17 Temmuz 2023 14:54

Danıştay’dan emsal karar: Doğanın korunması için yurttaşlar ve kurumlar ortak dava açabilir

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK), çevre hakkını ilgilendiren davalarda birden fazla davacının birlikte dava açamayacaklarına yönelik Danıştay 8.Dairesi’nin kararını kesin olarak bozdu.

Fotoğraf: Mehmet Murat Yıldırım

Paylaş

Özer AKDEMİR

Zeytinlikleri madenciliğe açan yönetmelik değişikliğinin iptali için açılan davada Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK), çevre hakkını ilgilendiren davalarda birden fazla davacının birlikte dava açamayacaklarına yönelik Danıştay 8.Dairesi’nin kararını kesin olarak bozdu.

DANIŞTAY 8 VE 10. DAİRE: ÇEVRE DAVALARI ORTAK AÇILAMAZ

Aralarında Doğa Derneği,  Doğa Araştırmaları Derneği, Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Kirazlı Köyü Ekolojik Yasam Derneği, Orhanlı Doğa Kültürü Derneği, Sualtı Araştırmaları Derneği gibi çevre/ekoloji örgütlerinin anı sıra yurttaşlar tarafından Danıştay 8. Dairenin kararına karşı DİDDK’ya yapılan temyiz başvurusu sonuçlandı. Danıştay 8. ve 10. Dairesinin çevre hakkını ilgilendiren davalarda birden fazla davacının birlikte dava açamayacakları yönündeki kararını

9 dernek, 7 kooperatif ve 11 gerçek kişi temyiz etti.

DİDDK: DAİRE KARARI AŞIRI KATI VE ŞEKİLCİ

Temyiz incelemesini görüşen DİDDK kararında; zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlarda madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine imkan tanındığı, bu durumun zeytinlik alanların tahrip edilmesine/yok olmasına neden olacağı belirtilerek çevre hakkının ihlal edildiği iddiasıyla dava açıldığı belirtilerek, “mahkemeye erişim hakkına ilişkin yargısal içtihatlar göz önünde bulundurulduğunda, Müşterek Kurulun davacıların hak veya menfaatlerinde iştirak bulunmadığı yönündeki gerekçesinin aşırı katı ve şekilci olduğu sonucuna varılmıştır” ifadelerine yer verildi.

KARAR 7’YE KARŞI 6 OYLA ÇIKTI

DİDDK, usul hükümlerinin aşırı katı ve şekilci yorumlanması suretiyle verilen müşterek kurul kararının Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı yönünden hukuki isabet bulunmadığına hükmetti. Kararın 7 kabul oyuna karşı 6 red oyu ile alınması dikkat çekti.

ÇEVRE VE İNSAN HAKLARI DAVALARI AÇILAMAZ HALE GELECEKTİ

Davacıları vekili Av. Cem Altıparmak, DİDDK’nın kararı ile ilgili yaptığı değerlendirmede, “Danıştay 8. Dairesi’nin ret gerekçesine uyarak, her bir davacı için ayrı ayrı dava açmayı kabul etmemiz durumunda hukuk devletinin temelini oluşturan hak arama hürriyetinin, mahkemeye erişim hakkının, adil yargılanma hakkının, yurttaşların ülkedeki bir hukuksuzluğa karşı toplumsal dayanışma içinde ve bir arada haklarını savunma özgürlüklerinin nasıl ciddi bir risk altına gireceğini tespit ettik. Bu gerekçeyi kabul edip her bir davacı için ayrı ayrı davalar açmamız halinde, bundan sonra Türkiye’nin herhangi bir yerinde iki kişinin bir araya gelip de çevre, doğa ve insan hakları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda, birlikte dava açamaz hale geleceğini gördük” dedi.

ORTAK DAVALAR AÇMANIN ÖNÜ AÇILDI

Danıştay 8. Dairesi’nin hukuksuz kararının genel bir uygulama, bir içtihat haline dönüşmesine izin vermemek için, davayı DİDDK’ya taşıdıklarını aktaran Altıparmak; “Doğa, çevre ve insan hakları ihlallerine yol açacak ve olumsuz sonuçlarını tüm ülke çapında doğuracak olan bir işleme karşı birden fazla gerçek ya da tüzel kişinin birlikte ortak dava açamayacaklarını, dava açmakta ortak menfaatlerinin bulunmadığını ileri sürmek, zaten kamu idareleri ve şirketler karşısında dezavantajlı bir konumda olan, ihtiyaç duyduğu hukuki yardıma ulaşamayan, dava masraflarının temini açısından ciddi sıkıntılar yaşayan yurttaşların hak arama mücadelesinde iyice yalnızlaşmasına, ortak davalar yoluyla toplumsal dayanışma gücünün ellerinden alınmasına yol açar. Bu yaklaşım ise adil yargılanma hakkı başta olmak üzere, mahkemeye erişim ve adaletin adil idaresi ilkelerine açıkça aykırıdır.

DİDDK’nın bu kararı emsal niteliğinde olup, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşamanın evrensel bir insan hakkı olduğu ilkesi de birlikte değerlendirildiğinde, bu karar, doğanın ve doğa ile uyumlu bir yaşam sürdürmek isteyen tüm canlıların haklarının korunup savunulmasında, tüm yurttaşların, meslek odalarının, birliklerin ve sivil toplum kuruluşların ortak hareket etmek ve birlikte dava açmak noktasında ortak bir kamusal menfaate sahip oldukları gerçeğini bir kez daha teyit etmektedir” dedi.

ÖNCEKİ HABER

BİSAM: Açlık sınırı 10 bin 434, yoksulluk sınırı 36 bin 91 TL

SONRAKİ HABER

Bilirkişiler: Atatürk Orman Çiftliği alanında özel üniversite kullanım kararı AOÇ planlarına aykırı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa