Kamu emekçilerinden düşük zam tepkisi: Yoksulluk cenderesinde yaşamak istemiyoruz
Maaşlarına yapılan artışların bir iki ay içerisinde eriyip gittiğini dile getiren kamu emekçileri, yoksulluk sınırının üzerinde bir maaş istiyor.
Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel
Ramis SAĞLAM
İzmir
En düşük kamu emekçisi maaşının ‘ilave ödemeli’ şekilde 22 bin lira olmasını içeren kanun teklifi Meclise sunulurken, 22 bin liradaki kayıp, vadedildiği günden itibaren 270 dolar oldu. Öte yandan kamu emekçilerinin maaşlarına yapılan zamda son dönemlerde güvenilirliği tartışılan TÜİK’in enflasyon verilerinin baz alınması da tepki çekiyor. Maaşlarına yapılan artışların bir iki ay içerisinde eriyip gittiğini dile getiren kamu emekçileri, yoksulluk sınırının üzerinde bir maaş istiyor.
"ZAMLAR HEMEN PULA DÖNÜYOR"
Karşıyaka Necip Demir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde çalışan 24 yıllık Eğitim Emekçisi Sefa Davarcı, aynı zamanda Eğitim Sen İzmir 2 No’lu Şube Yürütme Kurulu Üyesi. Seçimden önce vadedilen en düşük memur maaşının net 22 bin TL olmasının bugün bir kıymetinin kalmadığını ifade eden Davarcı, “Bugün en düşük devlet memuru maaşı yoksulluk sınırı olan 33 bin liranın üstünde olmalı. İktidar tarafından açıklanan ücret zamları iki ay geçmeden pula dönüyor. Altı ayda bir ücretlerde yapılan düzenlemenin bir anlamı kalmıyor” dedi.
33 YILLIK HEMŞİRENİN MAAŞI 13 BİN LİRA
Hemşire olarak 1990 yılında işe başladığını söyleyen SES İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Hülya Baran Ulaşoğlu, “33 yılımı doldurdum. Eşimle birlikte bir ev aldık. Ev kredisinin bitmesine hâlâ 5 yıl olduğu için emekli olamıyorum. Temel maaşım 13 bin lira. Çocuğumu üniversiteye nasıl gönderirim kaygım var. Ücretimin yoksulluk sınırını geçmesi lazım ki insanca yaşayayım, çocuğumu okula göndereyim, emekli olabileyim. Marketler el yakıyor, maaşımız temel tüketim maddelerine bile yetmez halde. Yoksulluk sınırı üzerine temel maaş olmalı ama temel tüketim mallarına yapılan zamlar bir an evvel durdurulmalı ve temel tüketim mallarından vergi muaf edilmeli” diye konuştu.
DOLAR BAZINDA YARI YARIYA KAYIP
Kamu çalışanlarının her geçen yıl bir önceki yıla göre daha da yoksullaşıp, alım gücünün daha da düştüğünü söyleyen 27 yıllık Eğitim Emekçisi Sercan Mercan, vergi dilimiyle birlikte maaşının 13 bin 470 lira olduğunu dile getirdi. “Memurumuzu enflasyona ezdirmeyeceğiz” söylemlerini hatırlatan Mercan şöyle devam etti: “Çok değil bundan 10 yıl önce bir öğretmenin aylık maaşı o günkü kurla yaklaşık 1000 doların üzerindeyken şimdi ortalama 14 bin TL maaşı olan bir öğretmen bugünkü kurla 540 dolar alabiliyor. Yani maaşlarımız yarı yarıya azaldı. Yine 10 yıl önce yaklaşık 24 aylık maaşımızla sıfır model ortalama bir araba alabiliyorken şimdi aynı araçlar 60 aylık maaşımıza dayandı. Konfederasyonlar bekar bir çalışanın yaşama maliyetini aylık 13 bin 470 lira, yoksulluk sınırını ise 33 bin 788 lira açıklıyorlar. Pazara, markete gittiğimizde maaşımızın eridiğini çok net bir şekilde görüyoruz.”
"ENFLASYONA YENİK DÜŞTÜK"
1984 yılında ataması yapılan Diş Teknisyeni Aytül Sipahi, mesleğe ilk atandığı yıllarda emekli olanların ev ve araba alabildiğini söyledi. Sipahi, “Maaşlarımız enflasyona yenik düştü. Marketler el yakıyor. Böyle mi olmalıydı? Bunu hiçbir halk, hiçbir emekçi hak etmez. Sağlıkçı olmak her zaman daha büyük özveri gerektirir. Sağlık çalışanı, çocuğun okul masrafını, kreş masrafını, ev kirasını, geçim derdini düşünürse hastalarıyla ilgilenirken sıkıntılar yaşayacağı için dikkat eksikliği yaşar” diye konuştu.
"TÜİK BİZİ YOKSULLAŞTIRIYOR"
1982 yılından beri demir yolu emekçisi olan Bülent Çuhadar, ETS şef yardımcısı olarak çalışıyor. Çuhadar aynı zamanda Bileşik Taşımacılık Sendikası (BTS) iş yeri temsilcisi görevini yürütüyor. 41 yıllık çalışma hayatının hiçbir döneminde ekonomik olarak bu kadar zorlanmadığını söyleyen Çuhadar, “Bu durum tüm demir yolu emekçileri için geçerli. Yoksulluk sınırının 33 bin 788 lira olduğu bir dönemde elime net 16 bin lira geçiyor. Gerçekçi olmayan enflasyon artış oranlarına endeksli, alım gücü olmayan ücretlerimizi bekliyoruz. Enflasyonun yüzde 100 olduğu bu dönemde geçmiş kayıpların karşılanması ve en azından yoksulluk sınırında maaş almamız gerekir” dedi.
"ÖĞRETMENLER ÇOK ÇALIŞIYOR"
29 yıllık öğretmen olan Mehmet Altun’un eline geçen ay 14 bin 300 lira geçmiş. Eğitim Sen İş Yeri Temsilcisi Altun, öğretmenlerin başka işlerde çalışmak zorunda kaldığını belirtti. Altun, “Geçim sıkıntısı çeken öğretmenlerin verimli çalışması zorlaşıyor. Öğretmen öğrencilerine ayıracağı zamanı ek çalışma ile geçiriyor. Gelir getirici ek ders ve kurs faaliyetlerinde çalışarak daha çok çalışıyor, yine geçinmesi mümkün olmuyor. Her ay ne kadar enflasyon varsa gelirimiz o oranda artırılmalıdır” diye konuştu.
29 yıldır anestezi teknisyeni olarak görev yapan Neşe Yayla Kalender de geçen ay 16 bin 373 lira maaş aldığını söyledi. Kalender, “Kamu emekçileri aldıkları ücretle insanca bir yaşam sürme şansını yitirmiş durumdadır. Yoksulluk sınırının bile altında kalan bir ücret kabul edilemez. Gıda, kira, fatura giderleri bile verilen maaşla karşılanamıyor. Bu sebeple en düşük kamu emekçisi maaşı 40 bin lira olarak belirlenmeli” dedi.