Kayseri’de işçilerle ekonomi muhabbeti: Seçimden önce AKP’li, zamlar gelince MHP’li
Özellikle seçim sürecinde Millet İttifakının söylemleri, “Kazandık” algısı yaratılması, AKP’ye oy veren işçi ve emekçilerin sesinin daha az çıkmasının nedenlerinden biriydi.

Fotoğraf: Evrensel
Ahmet AKARSU
EMEP Kayseri İl Başkanı
14 Mayıs seçimleri öncesinde Cumhur İttifakını destekleyen, özellikle AKP’ye oy veren işçilerle fabrika önlerinde, servis duraklarındaki sürdürdüğümüz sohbetlerimizde Erdoğan’ın argümanları olan “Yerlilik ve millilik”, “terör” gibi söylemler öne çıkıyordu. Tabanının diline pelesenk olmuş söylemler dışında tartışma ekonomideki gelişmelere gelince ses çıkmıyor, “Ekonomi kötü evet ama yine onlar toparlayacak, dünyada da kötü” yaklaşımları hakimdi.
Özellikle seçim sürecinde Millet İttifakının söylemleri, “Kazandık” algısı yaratılması, AKP’ye oy veren işçi ve emekçilerin sesinin daha az çıkmasının nedenlerinden biriydi. Seçim öncesi işçi ve emekçilere; örgütlenme ve değiştirme çağrısı yaptığımız Hak-İş’e bağlı Özçelik-İş’in örgütlü olduğu bir metal iş yerinde faaliyet sürdürdüğümüz esnada kendisini “Ak Partiliyim ben” diye tanıtan, iş arkadaşlarının “O anlamaz, Erdoğancı, kafası çok çalışmaz” dediği işçi seçim sonrası “Zamlar geri alınsın” çağrıları yaptığımız esnada “Ben zaten MHP’liyim kardeşim” dedi.
"ERDOĞAN’A VERDİM, YİNE ZAM YAPTI"
“Ekonomide yük yine emekçilerin sırtında” başlıklı el ilanlarının dağıtıldığı fabrika ve iş yerlerinde işçi ve emekçilerin ekonomiden ciddi anlamda şikayetçi olduğunu yüksek sesle söyler olduğuna şahitlik ettik. Örneğin; emekli olmasına rağmen metal fabrikasında çalışan işçiye el ilanı uzatıldığında, “Ulan yine Erdoğan’a verdim, yine zam yaptı” diye bağırıyor. Etrafındaki Erdoğan karşıtı işçiler “Size müstahak” derken, AKP’ye oy vermiş işçiler “Düzelecek ağabey” diye teselli ediyor. İşçi yüksek perdeden küfürler savurmaya devam ediyor. Söylediği esas kritik nokta ise “Karşısında kim vardı oy verecek gardaşım” oluyor. O esnada Kılıçdaroğlu’na oy vermiş eski Refah Partili olduğunu söyleyen, şimdi kendisini “komunist” olarak tanıtan bir işçi “Denedin mi ki başkasını” diye laf atıyor. Küfürler havalarda uçuşuyor.
İŞÇİDEN YANA OLMAYAN SENDİKALARA TEPKİ
“Terör”, “Vatan” vb. milliyetçi söylemlerin işçilerin üzerinde etkili olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz. Bir grup işçi ile başlıyoruz sohbete. İç politikadan, mültecilere, ekonomiye, Real Madrid’e giden futbol oyuncusuna kadar bir dizi konu hakkında sohbet ediyoruz. Söylemlerimiz karşılık bulunca, yanımıza seçim öncesi AKP’li, seçimden sonra zamlar alıp başını gidince AKP’li olduğunu reddedip MHP’li olduğunu söyleyen işçi de geliyor. Konuşmalara kulak kabartıyor. Tartışmayı bozuşturmaya çalışıyor.
Ekonomide yükün işçi sınıfı ve emekçilerin sırtına yıkıldığından bahsediyoruz. Yatı olan ile asgari ücretle geçinenin aynı oranda KDV verdiğini söylüyoruz. Bazı sendikacıların üyelerinden yana değil patronlardan yana tutum aldığına değiniyoruz. Özçelik-İş’in örgütlü olduğu iş yerinde sendikacılara ciddi tepkiler ortaya çıkıyor. Bir değişim isteğinde olduğunu söylüyor işçiler. Özellikle “Sendika bizden aidat kesiyor da karşılığında küçük duvar saati veriyor” diyorlar.
"SİZ ONUN KUSURUNA BAKMAYIN"
46 yaşında olduğunu söyleyen bir işçi söze giriyor: “Burada yaklaşık bir yıldır çalışıyorum. Eskiden çiftçiydim. Benim ne işim var fabrikada. İki çocuk okutuyorum. Köyde işler yolunda gitmeyince geldik girdik buraya. İzin kullanmıyorum ki, maaşım artsın diye sürekli fazla mesaiye kalıyorum. Yıl sonuna doğru da vergi diliminden kaynaklı elimizde para da kalmıyor” diyor. İşçi ekliyor: “İşçinin sesini duyan yok ki?” diyor. Meclisi işaret ediyor.
Emek Partisi vekillerinin Mecliste işçilerin sesi olduğundan bahsediyoruz. Devam etmemize müsaade etmiyor AKP’liyken MHP’li olan işçi, “Hiç öyle bir şey görmedim ben” diye konuşmayı sabote etmek istiyor. Meclis konuşmalarını izletiyor bir arkadaşımız. İşçi tekrar atlıyor: “Halimiz yerinde, şükretmesini bilene çok bile” diyor. “Vatanı hainlere bırakamazdık” diyor uzaklaşırken... Etrafındaki işçilerden tepki alınca yanımızdan ayrılıyor. “Hadi oradan ulan” diyor işçi arkadaşları. “Siz onun kusuruna bakmayın” diyorlar bize. Servisler hareket etmeye başlayınca “Görüşelim mutlaka, soracaklarımız var” diye sonlanıyor sohbetimiz.
Evrensel'i Takip Et