İşçilerden TÜİK enflasyonu tepkisi: Çalınan ekmeğimiz
TÜİK’in rakamlarla oynadığını belirten işçiler duruma tepkili. Bir yandan hayat pahalılığına dikkat çeken işçiler diğer yandan rakam oyunlarıyla ekmeklerinin küçüldüğünü söylüyor.
Fotoğraf: Dilek Omaklılar/Evrensel
Mine ÇELİK
İstanbul
Akademisyenlerin ve ekonomistlerin bağımsız biçimde oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), haziran ayına ilişkin enflasyon verilerini yüzde 8.54, yıllık enflasyonu yüzde 108.58, altı aylık enflasyonu yüzde 50.53 olarak açıkladı. Son yıllarda güvenilirliği tartışılan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ise haziran enflasyonunu yüzde 3.92, yıllık enflasyonu yüzde 38.21, altı aylık enflasyonu ise yüzde 19.77 olarak açıkladı. TÜİK’in rakamlarla oynadığını belirten işçiler duruma tepkili. Bir yandan hayat pahalılığına dikkat çeken işçiler diğer yandan rakam oyunlarıyla ekmeklerinin küçüldüğünü söylüyor.
Enflasyon açıklanınca fabrikada hemen gündem olduğunu belirten İstanbul Tuzla’dan bir tekstil işçisi, “Bu rakamların kesinlikle gerçeği yansıtmadığını düşünüyoruz. Verdikleri üç kuruşu kepçe ile geri alıyorlar bizlerden. Bu iktidar işçileri emekçileri düşünse zaten ülkenin yarısını asgari ücrete mahkum etmez. Asgari ücrete zam yaparak, millete ‘Bakın biz enflasyonla mücadele ediyoruz’ mesajı veriyorlar ama onu da zamlarla geri alıyorlar” dedi.
"GELECEK HAYALİM YOK"
Asgari ücretin altında bir ücretle çalıştığını ifade eden 17 yaşındaki Tekstil İşçisi Hilal, “Biz işçilerin yüzü gülmüyor. Hiç kimse istediği hayatı yaşayamıyor. Her şeye her gün zam geliyor. Bir genç olarak gelecek hayalim yok. Çünkü ben kendimi ailemin geçimine adadım. Asgari ücret açıklanınca da sevinemedim düşük açıklanan ama aslında yüksek olan enflasyon gerçeği var. Ben arkadaşlarımla bir yere çıkamıyorum çünkü param yok. Arkadaşlarımla anılarımız olmasını, güzel vakit geçirmeyi ve daha güzel bir hayat içinde yaşamayı isterim ama yapamıyorum. Köle gibi çalış, eve git, yat, sabah kalk işe git… Bizim gerçeğimiz bu. Ben böyle olmak istemiyorum” diye konuştu.
5 BİN LİRALIK KAYIP
Sözleşme gereği ücretlerine altı aylık enflasyon zammının yansıyacağını belirten bir metal işçisi de şöyle konuştu: “Altı aylık enflasyon yüzde 19.77. Harcamaları kısa kısa tatile bile çıkamaz olduk. Bayramda evde dinlenmek yerine fazla mesai yapanlar, hayvan pazarında çalışanlar oldu. Akar yakıttan kiraya, yediğimiz içtiğimiz her şeye bu altı ayda onlarca kez zam gelirken biz sadece yüzde 20 civarında zam alacağız. ENAG’la TÜİK’in altı aylık oranları arasında yüzde 30 fark var. Bu zamla beraber benim çıplak ücretim 14 bin 400 TL, sosyal haklarla beraber 19 bin 200 TL olacak. Gerçek enflasyon yansıtılsaydı elime geçecek ücret en az 24 bin TL olacaktı. İktidar cebime girecek olan paranın 5 bin lirasına el koymuş durumda. TÜİK ve iktidar sadece patronları düşünüyor. Bu halk nasıl geçinir diyen yok. Seçimde fabrikalarda işçiler arasında oluşan ayrışmaya son verip yan yana gelmemiz gerekiyor. Sendikalar bu konuda adım atıp, örgütlü örgütsüz tüm fabrikalara çağrı yapmalı. Emeğimize göz dikenlere karşı birlikte mücadele etmenin yollarını aramalıyız.”
"DUR DEMELİYİZ"
Tuzla’dan bir deri işçisi de “Bu hayat şartlarında TÜİK’in yüzde 19 açıklaması, işçiler ve emekliler açısından yine açlık ve yoksulluk demek oluyor. İktidar halkın cebindeki son kuruşuna bile göz dikiyor. Hangi pazara, hangi markete göre hesaplanmış bu enflasyon, söylesinler biz de gidelim. Bu iktidara ve düzene sessiz kaldığımız her an daha fazla sömürüyle karşı karşıyayız. Artık yeter, böyle olmamalı ve ses yükseltmeliyiz, bu sömürü düzenine dur demeliyiz” dedi.
19 yaşındaki Tekstil İşçisi Naz da “TÜİK’in enflasyonu fabrikamızda epey tartışıldı. ‘Halimiz ne olacak acaba’ sorusu en çok sorulan soru bugünlerde. Biz işçiler asgari ücretle geçinemezken asgari ücret açlık sınırının altında. Üzerimizdeki sömürünün boyutu artarken örgütlenme yollarını tartışmamız gerekir. Birlik olup her şeyi düzeltebilecek olan biz işçilerden başkası değil” diye konuştu.
ASGARİ ÜCRET ZAMMI ŞİMDİDEN ERİDİ
Tekstil işçisi bir kadın
Tuzla-İstanbul
Merhabalar. Bir işçi kadın olarak yazıyorum. Son yıllarda hayatın zorluklarıyla mücadele etmeye çalışırken haksızlıkların da ardı arkası kesilmiyor. İnsanca yaşamak bizim hakkımızken, biz emekçiler üretirken sermaye kazanıyor. Bu memlekette ekmekten benzine, toplu taşımadan kiraya, en temel ihtiyaçlara yapılan zamlar asgari ücrete yapılan zammın daha cebe girmeden erimesine neden oluyor. Bazen çaresizce izlemeye çalışıyoruz. Daha doğrusu şaşkınlıkla. Kendi yaşam hakkımız için, insanca yaşamak için, çocuklarımızın geleceği için bu düzene dur dememiz gerekiyor. İşçiler olarak, kadınlar olarak, gençler olarak kendi haklarımıza sahip çıkmak için mücadeleye devam edeceğiz. Yan yana olmaya dünden daha fazla ihtiyacımız olduğunu artık görmemiz gerekiyor.