Uludağ Alan Başkanlığına devredildi: Cumhurbaşkanı kararıyla talana açıldı
Uludağ’ın milli park vasfı kaldırılarak Alan Başkanlığına devredilmesini değerlendiren yaşam savunucuları bunun Uludağ’ın ranta açılması anlamına geldiğini söyleyerek kararın geri çekilmesini istedi.
Fotoğraf: Evrensel
Eda AKTAŞ
İzmir
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararına göre, Uludağ “milli park” vasfı kaldırılarak Uludağ Alan Başkanlığına devredildi.
Statü değişikliğinin Uludağ’ın ranta açılması anlamına geldiğini söyleyen yaşam savunucuları, kararın bir önce geri çekilmesini gerektiğini dile getirdi. Bursa Su Platformundan Caner Gökbayrak ve Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi (DOĞADER) Murat Demir sorularımızı yanıtladı.
Kanun tasarısının uzun zamandır gündemde olduğunu ve buna karşı mücadele verdiklerini ancak iktidarın kendi bildiğini okuduğunu belirten Gökbayrak, Uludağ Milli Parkı’nda 35 çeşit endemik bitki türünün olduğunu hatırlatarak şunları söyledi: “Bu alan birinci oteller bölgesi ikinci oteller bölgesi denen yerleri kapsamıyor sadece. Ondan çok daha büyük 2 milyon yüz bin hektarlık bir alanı kapsıyor. Bu çok rahatsız edici. Aynı zamanda şu anlama geliyor; milli park niteliği devam etmekteyken o bitkiler oradayken birinin kalkıp ‘Burası milli park değildir artık’ demek istemesi oranın niteliğini değiştirmiyor. Ne yazık ki bu yasal statüde gerçekleşmiş olsa bile gerçekte orası bir milli parktır”.
"YASAL STATÜSÜ OLMAYAN MİLLİ PARK"
CHP’nin ocak ayında çıkan kanuna karşı dava açtığını ve sürecin Anayasa Mahkemesinde devam ettiğini hatırlatan Gökbayrak, “Bursa halkından, 5 bin ıslak imza topladık, bunları Meclise götürdük. Bunları AKP’li olsun CHP’li olsun milletvekili mail adreslerine gönderdik. Ne yazık ki kanun geçti ve şimdi vurgunu yapıyorlar, aslında darbeyi indiriyorlar. Bu darbeyle milli park niteliğinden yasal statüde çıkmış oluyor ama gerçekte öyle değil” diye ekledi. “Şu an talan için gerekli tüm düzenlemeleri yapmış bulunuyorlar. Bu alanda yapılacak değişikliklere milli park niteliği üzerinden dava açılamaz noktasına taşıdılar. Muhtemelen bu 14 Temmuz’daki karara da dava açılacak, açılması gerekiyor” diyen Gökbayrak, mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi.
"AYDER YAYLASI’NDA OLAN, ULUDAĞ’DA DA OLACAK"
Gökbayrak, “Oradaki otellerden kim yararlanıyor? Bunun çoğunlukla varlıklı kesimler olduğunu biliyoruz. Burada yapılmak istenen bunun daha da ötesinde. Orada otellerin derneği var. O derneğin, turistlerin oteller bölgesine günübirlik girmesini istemediklerine dair bir açıklaması vardı. Bu statüyü korumak istiyorlar, aynı zamanda yataklarını çoğaltmak, binalarını genişletmek istiyorlar. Virüs gibi bu yapılan işler. Bu yapılar yapıldıktan sonra orası kent gibi olacak ve niteliğini kaybedecek. Olması gereken şu; milli park dediğimiz alanlar kendi doğalına bırakılan alanlardır. Çünkü burada başka yerde olmayan güzellikte doğal nitelikler vardır. Bu nitelikleri korumak için milli park ilan edilirler. Ayder Yaylası’nı düşünün. Geçmiş fotoğrafları ile şimdiki halini. Ona benzer bir gelecek bekliyor kanun iptal edilmezse. Şu an 2 milyon yüz bin hektarlık alan var. Yarın Uludağ’ın bütün alanını alan başkanlığına devrettim de denebilir. Su kaynakları talan edilebilir. Bu çok yakın zamanda olmaz belki ama ileride böyle bir risk de var. O yüzden kanun değişikliği ve son çıkan Cumhurbaşkanlığı kararı dava açılıp iptal edilmelidir” diye konuştu.
