Mezuniyetin hikayesi ve ODTÜ öğrencilerinin mücadelesi
“Demokratik bir üniversiteden ve ülkeden de özgür bir gelecekten de vazgeçmiyoruz.”
Fotoğraf: Evrensel
Bilgesu KİPER
ODTÜ
ODTÜ Öğrencileri üç senedir resmi olarak gerçekleştirilmesini talep ettikleri Mezuniyet törenini kazandı! Geçtiğimiz senelerde pandemi veya güvenlik gibi nedenlerle Devrim Stadyumu’nda gerçekleştirilen tören kaldırılmış, mezuniyet töreni bölüm önlerinde diploma almakla sınırlandırılmak istenmişti. ODTÜ öğrencileri, mezuniyetin iptal edilmesinin gerekçelerini kabul etmemiş, Devrim Stadyumu’nda kendi mezuniyetlerini gerçekleştirmişti. Geçtiğimiz iki senedir de öğrenciler tarafından örgütlenen törenler aynı zamanda ODTÜ’deki atanmış rektörlüğün protesto edildiği alanlara dönüşmüş, çeşitli siyasal ve ekonomik-sosyal talepler pankartlarda yankı bulmuştu.
DEVRİM’İ SAHİPLENMEK
ODTÜ öğrencilerinin mezuniyeti kazanabilmesi, geçtiğimiz iki senede de mezuniyet alanının geniş bir eylem alanı olarak örgütlenmesinde, mücadele mekanizmalarının da ilerletilmesine dayanıyor. Çünkü mezuniyet için mücadele etmek yüzlerce gencin ifade alanı için mücadele etmek ve ODTÜ bileşenlerinin kolektif hafızasına kazınmış bir mücadele alanı olarak Devrim Stadyumu’nu sahiplenmek demek. Sene içerisinde çeşitli taleplerle imza kampanyaları, rektörlük önü eylemleri, sosyal medya kampanyaları gibi çıkışlar yapan ODTÜ öğrencilerinin bu mücadeleleri büyütmesi, tek adam iktidarının karşısında da çeşitli politik taleplerle birleşmesi anlamına geliyor.
Topluluk etkinliklerinin engellenmesi, kadın ve LGBTİ topluluklarının kapatılması, polis müdahalesi, şenliklerin yasaklanması gibi örnekler diğer birçok üniversitede de sene içerisinde yaşandı. Gerçekleşen mezuniyet yasakları da tek adam iktidarının atanmış rektörler aracılığıyla gerçekleştirdiği müdahalelerden yalnızca bir tanesi. Üretim ve mücadele alanlarına gerçekleştirilen saldırılar uzun süredir devam ediyor. Buna ek olarak üniversite öğrencilerinin barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmaması üniversitenin birlikte üretme alanı olarak şekillenmesine engel oluyor. Örneğin geçtiğimiz dönem deprem nedeniyle yaşanan barınma sorunu, tek adam iktidarının KYK yurtlarını depremzede ailelere açmasıyla çözülmek istenmişti. Binlerce boş konut veya otel odasındansa KYK yurtlarının kullanılması barınma krizine neden olmuştu. Tek adam iktidarının bu sorunu çözmek üzere aldığı kararsa eğitimin online gerçekleşmesiydi. Online olan derslerle birlikte eğitim niteliğinin ciddi oranda düşmesi bir tarafa, bu kararla geniş öğrenci kesimlerinin üniversitelerinde buluşmasına engel olunuyor. Artan eğitim masrafları ve gıdaya gelen zamlar da üniversite öğrencilerinin buluşma alanları olan kampüslerin boşalmasına neden oluyor.
MÜCADELENİN VE KAZANIMIN ORTAK HAFIZASI
Mezuniyet törenleri, öğrencilerin içerisinde bulunduğu tüm sıkışmışlığın geniş öğrenci kesimlerinin birlikte ifadesiyle yankı bulduğu, bu sıkışmışlığın nedenlerinden biri olarak tek adam iktidarının teşhir edildiği, atanmış rektörlerin “itibarının” zedelendiği alanlardır. “Her şey yolunda, gençliğin geleceği bizimle güvende” diyenlerin karşısında yüzlerce üniversite mezunu bir araya gelip yaşamın her alanında değişim talep ettikleri içeriklerle yürür. Mezuniyet için mücadele etmek de aslında öğrencilerinin bütün taleplerini kamuoyuna duyurabileceği bir ifade alanı için mücadele etmesi, örgütlü gücünü artırabileceği bir eylem alanı inşa etmesi anlamına geliyor.
