Çorlu tren katliamı davasında ek bilirkişi raporu: TCDD asli kusurlu
Çorlu’da 2018’de meydana gelen ve 7’si çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 300’den fazla kişinin de yaralandığı tren katliamına ilişkin davanın 15. duruşması görüldü. Duruşma 1 Eylül'e ertelendi.
Fotoğraf: Evrensel
Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinin Sarılar köyü yakınlarında 8 Temmuz 2018’de meydana gelen, 7’si çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 300’den fazla kişinin de yaralandığı tren kazasına ilişkin yargılamanın 15’inci duruşması, bugün Çorlu Halk Eğitim Merkezinde Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesince görüldü. Bilirkişi raporunda TCDD'nin sorumluluğuna dikkat çekilen duruşmada, sanıkların yargıdan kaçırıldığı vurgulandı. Duruşma 1 Eylül'e ertelendi.
Duruşma öncesi aileler ve dayanışmaya gelenler saat 09.00'da Çorlu Santral Durağı'nda toplandı. Kazada hayatını kaybedenlerin fotoğraflarının olduğu pankart açarak davanın görüleceği Çorlu Halk Eğitim Merkezine kadar yürüdü. Yürüyüş sırasında davanın avukatlarından olup Gezi davasından dolayı cezaevinde olan Can Atalay'ın fotoğrafları da taşındı. Katliamda oğlu Oğuz Arda Sel'i kaybeden Mısra Öz yaptığı açıklamada, "Bu duruşma 14. duruşma. Olumlu bir bilirkişi raporu bekliyoruz. En üst düzey yetkililer yargılanmadan adalet sağlanamaz" dedi.
Duruşmada söz alan mağdur yakınları mahkeme heyetinden adalet talep ederken, "Sanıkların gündelik yaşamlarına, işlerine olduğu gibi devam etmesini kabul etmiyoruz" dediler.
TCDD'NİN KUSURU BİLİRKİŞİ RAPORUNDA
Duruşmada, daha önce oluşturulan bilirkişi heyetinin ek raporu okundu. Raporun ulaştırma ve yapı mühendisliği bölümünde kaza nedenleri şöyle sıralandı:
"Kaza yerindeki menfezin hidrolik ve kanat duvarları açısından yetersizliği. Balast tabakası altındaki koruma tabakasının yetersizliği. Balast tutucu duvarların eksikliği. Hat üst yapısının yürüyerek gözleme olanak tanıyacak kadar geniş olmaması. Dolgu şevi boyunca gelişmiş olan yabani bitkilerin şevi zayıflatması. Ray kırığı konusunda uyarıda bulunacak elektronik sistem eksikliği.”
Raporun, geoteknik incelemeleri bölümünde ise, şu ifadelere yer verildi:
“Ray altının boşalması, sel sularının dolgu üzerinden savaklanması ile olmamıştır. Hattın 1867 yılında inşa edilmesi nedeniyle dolgu, bugünkü mühendislik bilgisi açısından kontrolsüz, yetersiz dolgudur ve bu durum, oluşan şartlar altında göçmesine neden olmuştur. Eskiden inşa edilmiş hatlarda, hat boyunca dolgu, yarma ve sanat yapılarının metodolojik olarak incelenmesi ve sorgulanması gerekmektedir. Bu kapsamda, hat boyunca ortaya çıkan oturma, sabitleme ve çevresel yükler altındaki davranışlarının sahadan alınan numuneler ve laboratuvar deneyleri yoluyla incelenmesi gerekmektedir. Havzanın hemen sınırında bulunan ve havzayı temsil eden Karfrut İstasyonu ölçümlerine göre, yağış 69,08 milimetre olarak ölçülmüş, bu yağışın 62,48 milimetresi 14.00- 15.00 saatleri arasında gerçekleşmiş ve ayrıca, Karfrut İstasyonu ölçümlerini dikkate alan İTÜ bilirkişi raporunda yağışın 73 yıllık tekerrür aralığında olduğu belirlenmiştir. Bu nedenlerle, bu yağış bölgede olağanüstü bir yağışa karşılık gelmektedir. Komşu havzaya ait büzün dolu olması nedeniyle, bu havzaya ait akış da kazanın meydana geldiği menfeze bağlanmıştır. Bu menfez, her iki havzanın birleşimi ile ortaya çıkan toplam akışı geçirememiş, su tren raylarının üzerinden yükselmiş ve rayların altında bulunan balast ile dolgu malzemesi boşalmıştır. Taşkınla birlikte gelen sular raylar üzerinden savaklanmak suretiyle mansap kısmına geçmiş olmakla birlikte, demiryolu altyapısı ve üstyapısının tasarımında raylar üzerinden su savaklanacağı senaryosu dikkate alınmamakta, havzalardan gelen sular köprü, menfez ve büzler vasıtasıyla deşarj edilmektedir. Bu nedenle, demiryolu hattının yapımında kazanın oluşumu bakımından bir özensizlik tespit edilmemiştir. Ayrıca, balast tutucu duvar, balasti erozyona karşı koruyan bir yapı olup, bu duvarın ray üzerinden savaklanan suya karşı balast ve yol altyapısını korumak gibi bir işlevi yoktur. Kazaya sebep olan yerel yağışın ve sonrasında gerçekleşen taşkının, özellikle kırsal bölgede ihbar gelmeden öngörülüp ilgili sefer öncesinde yol muayene aracı ile ray kontrolü yapılamaması kusur atfedilebilecek bir durum değildir.”
