Suruç davası ertelendi | IŞİD'li Güler: "Suriye’ye asker gözetiminde geçtim"
Suruç Katliamı davasında tanık olarak dinlenen IŞİD’li Kasım Güler, Suriye’ye askerlerin gözetiminde geçtiğini söyledi. "Katliamı kim yaptı" sorusuna ise “Devlet yaptı dediler” yanıtını verdi.
Fotoğraf: MA
Suruç Katliamı'na dair firari sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Balı yönünden devam eden davanın 4’üncü duruşması, Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Duruşmaya Suruç Aileleri İnisiyatifi üyeleri, katliamdan yaralı olarak kurtulanlar, Suruç İçin Adalet Platformu üyesi avukatlar, Yeşil Sol Parti Urfa Milletvekilleri Ferit Şenyaşar ve Dilan Kunt Ayan, EMEP Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, Urfa Barosu Başkanı Abdullah Öncel, SGDF, ESP, EMEP ve HDP il örgütlerinin temsilcileri, ÖHD ve İHD üyeleri ile çok sayıda yurttaş katıldı.
Duruşmada 10 Ekim Ankara Katliamı’nın tutuklu sanığı Kasım Güler, IŞİD’in medya işlerini yaptığı söylenen Ömer Yetek, İçişleri Bakanlığı tarafından Sultanahmet ve Suruç Katliamı saldırılarının patlayıcılarını temin ettiği belirtilen IŞİD’li Azzo Halaf Süleyman el Aggal, SEGBİS ile tanık olarak dinlendi.
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada konuşan Kasım Güler, İlhami Balı ve Deniz Büyükçelebi ile tanıştığını söyledi. 2010 yılında İlhami Balı ile Adana Cezaevinde tanıştığını söyleyen Güler, “1 ay beraber kaldık. O zaman İlhami’nin IŞİD ile bağı yoktu. İslami sohbetler yaptık. Suruç Katliamı ile ilgili bir bilgim, duyumum yok” dedi.
"KİMİLERİ DEVLET YAPTI DEDİ"
Güler’e daha sonra Suruç İçin Adalet Platformu üyesi avukatlar soru yöneltti.
IŞİD’e hangi tarihte katıldığını hatırlamadığını ileri süren Güler, Suriye’ye askerlerin gözetiminde geçtiğini belirterek, “Suriye’ye askerlerin yanından bazen geçerdik, bazen yakalanırdık, askerler bir şey demiyordu. Ben onlarca kez geçtim, bu bir devlet politikasıydı. Normal gidip geliyorduk” dedi.
Güler, “Suruç Katliamı’nı kim yaptı” sorusuna “Kimileri devlet yaptı dedi. Ben böyle duydum” yanıtını verdi.
Güler, avukatların detaylı soru sorması üzerine, tanık olduğunu, soruların “özel bilgiler” içerdiğini ileri sürerek cevaplamayacağını söyledi. Güler daha sonra sorulan sorulara “Bilmiyorum, tanımıyorum” şeklinde kısa cevaplar verdi.
"CEZAEVİNDE İSTİHBARAT İLE GÖRÜŞTÜM"
Daha sonra tanık olarak dinlenen Azzo Süleyman el Aggal ise ifadesinin başında Türkiye’ye hiç giriş çıkış yapmadığını iddia etti. Ancak Aggal, avukatların yönelttiği sorular karşısında 2012 yılında yaralandığını ve Türkiye’ye ait bir ambulans ile Urfa’nın Akçakale ilçesine devlet hastanesinde tedavi olmak için iki gün Türkiye’ye geldiğini söyledi. Bunun üzerine avukatlar Aggal’ın neden çelişkili ifade verdiğini sordu, ancak Aggal daha önce verdiği cevabı tekrarladı.
Avukatların ifade veren kişinin Süleyman el Aggal olmadığından şüphelenmesi üzerine, Aggal, daha önce emniyette verdiği ifadelerin hepsinin işkence altında alındığını, kendisinin hazırlanan ifadeyi sadece imzaladığını ileri sürdü.
Cezaevinde olmasına rağmen istihbarat görevlileri ile görüştüğünü söyleyen Aggal, görüşmenin içeriğine dair ise bir bilgi paylaşmadı.