"YAPACAKLARI HER TÜRLÜ FAALİYETİ ALAN BAŞKANLIĞIYLA YASAL BİR KILIFA BÜRÜNDÜRDÜLER"
Yaklaşık iki yıldır Uludağ Milli Parkı’nın vasfının değiştirilmeye çalışıldığını ve buna karşı çalışmalar yürüttüklerini anlatan Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi (DOĞADER) Murat Demir, konuyu Meclise taşıdıklarını ancak bir sonuç elde edemediklerini söyledi.
Demir, “Uludağ sadece Bursa’nın değil sadece Marmara’nın değil ülkemizin ve dünya ekosisteminin en önemli varlıklarından birisi. Biz de Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak milli park yasalarıyla koruma altına almışız. Milli park olmasına rağmen birçok kural ihlal edilerek bir sürü olmaması gereken faaliyetler yapıldı. Dernekler ve meslek odaları olarak bu uygulamalara yıllardır davalar açıyoruz ve kazandık. Milli park yasa ve yönetmeliklere dayanarak orada yapılacak ya da yapılmak istenen faaliyetleri engelliyorduk. Ama şimdi bundan sonra orada yapacakları her türlü faaliyeti alan başkanlığıyla yasal bir kılıfa büründürdüler” dedi.
"İÇME SUYU TEHDİT ALTINDA"
Yeni bir alan insan etkisine maruz bırakıldığında bunun kararını artık konunun uzmanı olan orman müdürlüğünün değil Bursa Valisi, belediye ve Turizm Bakanlığından oluşacak bir heyettin karar vereceğini ifade eden Demir, “Karar oy çokluğu ile çıkmış olacak. Bu da dünya ve ülkemiz için büyük kayıp” diye ekledi.
Bursa’nın içme suyunun yüzde 100’ünün Uludağ’dan karşılandığını dile getiren Demir, “Sadece Bursa’nın değil İstanbul, İzmir gibi illerde içmekte olduğunuz şişelenmiş suyun kaynağının büyük bir kısmını Uludağ’dan çıkan sular oluşturur. Bursa’nın su varlığı tehdit altına girmiştir. Yine İstanbul, Kocaeli, Bursa gibi sanayi bölgesinin yoğun olduğu Marmara Bölgesi’nde nüfus yoğunluğumuz ve sanayi ile kirlettiğimiz havayı temizleyen Uludağ’dır” diye konuştu.
"ULUDAĞ TALANA AÇILACAK"
Uludağ’ın biyoçeşitlilik açısından çok önemli bir yer olduğunu hatırlatan Demir, “Şimdi karar vericiler, yönetenler kendi eliyle binlerce yılda oluşmuş doğal alanı bir yasa ile birkaç turizimcinin çıkarı için talan edecek. Dünya ekosisteminin, Bursa’nın, Marmara’nın bir parçası olan Uludağ talana açılacak. Bu da insanlık ve çevreye karşı suçtur. Hukuki süreç devam ediyor ve bizlerde alan başkanlığı adı altında yapılacaklara karşı hukuksal olarak itirazlarımızı yapmaya devam edeceğiz. Sesimizi duyurmaya çalışıyoruz ama karar vericiler kendi yandaşlarının çıkarlarını gözeterek bu kararı aldı. Bunu her alanda teşhir etmeye devam edeceğiz. Uludağ’ın her çiçeğini, kuşunu, alanını korumak için mücadelemize devam edeceğiz” diye konuştu.