Geçtiğimiz senelerde mezuniyet örgütlenirken ODTÜ öğrencilerinin birlikte mücadele alanları olan geniş forumlar gerçekleştirildi, bölüm ve fakültelerde mezuniyeti örgütlemek üzere bir araya gelinen toplantılar yapıldı. Mezuniyetin kazanılması, bu örgütlülüğün ortak bir hafızaya dönüşmüş olmasında yatıyor. Nitekim bu sene de ODTÜ öğrencileri, mezuniyeti Devrim’de gerçekleştirme kararlılığıyla tarihlerini belirlemiş ve kamuoyuna duyurmuşlardı. Bu örgütlenme süreci içerisinde gelişen tartışmalar, bir eylem alanı olarak mezuniyetin kitlesel geçmesinin olanaklarının nasıl sağlanabileceği, en kitlesel geçecek günün mezuniyet tarihi olarak nasıl belirlenebileceği üzerinden ilerledi. Bu noktada mezuniyetin kazanılmasının dayanaklarından birisi yalnızca mezuniyet gününün kitlesel geçmesi değil, mezuniyetin örgütlenme sürecinin de geniş öğrenci kesimlerine dayanması oldu. Politik gençlik örgütlerinin, topluluklarının, mezun derneklerinin, bölüm ve fakültelerden öğrencilerin katılımlarıyla gerçekleştirilen forum ve toplantılarda, törendeki konuşmalarının politik içerikleri, eylemlerde yapılacak temel vurgular, mezuniyet töreninin gerçekleşeceği güne dair teknik ihtiyaçların hep birlikte giderilmesi, güvenliğe dair sorumluluğun öğrenciler tarafından birlikte alınması gibi detaylı tartışmalar gerçekleşmişti. Bölüm öğrencilerinin, öğretim elemanlarının, mezunların Devrim’de mezuniyetin kazanılması için neler yapabileceği konuşulmuştu. Yani eylemin kitleselleşmesi yalnızca mezuniyet töreninin kalabalık geçmesi değil, bütün politik ve pratik sorumluluğunun geniş kitlelerce alınması anlamına geliyor. Bir diğer yanıyla bu tartışmaların geniş kitlelerce örgütlenmesi tek adam iktidarının öğrenciler üzerindeki baskı ve saldırılarına karşı birleşme zemininin, taleplerin ifade edilebileceği bir protesto alanının, geleceğe dair özlemlerin paylaşıldığı ve bilimsel bilginin üretilmesi gerektiği bir alan olarak üniversitede ifade özgürlüğünün asgari düzeyde kazanıldığı bir günü inşa ediyor.
Geçtiğimiz seneki mezuniyetin açılış konuşmasından bir alıntı yapalım: “Bugün burada, Devrim’de mezuniyetimizi dayanışma içinde, demokratik yöntemlerle gerçekleştirdik fakat Devrim’de resmi mezuniyet hakkımızı geri almış değiliz. Bunun için mücadeleye devam edeceğiz. Hayatın her alanında yaşadığımız tüm zorlukların, özgürlüklerimize ve haklarımıza yapılmaya çalışılan tüm kısıtlamaların önüne geçmek için dayanışma halinde olacağız. Demokratik bir üniversiteden ve ülkeden de özgür bir gelecekten de vazgeçmiyoruz.”
ODTÜ öğrencilerinin dayanışma içinde kazandığı mezuniyette rektörlüğün sürpriz yasaklamalarıyla karşılaşmamak için bu dayanışmayı büyütmeye devam etmemiz şart. Ancak kazandığımız resmi mezuniyetin elimizden alınmaması ve taleplerimiz için burada öğrendiğimiz mücadele yöntemlerini demokratik bir üniversite, bunun sağlanması için başat faktör olan demokratik bir ülke ve özgür bir gelecek mücadelemiz içerisinde geliştirmemiz gerekli. Kurduğumuz mücadele mekanizmalarının ve birlikte tartışma-üretme kültürünün biçimlendiği alanların geliştirilmesi, anti demokratik yöntemlerle alınan kararlara dur diyebileceğimiz, ortak taleplerimizi örgütleyebileceğimiz daha gelişmiş mücadele alanlarının olanaklarını da ortaya çıkarıyor.