Bilirkişi heyetinin raporunun devamında, “Tren kazasına, ana havzadan gelen suyu tahliye etmesi gereken asıl menfezin bakım ve temizliğinin yeterince yapılmaması ile yan havzadaki suyu tahliye etmede yardımcı olan büzün tıkalı olması neden olmuştur. Menfez ile büzün temizliğini kontrol etmekle ve bu yerlerdeki suyun tahliyesini yapacak şekilde açık bulundurmakla yükümlü olan kişilerin bu yükümlülüklerini yerine getirmedikleri, bu yükümlülük ihlalinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiği belirlenmiştir. Dikkat ve özen yükümlülüğünün kime veya kimlere ait olduğunun, olayın meydana geldiği zaman dilimindeki fiili ve hukuki durum göz önünde bulundurularak, adli mercilerce belirlenmesi gerekmektedir. Kişilerin taksirli fiilleri nedeniyle kusur durumları belirlenirken; içinde bulundukları durumlar, çevresel faktörler ve bu bağlamda olağanüstü çevresel faktörler ve bu bağlamda, olağanüstü konvektif yağış da dikkate alınabilecektir."
Raporun sonuç kısmında asli kusurlulara yer verilerek, şöyle denildi:
“Demiryolu altyapısı ve sanat yapılarında olağanüstü hava koşulları ile ilgili gerekli önlemleri (balast tutucu duvar dahil) almayan ve meteorolojik durum ile hava koşulları hakkında gerekli koordinasyonu sağlamayan; TCDD Genel Müdürlüğü AR-GE Birimi, Merkez ve 1’inci Bölge Demiryolu Emniyet ve Risk Yönetimi Müdürlükleri ve diğer ilgili müdürlüklerin asli kusurlu oldukları görüş ve kanaatine varılmıştır. Demiryolu altyapısı ve sanat yapılarını üstyapıda yapılan yenilemelere uygun hale getirmeyen; TCDD Genel Müdürlüğü'nün altyapı ve sanat yapılarını yenilemeden sorumlu Başkanlığı'nın asli kusurlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. Mevcut durumda, demiryolu altyapısı ve üstyapısının, olası problemlere karşı her gün düzenli olarak kontrol edilmesi için sorumlu personel olan Yol ve Geçit Kontrol memurlarını yeterli sayıda istihdam etmeyen; TCDD Genel Müdürlüğü'nün Yol ve Geçit Kontrol Memuru istihdam etmekle sorumlu başkanlığının asli kusurlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.”
"DEMEK Kİ YAP İŞLET DEVRET PROJELERİ DENETLENMİYOR"
Ardından katılanlara söz verildi. Zeliha Bilgin, "Ben adaleti görmeden ölmek istemiyorum. Sağ tarafımda bulunan kişilerin cezalarını çektiğini görmek istiyorum. 6 yıl bekledik daha neyi bekliyoruz her şey ortada, adaleti bulmadan ölmek istemiyorum" diye konuştu.
Mısra Öz ise "Söylenecek söz kalmadı, sizin göreviniz adaleti sağlamak biz de sizden adalet talep ediyoruz" dedi.
Başka bir yurttaş ise "Çorlu tren kazasının nedeni olarak yağmur deniliyor. Yeni açılan Sivas tren yolunun da yağmurda rayların altı boşaltıyor. Demek ki yap işlet devreye projeleri sağlıklı değil. İşler denetlenmiyor" dedi.
Mağdur yakınlarından Hüseyin Şahin "5 yıl bize kabus gibi geçti, mahkum gibi evlerimizde çocuklarımızı özledik. 5 yıldır sanıklar işlerine devam ediyorlar hayatlarına devam ediyorlar. Adalet o zaman orada koptu" dedi.
