. Zweigle - Dolar fotoğrafı: Unsplash
Prof. Dr. Koray R. YILMAZ
Günlük gazete ya da internet sitelerinde, kimi zaman da televizyon kanallarında ekonomi-siyaset programlarında çokça karşımıza çıkan bir kavrama dönüştü “heterodoks” kavramı. Çoğu zaman pejoratif bir tonda, hafif müstehzi filan. Kavramın itibarı kavramı kullananın itibarı ile ilişkilendirilebilir belki ama unutmamak lazım ki heterodoks kavramının iktisat literatürü içinde kullanımı bizim yakın zamandaki şahitliğimizle sınırlı değil.
Heterodoksi, iktisat kuramından, iktisat politikalarına ve istikrar politikalarına kadar ilişkili ama birbirine indirgenemez olan alanlarda iktisat bilimini zenginleştirmektedir. Bu yazıda aslında bir şemsiye kavram olan Heterodoks İktisat’ın (Hİ) genel olarak derdinin ne olduğunu bazı kısa notlarla ifade etmeye çalışacağım. Detaylı bir tartışma şüphesiz burada ne mümkün ne de gerekli. Zaten amacım da son derece sınırlı, kavrama tasallut eden fütursuz kullanımlara şu minvalde dostane bir uyarıda bulunmak: Şu heterodoks sözünü biraz dikkatli mi kullansak?
Heterodoksi, aslında ortodoksinin varlığıyla ilişkili olarak karşımıza çıkan bir kavramdır. Ortodoks İktisat (Oİ) nitelemesi ise sıklıkla, ana akım iktisat ya da neoklasik iktisat kavramlarıyla eş anlamlı olarak kullanılır. Bu kavramlar arasında nüanslar söz konusudur ancak buradaki amacımız açısından bu tartışmalar ihmal edilebilir. Oİ perspektifinden ne anlaşılması gerektiğini bu noktada yazmak uygun olabilirdi ama aşağıda Hİ ile karşılaştırmalı olarak vermenin daha anlamlı olacağını düşündük. Bu arada ifade edelim ki aşağıda Hİ’ye dair yaptığımız tespitler Hİ’nin her bileşeni için geçerli olmaktan uzak olsa da şemsiye bir kavram olan Hİ’yi ortalama olarak temsil eder niteliktedir.
ŞEMSİYE BİR KAVRAM
İlk olarak vurgulamamız gereken nokta yukarıda iki kere ifade ettiğimiz gibi Hİ’nin bir şemsiye kavram olduğudur. Bu şemsiye altına kimi kurumsalcılar, Marksistler, kimi Keynesyenler, Postkeynesyenler, kimi davranışçılar, liberterler, Avusturya Okulu, yapısalcılar, bağımlılık okulu, kimi kalkınmacılar, kimi feministler, ekolojistler vb. gibi kendi aralarında önemli farklılıkları olan düşünce okulları yerleştirilmektedir. Kendi içlerinde önemli farklılıklar olsa bile ortaklaştıkları zemin Ortodoks İktisat’a yönelik geliştirdikleri son derece ciddi eleştirel zemindir. Bu eleştirel zemine dayalı olarak her bir okul belirli ölçüde kendi paradigmasını da inşa etmiştir.
Değinilmesi gereken ikinci nokta Oİ’nin “mono/tek iktisat” dayatmacılığı ile ilgilidir. Monoiktisat perspektifi, evrensel geçerliliğe sahip tek bir iktisat biliminin varlığını savunur. Bu, ana akım iktisat ya da Ortodoks İktisat da denen neoklasik iktisattır. Buna göre tek doğru iktisat yapma biçimi de budur. Hİ ise en geniş ortaklıkta iktisatta plüralizm/çoğulculuk taraftarıdır. Plüralist iktisat perspektifine göre tek iktisat düşüncesi doğru değildir. İktisada dair birbirleri ile rekabet halinde farklı tanım, kapsam, kuram, felsefi bakış ve açıklamalara sahip farklı paradigmalar vardır. Tüm bu farklılığın hem akademide hem akademik yayın organlarında hem de iktisat öğretiminde aynı değerde ve ölçüde kabulünün gerektiği vurgulanır. Türkiye’de bugün Ortodoks İktisat’ın akademide belirleyiciliği o kadar yüksektir ki bırakın öğrencileri bu bilgilerle donatmayı, bu bilgileri öğrencilere aktaracak öğretim üyelerini bile bulmakta zorlanırsınız. Dolayısıyla iktisatta heterodoksi aynı zamanda, ortodoksinin bu despotizmine bir karşı çıkıştır.
