65 yaş üstü kadınlar yoksulluğa, yalnızlığa terk
Sağlık, bakım, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamada en kötü durumda olanlar arasında yer alan gruplardan biri de 65 yaş üzerindeki kadınlar. İstihdamda yer alıp emekli olan kadın az.
Fotoğraf: Pixabay
Aysu KAYA
İstanbul
Geçimlerini sağlama konusunda dezavantajlı guruplardan biri de 65 yaş üzerindeki kadınlar. Sağlık, bakım, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamada hem yaşları hem de cinsiyetleri açısından çeşitli engellerle karşılaşıyorlar fakat yaşam deneyimine kulak verilmiyor.
Yoksullukla mücadele eden 65 yaş üzerindeki kadınların yaşama katılımda karşılaştıkları engelleri, geçim sıkıntılarını Derin Yoksulluk Ağı Araştırma ve Savunu Koordinatörü Dr. Önder Uçar ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUDER) İstanbul Şubesi Eğitim Sekreteri Suzan Oktay Erol değerlendirdi.
YARDIMLAR GEÇİMİ SAĞLAMAYA YETERLİ DEĞİL
Erkeklere göre daha kayıtsız ve güvencesiz çalışan, istihdamda daha az yer alan kadınlar, yaşlandıklarında da emekli maaşları ya daha düşük oluyor ya da kayıtsız çalıştıkları için hiç emekli olamıyor. Derin Yoksulluk Ağı Araştırma ve Savunu Koordinatörü Dr. Önder Uçar, yaşlı kadınların ekonomik olarak diğer aile üyelerine, çoğunlukla da eşlerine bağımlı kaldığını belirtti.
Uçar, 65 yaş üstü kadınların faydalanabilecekleri yardımları belirleyen temel kıstaslardan birinin eşinin hayatta olup olmaması durumu olduğuna dikkat çekti ve ekledi: “Eşi vefat eden kadının kocasından ne kadar maaş kalacağının hesaplanması için geride kalan çocuk durumuna göre en düşük emekli maaşı ocak 2023 (5 bin 500 lira) baz alındığında, geride kalan çocuk yoksa kadının emekli aylığının yüzde 75’ini (4 bin 125 lira) alabildiğini, eğer kadın çalışıyorsa kocasının emekli maaşının yüzde 50’sini yani 2 bin 750 lirasını alabildiğini ve geride kalan bir çocuk varsa aylığın yüzde 60’ını (3 bin 300 lira) alabildiğini görüyoruz” diye konuştu.
65 yaş üzeri yoksul kadınlara verilen sosyal yardımlar kadınların geçimlerini sağlamaya yetmezken, kadınların yardımlardan faydalanma kriterlerini karşılamaları da bir hayli zor. Bu durumu Uçar şöyle açıklıyor: “Yaşlı aylığında sosyal güvencesi olmayan kişinin kendisi ve eşi dikkate alınmak suretiyle kişi başına düşen aylık geliri net asgari ücretin 1/3’ünden (2023 yılı için 2 bin 835 lira) az olan 65+ vatandaşlara 1997,70 lira aylık maaş veriliyor. Eşi vefat etmiş kadınlara yardımın başvuru şartları arasında ise vefat tarihinde resmi nikahın devam ediyor olması, kadının eşinin vefatından sonra farklı birisi ile dini ya da resmi nikahlı olmaması, hane içinde herhangi bir aile ferdinin herhangi bir sigorta koluna bağı olarak gelir getiren bir işte çalışmaması var. Bu koşulları karşılayan eşi vefat eden kadınlara verilen yardım miktarı iki ayda bir kez bin lira olarak ödenmekte. Nakdi yardımların dışında belli ayni desteklerin de sunulması gerekiyor.”
Uçar, eşlere bağımlı kalmalarının, 65 yaş üstü kadınların kamusal alandan uzaklaşmalarına etki ettiğinden bahsederken politika yapıcıların bu konuya eğilmesi gerektiğini vurguladı.
65 YAŞ ÜSTÜ KADINLAR ÇALIŞMAK ZORUNDA KALIYOR
Sosyal yardımların durumu buyken artan enflasyonla beraber 65 yaş üzerindeki kadınlar için çalışmak elzem hale gelmiş durumda. SHUDER İstanbul Şubesi Eğitim Sekreteri Suzan Oktay Erol ise dünyada ve Türkiye’de artan yaş ayrımcılığının istihdamda da göründüğünü belirtti.
İŞ ARAYAN BULMAKTA ZORLANIYOR
65 yaş üzeri kadınların nitelikli iş gücü olarak istihdam edilemediğini belirten Erol, “İş arama ve işe alım süreçlerinin artık çoğunlukla dijital ortamda gerçekleşiyor olması yaşlı kadınlar için bir dezavantaj yaratıyor çünkü interneti ve teknolojik araçları bilinçli ve güvenli bir şekilde kullanacak kaynak, fırsat ve eğitime ulaşamıyorlar” şeklinde açıkladı.
