8 Temmuz 2023 18:03
/
Güncelleme: 11 Şubat 2025 16:18

Üniversiteyi zaten kazanmışız, sırada barınma hakkımızı kazanmak var

Gümüşsuyu Yurdu’nda kalan kadın öğrenciler, erkek öğrencilerle “aynı binada kalamayacakları” sebebiyle yurttan atıldı. Bütün yurt ücretlerine de %75 zam yapıldı.

Üniversiteyi zaten kazanmışız, sırada barınma hakkımızı kazanmak var

Fotoğraf: Evrensel 

İTÜ öğrencisi

Bu yazıyı okuyan bütün İTÜ öğrencileri konuyu biliyor olsa da, bilmeyenler için kısaca anlatma gereği duyuyorum. İTÜ’de 2 Haziran’da alınan ilk karar, bütün yurt ücretlerine %75 zam yapılması ve öğrencilerin sırtına zamlı teminat bedeli yıkılmasıydı. Karar, elbette ki, öğrencilerin okulda olmadıkları yaz aylarında alındı. Okulda olmasalar da bütün öğrenciler kararı oldukça olumsuz karşıladı, WhatsApp grubu kurulması gibi hamleler dahi atıldı. İTÜ; özellikle son yıllarda okulu tamamen ticarethane gibi yönetmeyi, yurt yapmak yerine parasını teknokent inşaatlarına harcamayı, kendi öğrencileri ihtiyaçları için ayrılan bütçesiyle Doğa Koleji’ni satın almak gibi akıl dışı hamleler yapmayı alışkanlık haline getirmiş durumda. Kısacası, İTÜ öğrencisi kaygılarının umursanmamasına hiç de yabancı değil.

KADINLARIN YAŞAMA KATILMASINA BİR DARBE

Bu seferse bir şeyler farklı. 2 Haziran’daki zam bile yeterince tepki çekmişken İTÜ 3 Haziran’da bu sefer de Gümüşsuyu Yurdu’nda kalan kadın öğrencileri, erkek öğrencilerle “aynı binada kalamayacakları” sebebiyle yurttan attı. Şimdiye kadar eğitim, sağlık vb. pek çok temel insani alanda haklarımız gasp edilmişti. Ancak farkındaysanız, yaşamımıza etkin olan müdahaleler dolaylı olarak yapılmaktaydı. Örneğin, saat 22’den sonra müzik yasağıyla yaşam tarzına karışarak, parasız eğitimi çiğneyip emekçi ailelerin çocuklarının üniversiteye girme olasılığını azaltarak vb…

İktidar, bu gibi taktiklerle her zaman art niyetlerini maskelemeye gayret etmişti. Fakat bugün gördüğümüz üzere, öğrencilerin mücadelesi ile örgütlülüğü o kadar zayıf görünüyor ki dışarıdan, üst üste iki günün birinde rektörlüğün sırtımızdan her ay 1000 TL daha fazla kazanacağını, ertesi günse kimle aynı binada kalmaya iznimiz olup olmadığını “öğreniyoruz.”

Ekonomik ve gerici dayatmaların üst üste gelmesi de tesadüf değil. Hepsi oldukça iç içe ve bağıntılı. Maalesef kampüslerimiz, henüz bizler için gerçekten güvenli birer alan değiller. Biz kampüsümüzün yönetimini ele alana veya denetlemeye başlayana kadar, dün meclise giren dinci-gerici zihniyet yarın kampüsümüze de girebilir. Neticede aradaki ilişki karşılıklıdır: İTÜ, Türkiye’de olduğundan koşullarından etkilenir; Türkiye’de olduğu için o koşulları belirleyenlerden biridir de aynı zamanda.

YURT ODASINI, HAYALİNDEKİ OKULU SANA ÇOK GÖRÜYOR

İşte burada değiştirmeye dair gücümüzü görmek zorundayız. Çünkü karşımızda bulunan zihniyet, bizlere okulumuzu okumak kalacağımız bir odayı çok görüyor. Bununla da yetinmiyor, üst kattaki odada kalan arkadaşından seni uzaklaştırmak, kadınları toplumdan dışlamak istiyor. Ve her geçen gün bunun tohumlarını ekiyor; yani dur durak bilmeden bizim zararımıza, kötülüğümüze çalışıyorlar.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!

90 bin fazla: 301 bin 397 kapasiteli cezaevinde 392 bin 456 kişi kalıyor.

32 adet: 11 cezaevi yapımı sürüyor, 21 yeni cezaevi projesi hazır.

Yüzde 700: 2002’de 49 bin 512 olan mahpus sayısı yüzde 700 arttı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et