Hİ, iktisat teorisinin gerçek dünyaya dayalı, ondan hareketle ve ona dair bilgi üreten bir içeriğe sahip olması gerektiği iddiasındadır. Bunun nedeni ortodoksinin kurgusal bir dünyada hareket ettiğine yönelik tespittir. Gerçekçi olmayan varsayımlar, mental soyutlamalar ve toplumsal olanın matematiğin içine sıkıştırılabildiği oranda analizi gerçek dünyayı anlamak, açıklamak ve sorunlarına çözüm üretmek açısından yetersiz kalır. Bütüncül, dinamik ve sistemik ilişkileri göz ardı eden matematiksel modeller kullanarak nesnelmiş gibi davranan Ortodoks yaklaşım, Heterodoks İktisatçıların önemli bir kesimine göre sosyal bilimsel yöntem açısından tartışmalıdır. Hİ’ye göre Oİ’nin kullanılabilecek teknikler konusundaki vurgusu, dikkatleri genellikle en önemli sosyal sorunlara değil, bu araçların kullanımını mümkün kılan daha önemsiz sorunlara yöneltmektedir.
Daha da ötesi Hİ’nin Oİ’nin kapitalizmi veri aldığı yönündeki eleştirisidir. Kapitalizmi veri olarak almak iktisatçının uğraş alanını mevcut yapı ile sınırlamakta, daha da önemlisi kapitalizmin geçekliğini evrensel gerçeklik olarak tanımlamaya yol açmaktadır. Tüm bunlar sorunlara üretilmeye çalışılan çözümleri, alternatif iktisat politikaları önerilerini kapitalist gerçekliğin yapısallaşmış işleyişi ve bu işleyişin yarattığı güç ilişkileri ile sınırlamaktadır. Bilimsel ve rasyonel olan, bu işleyiş ve güç ilişkileri çerçevesinde tanımlanır. Kapitalizmin gerçekliğini, gezegenlerin gerçekliği gibi algılamak iktisatçının bilimsel faaliyetine konulmuş büyük bir tahdittir.
İKTİSADİ AKTİVİTENİN ANALİZİNİ DAR İKTİSADİ ALANA SIKIŞTIRMAK…
Bununla ilişkili bir diğer nokta Hİ’nin iktisadın tanım, kapsam ve yöntem bağlamında Oİ ile arasındaki farklılıktır. Oİ, insan ihtiyaçlarına nispetle kıt kaynakların yarattığı sorunları matematik yardımıyla ele almaya odaklanırken, Hİ, iktisadın sorunlarını ve sınırlarını genişletmeyi, onu sosyoloji, psikoloji, siyaset ve tarih gibi bilimlerle ilişkili olarak ele almayı önerir. Ekonomik faaliyet karmaşık sosyal ve doğal sistemler içinde gerçekleştiğinden, ekonomistler diğer çalışma alanlarındaki bilgi tabanından da faydalanmalıdır. Heterodoks perspektife göre insan davranışları “iktisat dışını” analizlerine dışsal olarak alan dar iktisadi davranış modelleri kullanılarak anlaşılamaz. İnsanların ekonomik faaliyetleri, içinde var oldukları toplumsal/çevresel sistemler bağlamında gerçekleşir. Bu nedenle pek çok Heterodoks İktisatçıya göre, iktisadi aktivitenin analizini dar anlamda iktisadi bir alana sıkıştırmak toplumsal/çevresel olanın bu aktiviteler üzerindeki etkisini ihmal etmek doğru bir perspektif sunmayacaktır.
