İzinleri uzatılmayan göçmen depremzedeler: Yine sıfırdan mı başlayacağız?
6 Şubat depremi sonrası başka illere göç etmek zorunda kalan göçmenler için verilen izin sürüleri dolmaya başladı. Süresi uzatılmayan göçmenlerin yıkık kentlere dönmesi isteniyor.
Fotoğraf: Fatih Polat/Evrensel
Meltem AKYOL
Neslihan KARYEMEZ
İstanbul
Depremden sonra Hatay’dan İstanbul’a gelen Muhammed ve ailesinin izinlerini uzatmak için yaptıkları başvuru olumsuz sonuçlandı. Şimdi başka yüz binlerce göçmen depremzede gibi yaşayacak başka bir yer bulmak zorundalar. “Göç İdaresi Başkanlığı kararı ile geldim, izin vermeyeceklerini bilseydim gelmezdim” diyor Muhammed. Başka bir şehirde aynı sorunu yaşamayacaklarının garantisi de yok üstelik.
“Başka bir ülkeye gidip sıfırdan başlamak istemiyorum ama eğer bu sorun çözülmezse mecbur gideceğiz” diyor Muhammed. ‘Gideceğim’ dediği yer Avrupa. Ölüm yolculuğuna çıkmayı düşünüyor yani. Sığınmacı Hakları Platformu Üyesi Taha Elgazi, Muhammed gibi on binlerce göçmen olduğunu söylüyor.
BİTMEYEN GÖÇ
6 Şubat depremlerinin vurduğu 11 il yoksul mülteci nüfusun yoğun yaşadığı şehirlerdi aynı zamanda. Göç İdaresi Başkanlığının resmi verilerine göre bu illerde geçici koruma statüsünde 1.7 milyon Suriyeli yaşıyordu. İçişleri Bakanlığı verilerine göre depremde hayatlarını kaybeden göçmen sayısı ise 7 bin 302. Sınırlı verilere göre bunların en az 6 bin 850’si Suriyeli. Depremden etkilenen, evsiz kalan Suriyeli sığınmacı sayısı ise 400 bin civarında. Çoğu İçişleri Bakanlığının iznine tabi olarak başka şehirlere göçtü, yeni bir hayat kurmaya başladı. Şimdi yeni bir yol ayrımındalar. Çünkü deprem nedeniyle şehir değiştiren Suriyelilerin gittikleri yerlerdeki ikamet izinleri uzatılmıyor.
Muhammed ve ailesi depremden sonra göçen ailelerden yalnızca biri. Hatay’dan İstanbul’a geldiler. İş kurdu, 3 çocuğunu okula yazdırdı. Depremden sonra yol iznini iki kez uzatabildi. İzin süresi ağustos ortasında sona erecek. Uzatmak için gittiği il göç idaresinden ‘hayır’ yanıtını aldı.
Muhammed ile İkitelli’deki ofisinde bir araya geliyoruz: “2016’da geldik Türkiye’ye. Hatay’da ikametimiz. Oradan İstanbul’a geldik. 2019’a kadar İstanbul’da çalıştım. 2019 yerel seçimleri sonrası bazı düzenlemeler olunca Hatay’a dönmek zorunda kaldık. Depreme kadar Hatay’da yaşadık. Depremden sonra ev yok, iş yok. Geldik yine İstanbul’a. Deprem bölgesinden geldiğimizi öğrendiklerinde hemen kiralar artıyordu. Okul, hastane, iş kolay olmadı.”
- Şimdi peki?
- Şimdi ‘gidin’ diyorlar.
- Böyle mi dediler?
- Böyle demeden diyorlar. Ben geldim buraya iş kurduk, çocuklarım okula başladı. Sadece sorun iş değil ki çocuklarımızın eğitimi. (Karnelerini gösteriyor gururla, hepsinin başarı belgesi var.) Çocuklarım Türkiye’de doğdu, çocuklar kendi aralarında Türkçe konuşuyorlar, Arapça konuşmuyorlar. Okulda ‘memleket neresi’ diye sorulduğunda ‘Halep’ demiyorlar, ‘Hatay’ diyorlar. Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını ezbere biliyorlar ama işte… Ben şimdi ne yapayım?