GÜNDELİK VE GÜVENCESİZ İŞLER…
Derin Yoksulluk Ağındaki veri tabanlarında bulunan 65 yaş üstü 61 kadına dair verilerini paylaşan Önder Uçar, “53 tanesi okula hiç gitmemiş. Kadınların 29’u evliyken, 26’sının eşi vefat etmiş. 65 yaş üstü kadınların belirli bir meslekleri yok. Kâğıt ve geri dönüşümde çalışan, yevmiyeli işçilik yapan ya da ev temizliğine giden az sayıda kadın var. 59 kadın çalışmıyor.”
65 yaş üzeri kadınların sağlık koşullarından dolayı çalışma hayatına katılmalarının zorlaştığını belirten Uçar, “Çalışamayanların tamamı yaş ve sağlık sorunları sebebiyle çalışamadıklarını belirtiyorlar. Dolayısıyla kadınların tamamı iş gücüne dahil olabilecek şartlarda değiller. Hiçbirinin sigortası olmadığı gibi, çalışan son derece sınırlı sayıda kadın da gündelik ve güvencesiz işlerde çalışıyor” dedi. Çok az sayıda 65 yaş üzeri kadının hayatlarının bir döneminde iş gücüne dahil olabildiğini söyleyen Uçar, çalışanların da kötü çalışma koşullarının getirdiği sağlık sorunları olduğuna dikkat çekti.
İNSAN ONURUNA YARAŞIR BİR YAŞAM İÇİN HAREKETE GEÇMEK GEREKİYOR
Yoksulluğun kadınlaşması gibi aynı zamanda yaşlandığını ve bu anlamda toplumsal politikaların sosyal hizmet açısından yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç olduğundan bahseden SHUDER İstanbul Şubesi Eğitim Sekreteri Suzan Oktay Erol, “Bu ikisi kesiştiğinde, çoklu kırılganlık ortaya çıkıyor. Kadın ve yaşlı olup buna mülteci olmak eklendiğinde durum bambaşka bir hal alır. Kırsal alanda başka, LGBTİ+ bireylerde başka, azınlık guruplarında başka kırılmalar ortaya çıkabilir. Bu anlamda yalnızca toplumsal cinsiyet ve yaşlılık politikalarını değil, toplumsal tüm politikaları beraber ele almak gerekir. İnsan haklarına ve insan onuruna yaraşır şekilde şimdiden harekete geçmek gerekiyor” dedi.
RANTSAL DÖNÜŞÜM YERİNDE YAŞLANMAYI ENGELLİYOR
Yaşlı kadınlar için yerinde yaşlanmanın öneminden bahseden SHUDER İstanbul Şubesi Eğitim Sekreteri Suzan Oktay Erol, “Kentlerde yüksek sosyoekonomik düzeydeki bölgelerde yaşayan 65 yaş üstü kadınlar bile çoğunlukla emekli maaşlarıyla geçinmeye çalışıyorlar. Bu durum onları kentten göç etmeye zorluyor. Bu da aslında sosyal ağları ve güven ağları için kırıcı bir etki yaratıyor” dedi. Bunun yanı sıra kentsel dönüşüm sürecinin toplumsal cinsiyet ve yaş açısından daha dezavantajlı bir gurup yarattığını söyleyen Erol, “Şehre hâkim olan kentsel dönüşüm sürecinde bazı rant bölgelerinde yaşayan 65 yaş üzerindeki kadınlar, buradan taşınırlarsa geri dönemeyeceklerini de biliyorlar” açıklamasını yaptı.
"HAYATA KATILIMLARINI SAĞLAMA SORUMLULUĞU DEVLETİNDİR"
Yerinde yaşlanmayı sağlayacak bakım hizmetlerinin de kısıtlı olduğunu söyleyen Suzan Oktay Erol, “Yaşlı bakımının kurum bakımına yönlendirilmesi ile ilgili bir sorun gözlemlenebiliyor. Aktif yaşlanma zihinsel, fiziksel ve ruhsal olarak yaşama dahil olma demektir. Yapabilirliğin devamlılığını sağlama, 65 yaş üstü kadınların politik olarak hayata katılımını sağlama sorumluluğu da devlettedir. Ancak bu olanakların geliştirilmediğini görüyoruz” şeklinde konuştu.
"SOSYAL HAYATA KATILIMLARI YÜKSELTİLEBİLİR"
Kadınların sosyalleşme alanlarının da çok kısıtlı olduğuna değinen Önder Uçar, “Yaşlı kadınlarda sosyalleşme evlerden evlere ziyarete gitme biçiminde gerçekleşiyor. Mahalle evleri, kadın kıraathaneleri, belediyelerin açtığı sosyal tesisler gibi sembolik ücretlerle çay servisi yapılan alanlarda 65 yaş üstü kadınların hayata katılımı yükseltilebilir. Okuma yazma bilmeyen 65 yaş üstü kadınların evlerinde, internet üzerinden sosyalleşmesi de mümkün olmuyor” diye konuştu.