Ziller tatil için de nitelikli eğitim için de çalsın

Naz

Şişli/İstanbul

Her geçen gün daha da kötüye giden ekonominin etkileri, hayatın her alanında olduğu gibi tatil planlarında da kendisini hissettiriyor. Tatil, bugün neredeyse bir insanlık hakkı olarak karşımıza çıksa da Türkiye’nin güncel siyasal ve ekonomik koşulları yaşamın kendisini bize çalışmaktan ibaretmiş gibi sunuyor. Bu durum sadece çalışan nüfusu değil, bu nüfusun henüz çalışmaya başlamamış genç kuşaklarını da doğrudan etkiliyor. Bu durum üzerine, YKS maratonundan yeni çıkan Akyazı Eyyup Genç Fen Lisesi öğrencisi arkadaşımızla tatil beklentilerini ve bunu ne oranda gerçekleştirebildiğini konuştuk.

Yaz tatilinin onun için ne ifade ettiğini sorduğumuz arkadaşımız, “Lise eğitim döneminin yarısını pandemide geçirmiş, sonrasında tamamen sınav odaklı sistemin içinde sürüklenmiş bir öğrenci olarak, bu yaz ilk defa rahat bir şekilde tatil yapabilecek zamanım var” diyor. Bu süreci hem dinlenerek hem de okul temposu yüzünden vakit bulamadığı hobilerine vakit ayırarak geçirmek istediğini söylüyor. Tatil planlarını sorduğumuzda ise “Yurt dışında dil eğitimi görmek ve yeni şehirler görmek hayalimdi ama hem Türk lirasının sürekli değer kaybetmesi hem de vize almanın gitgide zorlaşması sebebiyle bu hayalimi gerçekleştiremeyeceğim” diyerek özetliyor durumu. “Artık hayallerimi gerçekleştirecek zamanım var fakat bu sefer de ekonomik sebeplerden dolayı özgür değilim” diyen arkadaşımız, “Sadece yurt dışı değil, yurt içinde de böyle bir eğitim almak veya bir projeye katılmak yeterince maliyetli. İnternet üzerinden mümkün olduğunca kendimi geliştirmeye çalışacağım. Tek seçeneğim ailemle birlikte tatile gitmek. En azından bu şansım var. Buna ulaşamayan bir sürü arkadaşım da var çünkü” diye ekliyor.

TATİL VE SEYAHAT İMKANLARINDAN YOKSUNUZ

Lise öğrencisi arkadaşımızla sohbetimiz de bir kez daha gösteriyor ki devletin seneler içinde gençler için yaptığı etkinliklerin sayısı ve onlara verdiği destek hızla düşmeye devam ediyor. Yoğun okul döneminin stresini atmak isteyen veya bu süreci farklı alanlarda eğitim alarak değerlendirmek isteyen gençler için seçenekler ve imkanlar çok kısıtlı. Küçük illerde okulların düzenlediği turlar, maddi sebeplerden ötürü katılım az olduğu için iptal ediliyor. Festivaller, konserler genelde büyükşehirlerde olduğu için bu etkinliklere ulaşım imkânı olmayan gençler, kültürel anlamda kendini geliştirmekte zorlanıyor. İçinde bulunduğumuz ekonomik koşullarsa gençlerin hayatını bizzat etkilemeye ve hayal ettikleri yaşamdan her geçen gün biraz daha uzaklaşmalarına sebep olmaya devam ediyor.

Tatil ve dinlenme haklarının gençlerin ellerinden bu şekilde alındığı gibi, okul gezilerinin de yapılamamasıyla tecrübe ve deneyim yoluyla edinilecek kültür ve tarih öğrenimi de gerilemekte. Eğitimin daracık sınıflara sıkışmasıyla hem nitelikli eğitim hakkı hem de tatil ihtiyacı gasp edilerek bir taşla iki kuş vuruluyor. Böylece, nitelikli eğitim hakkının da aslında tatil yapma isteğiyle kesiştiğini görüyoruz. Gençlerin daha iyi bir yaşam, gelecek, eğitim için bir araya gelme ihtiyacı da sözünü ettiğimiz hakların kaybıyla orantılı olarak artıyor. Şu an birçok liseli genç eğitime ara verilen yaz aylarında kayıt dışı bir şekilde çalışmak zorunda kalıyor. Elbette gençlerin bir araya gelerek ailelerinin maaşlarını arttırmaları veya rahatsızlık duydukları seçim sonuçlarını değiştirmeleri mümkün değil. Ancak liseli gençlerin eğitim desteği ve burs programlarının arttırılmasına gözle görülür bir şekilde ihtiyaçları var. Devletin bu konudaki oldukça yetersiz “hizmeti” göz boyamaya yetmiyor, çünkü güneş balçıkla sıvanmaz. Liseli gençlerin kendi sorunlarını çözmek için bir araya gelmeleri, hem bir hak hem de bir zorunluluk olan parasız eğitimin gerçekten parasız bir şekilde sürdürülebilmesi için okullarda ücretsiz yemek dağıtımı ve burs gibi ihtiyaçlarını tabiri caizse “dayatmaları” gerekiyor. Türkiye öğrenci hareketi tarihi, üniversite harçlarının kaldırılmasından okullarda ücretsiz üç öğün yemek hakkına kadar pek çok kazanımla dolu. Gençler talepleri için bir araya gelirse, önümüzdeki yıllarda da bu hakların tekrar kazanılmaması için hiçbir gerekçe yok…