Oİ, güç ilişkilerinden bağımsız olduğu düşünülen bir iktisat evreninde çalışmalarını sürdürürken, Hİ, ekonomi ve toplumdaki güç ilişkilerinin önemine dikkat çekmektedir. Oİ’nin homojen birey analizinin aksine Hİ’ye göre ekonomide farklı sınıflar, farklı çıkar grupları, farklı iktisadi kesimler ve farklı güç odakları söz konusudur. Her birinin beklentisi, talebi, çıkarı farklı farklıdır. Her birinin alınan kararlardan etkilenme biçimi farklıdır. Dolayısıyla Hİ bünyesinde ekonomiyi/toplumu bağımsız tercihleriyle belirleyen homojen bir iktisadi ajan anlayışı taraftar bulmaz. Tersine toplumsal olanın birey üzerindeki etkilerini önemli bir unsur olarak analize katılır. Hİ’nin önemli bir bölümü, Oİ’nin tersine bireysel tercihlerin ekonomik sistemi belirlemediğini aksine ekonomik sistemin bireysel tercihleri belirlediğini ileri sürmektedir. İktisat da bu anlamda Oİ’de olduğu gibi atomistik bireylerin (Robinson Cruise) bağımsız tercihlerine dayalı olarak oluşturdukları fayda fonksiyonlarını maksimize etme çabası olarak değerlendirilmez. Üretim, bölüşüm, tüketim ve birikim evreni esas anlaşılması gereken husus olarak belirir. İktisat bu çerçevede tanımlanır, iktisadi sorunlara yönelik politikalar teknik meseleler olmaktan ziyade toplumsal, tarihsel, kurumsal boyutlarıyla tartışılır.
İDDİA: DEĞER YARGILARINDAN BAĞIMSIZ POZİTİF İKTİSAT!
Oİ, değer yargılarından bağımsız pozitif bir iktisat yaptığını ileri sürerken, Hİ, değer yargılarının sosyal bilimlerde önemli bir etken olduğunu, Oİ’nin bile değer yargılarından bağımsız olmadığını ileri sürmektedir. Kültür, ekonomik düşünceyi doğrudan etkiler. İktisadi düşünce tarihi, insan kültürünün evrimi ile yakından ilişkilidir. Ekonomistlerin araştırmalarında, analizlerinde ve yazılarında izledikleri ekonomik paradigma, gözlemlenen ekonomik sonuçların nesnel bir açıklaması olduğu kadar, açıklamaya çalıştığı ekonomik ve sosyal güçlerin bir sonucu da olabilir. Böylelikle Ortodoks İktisat’ın yalıtılmış bilim insanı yerine bilim insanının sosyalizasyonu da probleme dahil edilmiş olur.
Kimi istisnalarıyla birlikte Hİ’ye göre piyasalar en iyiyi sağlamaktan uzaktır. Piyasa başarısızlıkları önemlidir ve yalnızca fiyatlandırarak çözülebilecek sorunlar değildir. Kendi haline bırakılmış piyasanın bizatihi kendisi kriz eğilimini içinde taşımaktadır. Küçük devlet büyük devletten her zaman daha iyi değildir. Serbest ticaret de korumacı politikalardan her zaman daha iyi değildir. Ya da her enflasyon faiz artırmayı gerektirmez (Bu faiz sebep enflasyon sonuç demek değildir). Faiz, yatırımın tek ya da en önemli belirleyicisi de değildir, belirsizlik, beklenen kâr oranları her zaman önemli olmuştur. Oİ’nin aksine Heterodoks perspektife göre bölüşüm de bir sorundur. Üretim faktörlerinin marjinal katkıları ile ilişkili olarak elde ettikleri faktör gelirleri anlatısı gerek mark-up, gerek artık odaklı yaklaşımlarla eleştirilmektedir.
Şüphesiz bu tespitler artırılabilir, detaylandırılabilir. İktisat politikalarına, istikrar politikalarına filan hiç girmedik bile. Ancak biz bu tespitleri Heterodoks İktisat’ın alfabesi olarak değerlendirelim. Bu alfabe ile yazılan çok sayıda çalışmanın varlığını da akılda tutalım. Akılda tutalım ki iktisatta Heterodoks kavramını kullanırken biraz daha dikkatli olalım.