Cuma Daş: Başlı başına gazetecilik mesleğini ilgilendiren bir dava
11 Temmuz’da herkesin o duruşmada olması gazetecilik adına ve basın ve ifade özgürlüğü adına çok önemli. 11 Temmuz’da, bir yıldan fazladır devam eden bu eziyetin son bulmasını bekliyoruz.

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu, 16 Haziran’da Diyarbakır Adliyesi önünde yaptığı açıklamayla tutuklu gazetecilerin duruma dikkat çekmişti. | Fotoğraf: MA
İLGİLİ HABERLER

Gazeteciler 13 ay sonra hakim karşısına çıkıyor: "Herkesin basına sahip çıkması gerekiyor"
Cuma DAŞ
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Genel Sekreteri
Diyarbakır merkezli yürütülen soruşturma kapsamında evlerine ve çalıştıkları kurumlara yapılan polis baskınıyla gözaltına alınıp tutuklanan Gazeteciler; Serdar Altan, Aziz Oruç, Mehmet Ali Ertaş, Zeynel Abidin Bulut, Ömer Çelik, Mazlum Güler, İbrahim Koyuncu, Neşe Toprak, Elif Üngür, Abdurrahman Öncü, Suat Doğuhan, Remziye Temel, Ramazan Geciken, Lezgin Akdeniz ve Mehmet Şahin’in ilk duruşması tam 13 ay sonra görülecek, yani 11 Temmuz’da. Şu anda 15’i tutuklu, 18 gazetecinin “terör örgütü üyeliği” ile yargılandığı davada, 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
"UZUN TUTUKLULUK CEZALANDIRMAYA DÖNÜŞTÜ"
Peki bu kadar ağır bir cezayı ya da uzun tutukluluk süresini hak edecek ne oldu? Öncelikle tutukluluk hallerinden başlamak gerekiyor. Uzun tutukluluk hali son yıllarda yargının aşamadığı bir sorun haline geldi, özellikle basın ifade özgürlüğü noktasında uzun tutukluluk hali ciddi şekilde bir cezalandırmaya dönüştü adeta. Nitekim 15 meslektaşımız tam 13 aydır içeride, iddianamenin hazırlanma süresi 10 ayı buldu, yani 2-3 ay önce hazırlanabildi ancak iddianame. İddianame hazırlanana kadar bu arkadaşlarımız hangi isnatlarla, hangi iddialarla suçlandıklarını bile bilmeden 10 ay boyunca içeride yattılar ki hâlâ yatıyorlar.
Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü iyileşeceği yerde ne yazık ki her geçen gün, her geçen yıl daha da gerilere, daha da diplere doğru gidiyor. Bu haliyle sadece aslında gazetecilik ya da gazeteciler için bir sorun değil bu, toplumun tamamını ilgilendiren hatta teker teker her bireyi ilgilendiren bir sorundan bahsediyoruz. Çünkü bilgi edinme hakkı, haber alma hakkı, haber yazma hakkı bütün bu hak ve özgürlüklere bir şekilde engel konuyor.
"NİYE GAZETECİLİK YAPIYORSUNUZ?"
Burada bahsetmemiz gereken önemli bir nokta da iddianamenin içeriğine dair. İçeriğe bakıldığında yapılan programlar, haber kaynakları ile yapılan görüşmeler, programlara alınan konuklar, konuklarla konuşulan konular, seçilen konu başlıkları gündeme dair işlenen bütün konular bir şekilde çarpıtılıp başka bir alana kanalize edilmeye çalışılmış. Yani işin özü şu ki; gazetecilere ‘Niye gazetecilik yapıyorsunuz, niye program yapıyorsunuz, niye haber kaynaklarınızla görüşüyorsunuz, niye haber kaynaklarınızla bu konuyu konuşuyorsunuz?’ diye sorulmuş. Sadece resmi kaynakların izin verdiği ölçüde ya da onların yaptığı açıklamalarla sınırlı kalarak haber yapmak gazetecilik değildir, bu olsa olsa halkla ilişkiler çalışmasıdır. Zaten gazetecilikle halkla ilişkiler arasındaki ince çizgi de budur.
"GAZETECİLİK, BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ADINA ÇOK ÖNEMLİ"
Meslektaşlarımız mahkemeye çıkacak ve bütün bu iddianamedeki iddialara yine birer gazeteci olarak yanıt verecekler. Niçin haber yaptıklarını, niçin haber yapmaları gerektiğini tek tek yine orada anlatacaklar. Bugüne kadar başka örneklerini de gördük, bu dava da o örneklerden biri olacak; Kürt gazeteciler sadece Türkiye’ye değil, bütün dünya kamuoyuna bir kez daha gazeteciliği, hakikati savunmayı ve bunda ısrar etmenin ne demek olduğunu anlatacak. Bu nedenle bu dava sadece Kürt basınını ilgilendiren bir dava değil artık, başlı başına gazetecilik mesleğini ilgilendiren bir dava. Dolayısıyla 11 Temmuz’da herkesin o duruşmada olması gazetecilik adına ve basın ve ifade özgürlüğü adına çok önemli. 11 Temmuz’da, bir yıldan fazladır devam eden bu eziyetin son bulmasını bekliyoruz.
Evrensel'i Takip Et