Vakıf üniversitelerinde zamlar geri alınabilir mi?
Okul yönetimi dahi zamları nasıl yapacağına oturup birlikte karar veriyor, biz zamları geri çektirmek için yan yana gelmeden nasıl başaralım?
Fotoğraf: Pixabay
TOBB ETÜ öğrencisi
Ankara
Temmuz ayı özel üniversitelerde okuyan öğrenciler için kötü bir ay. Özel üniversite yönetimleri yapacakları zammı nasıl açıklayacaklarını düşünürken biz öğrenciler ise önümüzdeki sene bu zamlarla nasıl okumaya devam edeceğimizi düşünüyoruz ancak aramızda bir ayrım var. Onlar bunu toplantılarında birlikte tartışırken biz öğrencilerin düşünce süreçleri oldukça bireysel kalıyor çünkü maruz bırakıldığımız eğitim müfredatı bizi bireycileştiriyor, olaylara pragmatist yaklaşmamıza sebep oluyor. Örneğin burslu öğrenciler “Ücretlilere zam yapılmazsa benim bursuma zam gelmez” derken ücretli öğrenciler ise “Burslu öğrenciye daha fazla para ödenecek diye benim okul ücretime zam geliyor” diyerek birbirine düşman oluyor, ancak özel üniversite ücretlerine yapılan zamların sebebi asla bu olmadığı gibi üniversitelerin rektör danışmanları vb. kişiler tarafından sürekli böyle sebepler servis ediliyor.
ASLINDA ZAMLARI GERİ ALDIRMAKTAN DAHA ZOR OLAN YÖNTEMLERİ DENİYORUZ
Özel üniversitede okuyan gençler içerisinde öne çıkan kesimlerin geri tutumlarına farklı örnekler de verebiliriz. Yapılan zammın hukuksuzluğuna ikna olmuş ancak mezuniyetine bir, iki yıl kaldığı için mücadeleye atılmak istemeyenler, zaten kısmi bursluyum bu bursa da bir şey olmasın diyenler, bu okuldaki öğrencilerden bir şey olmaz gider yarı zamanlı çalışır aradaki farkı kapatırım diyenler… Bütün bu tablo bizleri umutsuzluğa sürükleyebilir ancak geçen sene yapılan fahiş zamlar karşısında İstanbul’da mücadele eden öğrenciler çeşitli kazanımlar elde etmişti, biraz da bunları hatırlayalım.
Örneğin %10 zam barajı taahhüt eden Doğuş ve Beykent Üniversitesi öğrencilerinin günlerce yaptığı eylemler sonuç vermişti. %200’ü bulan zamlara karşı Bakırköy 6. Tüketici Mahkemesi en fazla yüzde 79,60 zam yapabileceği yönünde emsal niteliğinde karar almıştı. Bu da o dönem TÜFE’de yıllık bazda gerçekleşen artıştı. Geçen seneye kıyasla enflasyonun daha düşük açıklandığını da göz önünde bulundurursak bu ay açıklanacak zamların %38,21’i geçmemesi gerekiyor ancak özel üniversitelerin yaptıkları zamlar şu ana kadar hiç böyle olmadı, öğrenciler de haklarını aramaktan geri durmadılar. Maltepe, İstanbul Aydın, Bahçeşehir Üniversitesi öğrencileri “müşteri değil öğrenciyiz” sloganıyla protestolar gerçekleştirdiler, anayasal haklarını kullandılar.
Nitekim biz özel üniversite öğrencilerinin kurtuluşu, mezun olmayı beklemekle, zammın sebebi olarak burslu öğrencileri görmekle, eğitimime yurt dışında devam etmekle değil, sahip oldukları üniversiteler üzerinden kâr elde etmek için kendi kanunlarını çiğneyerek zamlar yapan patronlara karşı İstanbul’daki arkadaşlarımız gibi “Müşteri değil öğrenciyiz” demekten ve onlardan aldığımız birikimin üstüne koyarak eğitimin parasız, bilimsel ve demokratik koşullarda herkese eşit olarak sağlanmasını savunmaktan geçiyor. Bu noktada da akademisyenlerin, idarecilerin “Aman ha ayaklanmayın yoksa bursunuz kesilir” naraları attığı yerlerde “Birlik olursak hiçbir şey olmaz, bu bizim yasal hakkımız” denilmesi oldukça önemli bir görev olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca, ekonomik krizi bahane edenlere karşı ekonomik kriz zamanlarında neden özel üniversite sahiplerinin şirketleri kâr rekorları kırarken krizin faturasının her zaman öğrencilere kesildiğini de öğrenip sıra arkadaşlarımıza anlatmak gerekiyor.