Necmettin Sel de "Bu sanıklar kan bulaşmış paraları harcarken biz evlatlarımızın kabrine gidiyoruz. Bu insanların rahatlıkla dışarıda gezmesi benim onurumu zedeliyor, kanıma dokunuyor" ifadelerini kullandı.
Mehmet Öz, "Salona girdiğimizden beri acılı bir anne feryat ediyor, ona saygı duyulmasını talep ediyorum. Bir annenin adalet için haykırması kadar normal bir durum yoktur" ifadelerini kullandı.
"BİLİRKİŞİ RAPORU SANIKLARIN KUSURLU OLDUĞUNU AÇIKÇA ORTAYA KOYUYOR"
Bilirkişi raporuna yüzeysel olarak bakıldığında bile sanıkların kusurlu olduğunun açıkça ortada olduğunu vurgulayan Av. Hayrettin Çil, "Bilirkişi raporundaki sonuç kısmında TCDD 1. Bölge müdürlüğüne, daire başkanlıklarına ve müdürlüklerine de kusur atfedildi. Ayrıca, Adli Tıp raporunun bilimsel gerçekliğe dayanmadığı da ortaya çıktı. Bu aşamada bu raporun yeni ortaya çıkan delil kapsamında değerlendirilmesini ve raporda bahsi geçenler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ederiz" dedi.
SANIKLARIN TUTUKLANMASI İSTENDİ
Çorlu ailelerinin avukatlarından Onur Şahinkaya beyanlarında Anayasa Mahkemesinin Çorlu davasına dair yaşam hakkı ihlali yönündeki kararı, dosyaya sunulan ek rapor ve kaza gününe dair nöbet çizelgesi yeni delil olduğundan TCDD üst yönetimi ile ilgili verilen takipsizlik kararının kaldırılması için söz konusu belgelerin savcılığa gönderilmesini talep etti. Av. Selvi Yüzbaşıoğlu da ek rapordaki eksikliklere dikkat çekerek yeniden keşif yapılarak yeni bir rapor hazırlanmasını istedi. Av. Zübeyde Arslan benzer kaza ve raporlardaki karşılaştırmalara yer vererek Celalettin Çabuk dışındaki tüm sanıkların tutuklanmasını talep etti.
"SORUMLULAR YARGIDAN KAÇIRILIYOR"
"Dosyadaki temel sorunu, siz kürsünün orasından biz de kürsünün burasından çok iyi biliyoruz. Üst düzey sorumluların yargıdan kaçırılma çabası var" diyerek beyanına başlayan Av. Evren İşler, "Soruşturma aşamasındaki bilirkişi heyetinin oluşturulmasından itibaren sorumluların yargıdan kaçırılması hâlâ devam ediyor. Bu sorunu aşmadığımız sürece bir sonraki aşamaya geçemeyiz. Sanıklara bu raporlarla verilecek her türlü lehe/aleyhe ceza eksik, yetersiz kalacaktır ve bizim de bütün çabamız yetersiz kalmamasıdır" dedi.
17 Temmuz'da gelen raporu dün UYAP’tan görebildiklerini söyleyen İşler bu sebeple detaylı değerlendirmelerini ayrıca sunacaklarını belirtti ancak kısa değerlendirmeyle dahi rapordaki risk analizlerinin raporun en önemli kısmı olduğunu gördüklerini söyledi.
TCDD İŞİNE GELDİĞİNDE KAMU KURUMU, İŞİNE GELDİĞİNDE ŞİRKET GİBİ DAVRANIYOR; SONUCUNDA İNSANLAR ÖLÜYOR
Av. İşler şöyle devam etti: "Yurttaşlardan TCDD’nin ne olduğunu bilen yok. TCDD kamu kurumu mu? Özel Şirket mi? TCDD öyle bir konuma getirilmiş ki işine geldiğinde kamu otoritelerini arkasına alıyor, işine geldiğinde şirket gibi davranıyor. Ancak bunun sonucu insanların ölümüdür. Sorumluluğun nereden kaynaklandığı belli, İş Güvenliği Mevzuatı alınabilecek asgari önlemleri söyler ve der ki ben asgariyi söylerim, sen riskleri analiz edeceksin önlemlerini alacaksın der. TCDD ve bağlı olduğu Ulaştırma Bakanlığı, yurttaşların ulaşım hakkıyla ilgilenmiyor onlara müşteri olarak bakıyor.
