Hakkâri ve Şırnak’ta yasaklar sadece yurttaşlara
Hakkâri ve Şırnak’ta “güvenlik” gerekçesiyle uzatılan yasaklara tepki gösteren Yeşil Sol Parti Milletvekili Öznur Bartın, halka kapatılan alanların yandaşlara peşkeş çekildiğini söyledi.
Arşiv | Fotoğraf: MA
Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde bulunan Türkiye’nin en yüksek ikinci dağı olan Cilo Dağları ve Sat Göllerinde düzenlenen festival beraberinde birçok tartışmayı yeniden başlattı. Yıllardır bölge halkına yasak olan bölgeler Hakkâri Valiliğinin “Hakkâri’de hayat var” sloganıyla yaptığı festivalle 20 bin kişiyi ağırladı. Yapılan festivalin ardından doğal alanların tahrip edildiği gözlemlendi.
Yapılan festivalin ardından bölgeye girişler yeniden özel izne tabi olurken bölgede halen birçok alan ve köy güvenlik nedeniyle girişlere kapalı. Yapılan festivali ve bölgede devam eden yasakları gazetemize değerlendiren Yeşil Sol Parti Hakkâri Milletvekili Öznur Bartın Kürtlerin en önemli yerleşim alanları olan Cudi ve Cilo Dağlarına kadar uzanan bir kültür ve doğa talanı ile karşı karşıya olduklarını belirtti.
"KÜLTÜR VE DOĞA TALANI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
Yaklaşık yüzyıldır sürdürülen Kürtlerin kültürel asimilasyonunu politikalarının her geçen gün artarak devam ettiğini belirten Bartın ‘Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne Kürtlerin dilinden başlamak üzere, kültürleri, tarihleri, müzikleri geleneklerini yok etmek için yaklaşık yüzyıldır seferber olan bir devlet aklı ile karşı karşıyayız’ dedi. Bartın, Kürtlerin en önemli yerleşim alanları olan Cudi ve Cilo Dağlarına kadar uzanan bir kültür ve doğa talanı ile karşı karşıya olduklarını ifade etti.
KAYYUMLARA AÇIK
Hakkâri’nin en güzel alanlarından biri olan Cilo Sat Göllerinin AKP-MHP iktidarı tarafından 2020’de milli park özel koruma bölgesi olarak ilan edildiğini hatırlatan Bartın, ülkede başka hangi milli parkta 20 bin kişi ile festival yapılmaktadır diye sordu. Koruma altına aldığınız bölgeyi hangi mantık ile festival alanı ilan ediyorsunuz diyerek yapılan festivale tepki göstererek, “Buzullardan kaynaklı çok hassas bölge olan Cilo Sat Göllerinin etrafındaki buzullarda 20 bin kişi kayak yapmakta ve buzullar tahrip edilmektedir. Kendi çıkarları için kendi hukuklarını çiğnediler” şeklinde konuştu. “Ayrıca yasaklı bölge ilan ettikleri bir alan burası ve canları istediğinde buraya gidip festival yaparken bölge insanının gezmesine veya bilimsel çalışmaların yapılmasına kapatıyorlar” sözleriyle bölgenin yasaklı olduğu hatırlatan Bartın dağlar, ovalar, ormanlar, vadiler, sular doğanın bütün alanları iktidarın çıkarları için kullanıma açılırken halkın gezmesine dahi izin verilmediğini belirtti.
“Hayvanların otlatma alanlarını yasaklayan valilik festival için özel koruma alanlarını açabiliyor. Yurttaşların bir fotoğraf çekmek için on yerden izin aldığı alanda valilik 20 bin kişi ile festival yapabiliyor” diyen Bartın, kadim bir kültüre sahip olan Hakkâri’de binlerce klam, stran ve kendi kültürel sanatçıları var iken, “ Makaram Sarı Bağlar” gibi şarkıların söylendiği Hakkâri’nin kültür tarzı ile hiçbir bağı olmayan sözüm ona sanatçıların konser verdiği bir festivalin kültür yozlaşmasından başka bir şey olamayacağını ifade etti.
"YASAKLI BÖLGELER SERMAYEDARLARA PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR"
Yaşanan doğa talanının sadece Hakkâri ve Şırnak ile sınırlı kalmadığını belirten Bartın Bitlis’te, Muş’ta, Diyarbakır’da her kentte özellikle seçilmiş bölgeler vadiler, ormanlar ya bir avuç sermayeye madencilik için peşkeş çekildiğini, ya da barajlar yapılarak yok edildiğini ifade etti.
POLİTİKALAR MEŞRU VE SÜRÜDÜRÜLEBİLİR ZEMİNE ÇEKİLDİ
3 yıldan fazladır Şırnak’ta korucular aracılığı ile kesilen ormanların yapılan bütün çağrılara rağmen halen devam ettiğini hatırlatan Bartın “Şunu artık herkes bilmelidir mesele sadece bir teknik mesele veya sadece siyasilere kalmış bir mesele değil, açık ve net olarak bu doğa kıyımıdır. Bir bütünen yaşam alanlarımızın yok edilişi ile karşı karşıyayız” dedi.
’90’larda yerinden yurdundan edilen yurttaşlarımızın bugün yerinin de yurdunun da yok edildiğini ifade eden Bartın “Ve bu politikalar bugüne kadar gizli saklı yapılırken AKP-MHP süreci ile birlikte meşru ve sürdürülebilir bir zemine çekildi. Artık ne yasa ne hukuk tanımadan istedikleri gibi doğayı talan etmeye devam ediyorlar” şeklinde konuştu. (Hakkâri/EVRENSEL)