SEÇİMLER ARASINDA SALLANAN HAYATLAR
Bu koşullarda İstanbul’da herhangi bir yerde ev bulup çocuklarını okula kaydettirmesi mümkün değil. İçişleri Bakanlığının geçtiğimiz yıl uygulamaya koyduğu ‘seyreltme projesi’ nedeniyle kayıtlar kapalı:
“Göç İdaresi Başkanlığı kararı ile geldim, izin vermeyeceklerini bilseydim gelmezdim. Şimdi Hatay’a dönmek imkansız. Başka bir kente taşınsak orada da adres sorunu olur mu bilmiyoruz. İzin uzatılmazsa ben 4 ayda bir yer mi değiştireceğim? Eğer bu sorun çözülmezse mecbur gideceğiz.”
- Nereye?
- İki seçenek var, ya Suriye ya Avrupa. Aslında ben buradan çıkmak istemiyorum, çocuklarım Arapça bilmiyor, Türkçe biliyor, burada okula gidiyorlar. Burada iş kurdum, vergimi her şeyimi veriyorum. Tekrardan başka bir ülkeye gidip sıfırdan başlamak istemiyorum. Ama… Suriye zor, orada olmaz artık. Mecbur Avrupa. Bitmiyor göç yani.
Avrupa’ya gitmek dediği; denizde yaşanan yüzlerce mülteci ölümleri haberlerinden birine konu olma riski demek. O da biliyor bunu: “N’apalım? Mecbur. Bir baba olarak ben yalnız değilim, benim aldığım karar çocuklarımın geleceği için önemli. Önce ben giderim, sonra aile… Böyle olsun istemiyoruz ama yapacak bir şey yok. Kararlar değişiyor, seçim oluyor bir şey deniyor, bitiyor başka bir şey. Olan bize oluyor.”
"GİDİN" DEMEDEN "GİDİN" DİYORLAR
Peki ne kadar Suriyeli sığınmacı bu durumda? Sığınmacı Hakları Platformu Üyesi Taha Elgazi’ye soruyoruz detaylarını: “Depremden etkilenen, evsiz kalan Suriyeli sığınmacı sayısı-ki bunlar ağırlıklı olarak Nurdağı, İslahiye, Maraş, Kırıkhan, Antakya’da yaşıyordu- 400 bin civarında. Bunların hepsi başka illere gitti mi bilmiyoruz ama bu 400 bin kişinin haricinde Antep’te, Urfa’da, Kilis’te yaşayan Suriyeli sığınmacılar da zarar gördü. Antep’te yaşayan bir Suriyeli sığınmacı düşünün; kirası 5 liraydı, depremden sonra mülk sahibi ‘Ya 15 bin verin ya da çıkın’ dedi. Yani kira artışları, işlerini kaybetme, yardımlarda ayrımcılık gibi depremin dolaylı etkileri nedeniyle bu 400 binin dışında da yaşadıkları kentlerden ayrılan sığınmacılar oldu. Yol izninin üçüncü kez uzatılması için başvuru yapan ailelere verilmedi bu izin. Ağustos-eylül gibi tam da okullar açılacakken daha ciddi sorunlar yaşanacağı açık.”
Suriyeli depremzedelerin durumu ile Göç İdaresinin eline fırsat geçtiğini söyleyen Elgazi, “İzinler uzatılmıyor, kiralar için önlem yok. Şimdi pek çok Suriyeli sığınmacı bir karar aşamasına gelecek ya Suriye’ye dönecek ya da Avrupa’ya göçecek. Yani açıkça gidin demiyorlar ama kalmayı zorlaştırarak kendi kararları ile gönderiyorlar. Yeni bir göç dalgası gelecek. Kaçak yollarla, ölüm yolculuğu demek bu. E bir de yerel seçimler yaklaşıyor. Esenyurt’ta oturan vatandaşlık alan birisi aradı; ‘Yarın site yönetim seçimleri var, yönetime seçilen bir kişi istemezse bizi siteden çıkarırlar’ diyor. Site yönetim seçimlerinden korkuyorlar, yerel seçimi siz düşünün.”