"SADECE ADALET ARIYORUM"
Tanıklardan sonra katliamda babası İsmet Şeker’i kaybeden Dilek Kaya söz aldı.
Katliamın üzerinden 8 yıl geçtiğini belirten Kaya, “8 yıldır ilk defa bir tanık gördük. Her duruşma İstanbul’dan binlerce kilometre geliyoruz. Bir imam var, katliam videosu çekiyor ve çantasından IŞİD bayrağı çıkıyor ama yargılanmıyor. Bu nasıl adalet. Babamı öldürdüler. Bombacının resmi var ama emniyet yakalamamış yetkili kimse yargılanmıyor. Adalet nerede? Suruç aileleri, yaralıları her gün aynı acıyı yaşıyoruz. İki karakolun ortasında katledildiler. Madem istihbarat vardı, neden görevlerini yapmadılar? Görevini yapmayanlar neden burada değil. Babam 53 yaşında, Ezgi 17 yaşında öldürüldü. Sadece adalet arıyorum” diye konuştu.
Araya giren mahkeme başkanı “Tanrı yardımcınız olsun” dedi.
"DAVUTOĞLU DİNLENSİN, BİRÇOK ŞEY ORTAYA ÇIKAR"
Katliamda annesi Bahar Nazegül Boyraz’ı kaybeden Yasemin Boyraz, “Ömer Aslan daha önce tanık olarak dinlendi, sanık olarak dinlenmesini istiyoruz. Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenmesini istiyoruz. Daha önce televizyonda söylediği sözler var. IŞİD'liler tanık olarak dinlendi ve işkence altında ifade verdiklerini ileri sürdüler. Davutoğlu dinlenirse birçok şey ortaya çıkar” diye konuştu.
"ASLAN, SANIK OLARAK EKLENMELİ"
Ardından söz alan Avukat Serdil İzol ise şunları söyledi:
“Abdullah Ömer Aslan sanık olarak dosyaya eklenmeli. Eşi IŞİD bağlantısı nedeniyle kendisinden ayrıldı. Aslan, halk tarafından yakalandı, çantasından bir paçavra çıktı ama buna rağmen bırakıldı. Gizlilik kararı nedeniyle biz bir bilgi alamadık daha sonra ifadesi alınıp serbest kaldığını öğrendik. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu hakkında suç duyurusunda bulunduk bir sonuç alamadık. Davutoğlu, bildiği bir şey varsa mahkeme önünde anlatmalı. Gerçekten samimi ise gelip tanıklık etsin.”
"BU VİCDANİ DEĞİL"
Avukat Eylem Sarıoğlu, maddi gerçeğe ulaşmak istediklerini kaydederek, “Firariler yok, güya burada bir yargılama yapıyoruz ama olması gereken başkaları da burada yok. Balı, 2011 yılında bu yana hem emniyetin hem de kamuoyunun bildiği isim. Tüm cihatist örgütlere nasıl eleman sağladığı biliniyor. Tanık olarak dinlenen şahıs nasıl rahat gidip geldiklerini anlattı ve bunu İlhami Balı yapıyor. Herhangi bir engel ile karşılaşmadan yapıyor. Araması olan Deniz Büyükçelebi ailesi ile görüşüyor, örgütsel görüşme yapıyor. Bu böyle iken siz bir gözünüzü kapatıp bir gözümüzle arıyorum diyemezsiniz. Bir elle tutuklayıp diğer el ile serbest bırakamazsınız. Bu vicdani değil” şeklinde konuştu.
DAVA 5 ARALIK'A ERTELENDİ
Yapılan savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, avukat ve ailelerin taleplerini reddederek duruşmayı 5 Aralık’a erteledi. Aileler taleplerinin reddedilmesine mahkeme salonunda tepki gösterdi.
