06 Temmuz 2023 11:31

Birimize bir şey olursa ne yaparız?

2 Temmuz 1993 günü Hasret Gültekin’in havada asılı kalan “Birimize bir şey olursa ne yaparız?” sorusuna ilk yanıtı Metin Altıok veriyor; “Kalanlar ölenler için şiir yazar”

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel

Halis Ulaş
Halis Ulaş

2 Temmuz 1993 günü Madımak Otelinin duvarlarına bir soru çarptı ve havada asılı kaldı. “Birimize bir şey olursa ne yaparız?”. Belli ki otelin önündeki dar sokakta toplanan kalabalığın uğultusu tehditkâr bir hal almaya başlamış. Soru tedirginliği barındırsa da henüz bir katliam endişesinden uzak. Oysa yavaş yavaş kalabalığın uğultusu yükselecek. Ama ne polis duyacak bu uğultuyu ne de asker. İlk kibrit çakılıp Madımak Otelinden alevler yükselmeye başlayınca kalabalığın uğultusu adeta histerik bir çığlığa dönecek. Ancak ne belediye söndürecek bu ateşi ne de itfaiye.  

 “Birimize bir şey olursa ne yaparız?” sorusu muhtemelen oteldeki her bir canın aklından geçmiş olsa da Hasret Gültekin’e atfedilir. O Hasret’tir ki düşük tehdidi olan yedi aylık gebe hayat arkadaşı Yeter’i Almanya’da bırakarak gelmiştir Sivas’a. Ne de olsa memleketidir Sivas. Hasret, Sivas’ın İmranlı ilçesinin Han köyünde Kürt Alevi bir ana babanın çocuğu olarak dünyaya gelir. Adını, anası Hacıhanım’ın erkek çocuğa hasretliğinden alır.

Hasret’in müzikle ilişkisi tek telli kırık bir sazla başlar. Boyu yetmediğinden bir yerden bir yere sürükleyerek götürür sazını. Babası boyuna uygun bir cura aldığında henüz 6 yaşındadır Hasret. Müzik hayatına bir girer pir girer. Hatta çocukluğu, ağıtlara ilgisinden anasının peşine takılıp cenaze cenaze dolaşarak geçer.

Müzik, yaşamında hep birinci sıradadır. Hatta okuldan da önce gelir müzik. Liseyi ikinci sınıfta iyi bir bağlama ustası olmak uğruna bırakır. Henüz 16 yaşında Gün Olaydı adlı ilk solo albümünü yayınlar. Albümün hemen ardından Hasret Kürt Halk Ezgileri adlı bir albüm serisinin müzik yönetmenliğini üstlenir. Kürtçenin ve Kürtçe müziğin yasaklı olduğu yıllardır. Albümün ismi sakıncalı bulunarak yayınlanmasına izin verilmez. Böylece albümün adı Newroz olarak değiştirilir. Devletimizin dilbilgisi uzmanları “w” harfine takılsalar da albüm yayınlanır.

Hasret bağlamasını adeta bir uzvu gibi kullanır. Belki de bu yüzden bağlaması ile arasında bir şey girmesini istemez. Böylece tezenesini bırakır ve dedelerden gördüğü şelpe/pençe tekniğine yönelir. İkinci solo albümü Gece ile Gündüz Arasında bu döneme denk gelir. Bu albüm sonrası Hasret Gültekin Bağlama Devrimcisi olarak anılmaya başlar. Genç yaşına rağmen bağlama üstatları ile sahne alıp türkü söyler, onlarca albümün müzik yönetmenliğini üstlenir, denetmenlik yapar, türkü söyler, bağlama çalar, cura çalar, tar çalar, kopuz çalar, kabak kemane çalar. Yani işi gücü müziktir Hasret’in.

Müzikte hep daha ötesini arar Hasret. Deyişleri ana hatlarını, özünü bozmadan batı müziği ve ritimleriyle bir araya getirerek çok sesli bir arayışın peşine düşer. Üçüncü albümü Rüzgârın Kanatlarında bu arayışın ürünüdür ve müzik otoriteleri tarafından devrim niteliğinde olarak değerlendirilir. Durmaz Hasret hemen bir sonraki albümünün hazırlıklarına başlar. Adı Enel Hak olacaktır ama olamaz.

Hasret Gültekin Sivas’a gelirken aklını hayat arkadaşı Yeter’de ve doğacak oğlu Roni Hasret’te bırakmıştı, canını da 2 Temmuz 1993 günü Madımak Otelinde bıraktı. Öldürüldüğünde 22 yaşındaydı sadece 22…

Hasret çocukken müziğe tutunduğunda önünde boyundan büyük bir kırık bağlama, müzikten koparıldığında ise ardında yaşından büyük bir külliyat vardı. Yeter Gültekin Can Dündar’la yaptığı söyleşide Sivas Katliamına dair; “Asım Ağabey ile dünümüzü, Hasret’le bugünümüzü, Koray’la da yarınımızı kaybettik” diyor. Evet; dünümüzün, bugünümüzün ve yarınımızın külliyatı halen Madımak Oteli’nden yükselen dumanlar içinde. Sert bir rüzgâr esip de bu kesif rüzgârı dağıtmadıkça dünümüzü bugünümüze, bugünümüzü de yarınımıza bağlayamayacağız gibi duruyor.

2 Temmuz 1993 günü Hasret Gültekin’in havada asılı kalan “Birimize bir şey olursa ne yaparız?” sorusuna ilk yanıtı Metin Altıok veriyor; “Kalanlar ölenler için şiir yazar”

Belki de dünümüzü, bugünümüze; bugünümüzü de yarınımıza düğümlemenin sırrı “Birimize bir şey olursa ne yaparız?” sorusuna bizim vereceğimiz yanıtlarda saklıdır.

Meraklısına not: Katliamın 30. yılında Madımak Katliamı Hafıza Merkezi kapsamında oluşturulan Madımak Kütüphanesine buradan ulaşabilirsiniz.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI