12 Temmuz 2023 06:40

Nahit Eren: Tahir Elçi davası, cinayetin işlendiği güne hapsedilmek isteniyor

Berfin GÜLER
Diyarbakır

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin vurularak öldürülmesine ilişkin Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden davanın 7. duruşması 5 Temmuz’da görüldü ve karar çıkmadı. Mahkeme, duruşmayı, Tahir Elçi’nin öldürüldüğü günün yıl dönümü olan 28 Kasım’dan bir gün sonrasına erteledi. Duruşma sonrası değerlendirmelerde bulunan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, kovuşturmanın etkin yürütülmediğini söyleyerek, geçen 7 duruşmada davanın seyri ve ilerlemesi açısından aşama katedilmediğini söyledi. Dava dosyasının cinayetin yaşandığı güne ve yaşandığı yer olan Dört Ayaklı Minare'nin olduğu sokağa hapsedilmek istendiğini, delillerin toplanması konusunda güçlü bir iradenin sergilenmediğini belirtti.

"HUKUKEN HÂLÂ BİR AŞAMA KAYDETMİŞ DURUMDA DEĞİLİZ"

Davaya dair genel bilgiler sunan Eren, hazırlanan iddianamenin davanın seyrine dair önemli ipuçları barındırdığını belirtti. Eren, “Dosyanın ağırlığı ile örtüşmeyen vasat bir iddianame hazırlanmıştı. Bunda soruşturma aşamasının etkin yürütülmemiş olması da büyük bir etkendi. Olay günü yaşanan bütün fiilleri yani hem polis memurlarının öldürülmesini hem Tahir Elçi cinayetinin aynı iddianameye konu edilmesi hem de örgüt üyelerinin aynı cinayetle ama farklı suç tipleri ile suçlanması davaya dair yargı makamlarının bakışını bize göstermişti. Aradan 8 yıl geçmiş olmasına rağmen hukuken bir aşama kaydetmiş durumda değiliz” dedi.

Nahit Eren

Fotoğraf: MA

"EN ÖNEMLİ DELİL KEŞİFTİR"

Tahir Elçi cinayetini bütün yönleriyle aydınlatacak deliller ile ilgili taleplerinin mahkeme heyeti tarafından sürekli reddedildiğine değinen Eren şunları söyledi: “Şimdilik keşif talebimizi reddedip, ilerleyen aşamada yeniden değerlendireceklerine karar veriyorlar. Oysa bu tür davalarda en önemli delil keşiftir. Aslında olayı yerinde tanıklarla yaşananları yeniden canlandırıyorsunuz. Mahkeme bu aşamada keşif talebimizi reddetti.”

"KAMERA KAYITLARINA EL KONULDU"

Davanın en önemli delilinin cinayet esnasında özel bir işletmeye ait olan kamera kaydı ve foto film şubesine ait polis memurunun yaptığı çekimler olduğunu söyleyen Eren, şöyle devam etti:

“Olay sonrası özel işletmeye ait kamera kayıtlarına el konulmuş ve soruşturma aşamasında dosyaya yansıyan raporlara göre olay yerini gören 4 numaralı kameranın çekimlerinin cihazda açılamadığı ve kamera kaydında arıza olduğu yönündeydi. Aynı şekilde foto film şube polisinin yaptığı video kaydında da tam da cinayet anına denk gelen 12 saniyelik kısmın kayıp olması. Son celsede özel bir işletmenin sahibi tanık olarak dinlendi ve dört kameranın da kayıt yaptığını belirtti. Söz konusu kayıtlara sonradan müdahale edilip edilmediğini tespiti için dosya TÜBİTAK’a gönderildi ama her defasında bir eksiklik gerekçe gösterilerek geri çevriliyor. Yine foto film şubeye ait video kaydına sonradan bir müdahale olup olmadığı ve 12 saniyelik görüntünün neden olmadığı konusunda adli tıptan beklenen cevaplar tatmin edici olmuyor. Asıl önemli olan husus bu kaydın aslının dosyaya getirtilemiyor olmasıdır.”

DAVANIN DIŞSAL ETKİ ALTINDA OLDUĞU KUŞKUSU

Son olarak Tahir Elçi davasının mevcut yargılama pratiği ve anlayışıyla aydınlatılmayacağı kanaatinde olduğunu belirten Eren, davanın sadece cinayet günü gerçekleşen olaylar ile değil, öncesinin ve sonrasının da araştırılarak çözülmesi gerektiğini söyledi.

Mahkemenin dava dosyasını cinayetin yaşandığı güne ve Dört Ayaklı Minare'nin olduğu sokağa hapsetmek istediğini ve delillerin toplanması konusunda güçlü bir irade ortaya koymadığını ifade eden Eren, "Tanık dinleme konusunda mahkemede ciddi bir kaygı var. Olay günü orada bulunan istihbaratçıları, polis memurlarını hatta ihbarda bulunanların dinlenmesini istedik ama taleplerimiz reddedildi. Cinayetten sonraki en önemli gelişmelerden biri olan Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun bu cinayetin bir siyasi suikast olduğuna dair beyanlarıydı. Mahkeme kendisini tanık dinleme kararı verdiği halde sonrasında Usul Kanunu’na aykırı bir şekilde celse arası bu kararından vazgeçmişti. Bütün bu gelişmeler, davanın dışsal bir etkinin altında olduğu kuşkusunu da arttırmaktadır” şeklinde konuştu.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et