ADLİYE ÖNÜNDE AÇIKLAMA: "ADALET YERİNE GELMEDİĞİ GİBİ ÇOCUKLARIMIZ TUTUKLANIYOR"
Duruşma sonrası adliye binası önünde basın açıklaması yapıldı. Açıklamada aileler adına konuşan, katliamda oğlu Çağdaş Aydın’ı kaybeden ve katliamda yaralanan Fethi Aydın, şunları dile getirdi:
“Taleplerimizi dile getirmeye devam edeceğiz. Adalet mücadelemiz sürecek. Adalet yerine gelmediği gibi çocuklarımız tutuklanıyor. 'Suruç için adalet, herkes için adalet' demek zorundayız. Emine annenin, Şenyaşar ailesinin mücadelesini kutluyoruz, onların yanındayız. Öyle anneler olduğu sürece biz de bu mücadeleyi sürdüreceğiz. 'Suruç için adalet, Şenyaşar ailesi için adalet' demeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
KARACA: FAİLLERİN KEYFİ VE RAHATI HER ŞEYİN ÜSTÜNDE TUTULDU
EMEP Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca da 2015 döneminde yaşanan tüm katliamlar gibi Suruç Katliamı'nın da göz göre göre geldiğini belirtti. "Öfkeli çocuklar" dedikleri IŞİD'lilere dokunmama pratiğinin katliamlara sebep olduğunu kaydeden Karaca, şöyle devam etti:
"Burada bir adalet tiyatrosu oynandı. Suruç Katliamı ile ilgili sadece 3 IŞİD'li hakkında iddianame düzenlendi. Bu eli kanlı katiller aynı zamanda 10 Ekim Ankara Katliamı'nın da failleri. Katliama ilişkin soruşturma 19 ay sürdü ancak mağdur avukatlarının hiçbir talebi kabul edilmedi. Avukatlar kendi elleriyle delilleri topladı, kendi elleriyle tanıkları topladı, ancak bunlar iddianameye bile konmadı. Faillerin keyfi ve rahatı her şeyin üstünde tutuldu. Tutuklu olan Yakub Şahin mahkeme salonuna getirilmeden SEGBİS yöntemiyle duruşmalara katıldı, davası bu şekilde sonuçlandırıldı. Canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz’e kimlerin yardım ettiği ve Suruç’a nasıl geldiği tespit edilmeden karar verildi. Yani katliamın faillerinin tümünü kapsayan detaylı bir inceleme bile yapılmadı. Katliam gününü gösteren kamera kayıtlarının bir kısmının kayıp olduğu sonradan ortaya çıktı, bakın halen bu konuda bilirkişi raporu bekleniyor. Katliamda sorumluluğu bulunan kamu görevlileri hakkında ise hiçbir işlem yapılmadı, sadece bir Emniyet Müdürü hakkında yeterli güvenlik önlemi almadığı için dava açıldı, dalga geçer gibi sadece para cezası verildi."
"AVUKATLARIMIZI DEĞİL KATİLLERİ YARGILAYIN"
Adalet arayışının baskı gördüğünü belirten Karaca, Suruç İçin Adalet Platformu avukatlarından Gülhan Kaya'nın tutuklandığını, Avukat Sezin Uçar’ın evinin basıldığını hatırlattı. "Biz 'Avukatlarımızı değil, katilleri yargılayın' diyoruz" diyen Sevda Karaca, sözlerini şöyle sürdürdü:
AHMET DAVUTOĞLU'NA ÇAĞRI
"Konuşursam yer yerinden oynar" diyen eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'na seslenen Karaca, "Bu adaletsizlik, bu hukuksuzlukla zaten yer yerinden oynadı. Siz, suskunluğunuzla bu kanlı katliamda parmak izleri olanı korumuş oluyorsunuz, iktidarı ve sorumluları korumak için kalkan oluyorsunuz. Davutoğlu'nun tanık olarak dinlenmesi hukuken de vicdanen de gereklidir. Gelsin konuşsun. Sorumluluğunu yerine getirmeden muhalefet sıralarında oturmaya kimsenin hakkı yoktur, olamaz" dedi.
Karaca, "Suruç Katliamı başta olmak üzere tüm katliamların hesabının sorulması için adalet arayışımızı sürdüreceğiz, herkesi Suruç için adalet mücadelesini birlikte yükseltmeye çağırıyoruz" çağrısında bulundu. (HABER MERKEZİ)