Çiçek Otlu'dan Suruç Katliamı'na ilişkin Meclis araştırması talebi ve soru önergesi
İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu, Suruç Katliamı'nda kamu görevlilerinin ve kolluk güçlerinin ihmalleri ve IŞİD'le ilişkilerinin belirlenmesi için Meclis araştırması talep etti, soru önergesi verdi.

Fotoğraf: MA
İLGİLİ HABERLER

Emniyet Suruç Katliamı’ndan saatler önce bombacının ismini araştırmış
Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu, Suruç katliamının tüm yönleriyle araştırılıp, aydınlatılması, ilgili kamu görevlilerinin ve kolluk güçlerinin ihmallerinin, IŞİD ile ilişkilerinin belirlenmesi, katliamın gerçek sorumlularının açığa çıkarılıp etkin bir şekilde yargılanmalarının ve gerçek adaletin sağlanması amacıyla Meclis araştırması açılmasını talep etti. Otlu ayrıca, Adalet Bakanı'nın yanıtlaması talebiyle soru önergesi de sundu.
Otlu’nun araştırma önergesinin gerekçesinde, katliama dair gündeme gelen ihmallere vurgu yapıldı. 20 Temmuz 2015’te, IŞİD’in kuşatması sonrası yıkılmış olan Kobane'ye giderek yeniden inşa çalışmalarına katılmak, insani yardım götürmek isteyen, aralarında Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyelerinin de bulunduğu 300 kişi, Suruç’ta Amara Kültür Merkezi bahçesinde basın açıklaması yaptıkları sırada, IŞİD tarafından canlı bomba saldırısı gerçekleştirildiği, saldırıda 33 kişinin katledildiği, 100’ün üzerinde kişinin ise yaralandığı hatırlatıldı.
Çiçek Otlu’nun önergesinde, katliam sürecine dair özetle şu bilgiler yer aldı:
- Adıyaman Emniyeti, bombalı saldırı faili Alagöz hakkında 28 Ekim 2013 ve 24 Ocak 2014 tarihlerinde üçer aylık teknik takip yürütmüştür. Gözaltına alınıp sonra serbest bırakıldığı da iddialar arasındadır.
- Şeyh Abdurrahman Alagöz ve abisi Ankara gar katliamını gerçekleştiren Yunus Emre Alagöz’ün " terör nitelikli kayıp" olarak kayıtlarının olduğu, Baba Zeynal Abidin Alagöz’ün 22 Mayıs 2015 tarihinde Emniyete, iki oğlu için ihbarda bulunduğu anlaşılmıştır.
- Suruç katliamından sonra açılan dosya hakkında gizlilik kararı verilmiş, katliamın gerçekleşme şekli ve katliamın failleri adeta gizlenmeye çalışılmıştır. Gizlilik kararı kaldırıldıktan sonra soruşturmada hiçbir delil toplanmamıştır.
- İçişleri Bakanlığı tarafından 12 Ocak 2021 tarihinde “Sultanahmet ve Suruç saldırılarının patlayıcılarını temin eden DEAŞ’lı terörist yakalandı” başlığıyla servis edilen açıklamada adı geçen Azzo Halaf Süleyman el Aggal ile saldırıyla bağlantısı bulunan Mahir el Aggal dosyaya dâhil edilmemiştir.
- Katliam öncesi ve sonrasına ilişkin görüntüler dava dosyasına üç buçuk yıl sonra eklenmiş, görüntülerde katliam sonrasına ilişkin 5 saatlik kısmın kesildiği ortaya çıkmıştır.
- Canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün Suruç’a nasıl geldiği, nerede kaldığı, kimlerle ilişkiye girdiğiyle ilgili hiçbir kayıt dosyaya eklenmemiştir.
- İlçe Emniyet Müdürü ve iki polis hakkında yargılama yapılmış, görevi ihmal nedeniyle mahkûmiyet karar verilmiş fakat verilen karar para cezasına çevrilmiştir.
- Davanın tek tutuklu sanığı, Ankara Gar katliamının da sanığı olan Yakup Şahin, hiçbir duruşmaya getirilmemiştir.
- Katliamın ardından olay yerinde fotoğraf çekerken vatandaşlar tarafından yakalayıp polise teslim edilen İmam Abdullah Ömer Aslan, ifadesi dahi alınmadan, sakalları kesilerek karakoldan bırakılmıştır. Aslan’ın, bazı IŞİD’lilerle yaptığı telefon görüşmesi kayıtları çıkmasına karşın, 16. duruşmada takipsizlik kararı verilmiştir.
- Mülkiye müfettişlerinin, IŞİD’in Suruç’ta düzenlediği canlı bomba saldırısındaki ihmal iddialarına yönelik hazırladığı raporda, canlı bomba saldırısını düzenleyen Abdurrahman Alagöz’ün isminin Emniyet’in bilgi sistemleri DEVA ve İRİS programlarında, katliamdan saatler önce ve ertesi gün sorgulandığı bilgisi yer almaktadır.
- Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Eğer 7 Haziran ile 1 Kasım arasında olanların ne olduğunu açıklarsak kimse yerinde oturamaz” demesine karşın dosya kapsamında dinlenmesi talebi defalarca reddedilmiştir.
- Suruç Aileleri İnisiyatifinin, katliamda yaralı olarak kurtulanların, Suruç İçin Adalet Platformu üyesi avukatların topladıkları deliller iddianameye konulmamış, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi talepleri hiçbir şekilde kabul edilmemiştir.
- 4 Temmuz 2023 tarihinde, Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, Suruç Katliamına dair firari sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Balı yönünden devam eden davanın 4’üncü duruşmasında; 10 Ekim Ankara katliamının tutuklu sanığı Kasım Güler, Suriye’ye askerlerin gözetiminde onlarca kez geçtiğini, bunun bir devlet politikası olduğunu söylemiş; “Suruç Katliamını kim yaptı” sorusuna “Kimileri devlet yaptı dedi. Ben böyle duydum” yanıtını vermiştir.
- Tanık olarak dinlenen Azzo Süleyman El Aggal ise 2012 yılında yaralandığını ve Türkiye’ye ait bir ambulans ile Urfa Akçakale Devlet Hastanesinde tedavi olmak için iki gün Türkiye’ye geldiğini, istihbarat görevlileri ile görüştüğünü belirtmiştir.
- İlhami Balı’nın, 25 Temmuz 2016 tarihinde Konya Cihanbeyli Devlet Hastanesi’nde tedavi gördüğü ve kırmızı bültenle aranırken Ankara’da 5 yıldızlı otelde devlet görevlileri ile görüştüğü bilinmektedir.
ADALET BAKANI’NA SORULAR
Otlu ayrıca, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç tarafından yanıtlanması talebiyle şu soruları yöneltti:
- Konya Cihanbeyli Devlet Hastanesi’ne yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda, hastane kayıtlarında İlhami Balı'ya dair bir tedavi kaydı bulunmadığı bildirilerek, yazı ekinde Cihanbeyli Devlet Hastanesi’nin 2016 yılı temmuz-ağustos aylarına ait dahiliye servisi kayıtları sunulmuştur. Ancak aynı konuda daha önce yazılan müzekkereye Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü tarafından verilen cevabi yazıda, ‘İlhami Balı'nın, 25 Temmuz 2016 tarihinde Konya Cihanbeyli Devlet Hastanesi Acil Dahiliye Yoğun Bakım ünitesinde tedavi gördüğü bildirilmişti. İlhami Balı’nın Konya’da tedavi görüp görmediğine ilişkin Sağlık Bakanlığı’ndan bilgi talep edilecek midir? Sağlık Bakanlığı'na müzekkere yazılarak iki kurumun yazıları arasındaki çelişkinin nereden kaynaklandığı sorularak doğru bilginin gönderilmesi sağlanacak mıdır?
- Dosyanın sanıklarının son durumuna ilişkin yazılan müzekkereye EGM İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından verilen cevabi yazıda, “MİT Başkanlığı'nca kendileri ile herhangi bir bilgi paylaşımı olmadığı, Cumhuriyet savcılığı ya da mahkeme tarafından talep edilmesi halinde MİT tarafından elde edilen bilgilerin talepte bulunan makama doğrudan iletileceği” belirtilmiştir. Dosyaya gelen çeşitli evraklarda firari sanıkların Suriye'de olduklarına dair bilgiler olduğu gibi, örneğin IŞİD’in bir diğer sınır emiri Deniz Büyükçelebi'nin öldüğü yönünde de bilgiler ve tanık beyanları mevcuttur. Sanıkların Suriye'de ve kamplarda olup olmadıkları hususunda ve Deniz Büyükçelebi hakkında da Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan (MİT) bilgi talep edilecek midir?
- Avukatların dosyanın genişletilmesi için mahkemeye verdiği talep dilekçesi dikkate alınacak mıdır? İlgili kamu görevlileri tanık olarak çağrılacak mıdır?
- Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün bağlantılı olduğu kişilere ilişkin daha önce avukatların sunduğu dilekçede, H. İbrahim Yoldaş ve M. Şükrü Yoldaş arasında irtibat bulunduğundan, M. Şükrü Yoldaş’ın, o dönem Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün yakın çevresinde olduğundan bahsedilmişti. Hakkında IŞİD örgüt üyeliğinden dava açılan Şükrü Yoldaş tanık olarak dinlenecek midir?
- Şeyh Abdurrahman Alagöz’le birlikte hareket eden IŞİD'in Adıyaman hücresindeki aktif militanlarından Ersel Ocak'ın eşi olan Ayşenur İnci’ye, 2018 yılı sonlarında Türkiye'ye döndüğünde örgüt militanları hakkında çok detaylı ifade vermesine ve dosyanın sanıklarından İlhami Balı'yı teşhis etmesine rağmen, Suruç katliamı, firari sanıklar ve Şeyh Abdurrahman Alagöz hakkında soru sorulmamasının gerekçesi nedir? Avukatların, Ayşenur İnci'nin mahkemede tanık olarak dinlenmesi talepleri kabul edilecek midir?
- Suruç katliamının tüm yönleriyle araştırılıp, aydınlatılması, ilgili kamu görevlilerinin ve kolluk güçlerinin ihmallerinin, IŞİD ile ilişkilerinin belirlenmesi, katliamın gerçek sorumlularının açığa çıkarılıp etkin bir şekilde yargılanmalarının ve adaletin sağlanması için çalışma yapacak mısınız?
- Delilleri toplamadan karar çıkartmak istediği iddia edilen mahkeme heyetine karşı eleştirileri nedeniyle Suruç aileleri ve yaralıları hakkında hakaret suçlamasıyla dava açılmasının anayasaya ve hukukun ilkelerine aykırılık teşkil ettiği iddialarına ilişkin açıklamanız var mıdır?
(HABER MERKEZİ)
Evrensel'i Takip Et