Tazminat davaları açıldı ve tazminat davalarında çoğu mahkeme lehe kararlar verdi. Tazminat davasında karar verebilen hukuk mahkemeleri varken biz neden buradayız? 4 yıl geçtikten sonra adli tıp kurumu yağmur suçlu diyebiliyor. Biz bu aşamadan sonraki değerlendirmenin mahkemenize ait olduğunu düşünüyoruz. Sizler sorumluluğu belirleyebilecek durumdasınız. Dosyadaki tüm veriler genel müdürlüğün sorumluluğunu gösteriyor."
"MAHKEME SANIK HALİNE GETİRİLMEYEN KİŞİLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMALI"
Av. Akçay Taşçı ise sanık haline getirilmeyen kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ettiklerini belirtti. Av. Taşçı şöye devam etti: "Soruşturmanın ilk aşamasından itibaren üst üste eklenerek devam eden sanıklar ve onların beyanları aynı yere çıkıyor: Bu olayın temel sebebi sistemsel. Yıllarca yönetimsel sıkıntı olduğunu ve sistemsel sorunların çözümünün genel müdürlükte olduğunu biliyoruz. Mesleki deneyimimizden dolayı bilmiyoruz, sanıkların her birinin üstü kapalı veya açık beyanlarından biliyoruz. Bizi tatmin edecek olan yegane şey, karar verici kimse onun bu dosyada yargılanmasıdır. Biz bu dosyada bu kadar yüksek seviyede sanık istememizin sebebi problemin yukarıda olmasıdır. İsa Apaydın ve Genel Müdürlük nezdinde bahsi geçen kişiler hakkında mahkemeniz tarafından suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz. Biz suç duyurusunda bulunduk biz üstümüze düşeni yaptık, savcılar da takipsizlik verdi. Kamusal makamsınız bu sebeple sizin yapmanızı talep ediyoruz.
Ardından mahkeme sanıklara çeşitli sorular yöneltti. Sanıklardan TCDD 1. Bölge Müdür Nihat Aslan yine tüm sorulara "o konuyu bilmiyorum, 5 yıl geçti hatırlamıyorum" şeklinde cevaplar verdi.
DURUŞMA ERTELENDİ
Bilirkişi raporuna beyanda bulunmak için gelecek celseye kadar süre verildi. Bir sonraki duruşma 1 Eylül 2023 tarihinde saat 09.30’da yapılacak.
NE OLMUŞTU?
Edirne'nin Uzunköprü ilçesinden İstanbul Halkalı'ya gitmek için hareket eden, 362 yolcu ve 6 personelin bulunduğu tren, 8 Temmuz 2018'de Tekirdağ'ın Çorlu ilçesi Sarılar Mahallesi yakınlarında raydan çıkarak devrildi. Kazada 7'si çocuk 25 kişi yaşamını yitirdi, 328 kişi de yaralandı. Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca kazanın meydana gelmesinde kusurlu bulunan TCDD 1'inci Bölge Müdürlüğü Halkalı 14'üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü'nde müdür olarak görev yapan Turgut Kurt, Çerkezköy Yol Bakım Şefliği'nde çalışan Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Yol Bakım Şefliği'nde Hat Bakım ve Onarım Memuru Celaleddin Çabuk ile TCDD bünyesinde çalışan ve mayıs ayındaki yıllık umumi muayene raporunda imzası bulunan Köprüler Şefi Çetin Yıldırım hakkında 'taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak' suçundan 2'şer yıldan 15'er yıla kadar hapis istemiyle Çorlu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
9 GÖREVLİYE DAHA DAVA AÇILDI
Sanıkların tutuksuz yargılandığı dava sürürken, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı alınan yeni bilirkişi raporunun ardından soruşturmanın genişletilmesine karar verdi. Başsavcılık, kazanın meydana gelmesinde hava durumunun takip edilmemesi, hava durumunun takip edilememesi nedeniyle olumsuz hava koşullarında demir yolu hattının özel olarak muayene edilememesi, menfezin ve çevresindeki hat kesimin gerekli bakımlarının, temizliğinin, yabani otla mücadelesinin yapılmaması, kaza yeri menfezinin İstanbul istikametindeki büzün tıkalı olması nedeniyle, büze gelen yağmur suyunun aradaki kanal vasıtasıyla kaza menfezine yönelmesi sebeplerinin etkili olduğunu değerlendirdi.
Değerlendirmenin ardından başsavcılık; kazada sorumlulukları bulunduğunu anlaşılan, TCDD 1'inci Bölge Müdürlüğü'ndeki 9 görevli hakkında, 'taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve neden olmak' ve 'bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak' suçundan Çorlu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 3 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. (HABER MERKEZİ)