“İSG’de kâr-zarar hesabı yeni patlamalara davetiye çıkarıyor”
Ankara'da sendikalar ve meslek örgütleri yaptıkları açıklamayla İSG'deki liyakatsizliğin MKE Kapsül fabrikasındaki gibi patlamalara davetiye çıkardığını söyledi.
Fotoğraf: Birkan Bulut/Evrensel
Ankara’da sendika ve meslek örgütleri MKE Kapsül fabrikasındaki patlamaya ilişkin yaptıkları ortak açıklamada, “Kamuyu özel sektör gibi gören, kurumların yapısını ve kadroları kâr-zarar hesaplarına göre dizayn eden politikalar sonucunda İSG denetimlerinin liyakatsiz firmalara yaptırılması, OSBG anlayışının yerleşmesi, yeni işe alınan tecrübesiz personele yeterli mesleki eğitim ve donanım verilmeden tehlikeli üretim süreçlerine dâhil edilmesi, yeni patlamalara, iş kazalarına ve iş cinayetlerine davetiye çıkarmaktadır” denildi.
DİSK, TTB, Ankara Tabip Odası, Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nun (MKE) Kayaş’taki Kapsül Fabrikası’nda 4 şçinin yaralandığı patlamaya ilişkin basın toplantısı düzenledi. Yaralı işçilerin Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki tedavi süreçlerini yakından ettiklerini belirten ATO İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Komisyonu Üyesi Dr. Buket Gülhan, “MKE Kapsül Fabrikası’na üretim ve denetimin modernizasyonuna yönelik teknik altyapı yatırımlarının yapılmadığı biliniyor. Basına yansıyan haberlere göre ‘iş güvenliği müdürü Mart ayında EYT’li olduğu için ayrıldı, üç ay boyunca yerine atama yapılmadı ve birim kapalı kaldı’. 10 Haziran’da Elmadağ’daki MKE tesisinde 5 işçinin yaşamını yitirdiği patlamadan iki gün sonra iş güvenliği birimi yeniden kuruldu” dedi.
Daha önceki patlamalardan sonra hazırlanan raporlara göre mekanik, elektronik ve pnömatik cihaz, kumanda sistemleri ve ekipmanlarının çoğunun yıprandığı veya eskidiğini ifade eden Gülhan, yangın ve patlama gibi olayların kimyasal maddelerin depolandığı, taşındığı ve üretildiği ortamlarda öne çıktığını dile getirdi.
MKE’de yıllardır meydana gelen ihmaller, patlamalar, iş kazaları ve iş cinayetlerinin, Türkiye’deki emek rejiminden despotik karakterinden bağımsız olmadığını vurgulayan Gülhan, “Ne yaşanırsa yaşansın ‘çarklar dönsün’ anlayışıyla devam eden, emeğin sendikal hak ve özgürlüklerini yok sayan, sömürüyü her alanda yoğunlaştıran mevcut emek rejimi, daha fazla üretim ve ciro baskısı için işçilerin canını hiçe saymaktadır. Bilhassa emek yoğun sektörler olmak üzere, çalışma sürelerinin uzamasından, çalışma koşulları ve işyükünün ağırlaşmasından, güvencesizlik ve esnek çalışma biçimleri artmasından kazançlı çıkan sadece iktidar ve patronlardır. Kamuyu özel sektör gibi gören, kurumların yapısını ve kadroları kâr-zarar hesaplarına göre dizayn eden politikalar sonucunda İSG denetimlerinin liyakatsiz firmalara yaptırılması, OSBG anlayışının yerleşmesi, yeni işe alınan tecrübesiz personele yeterli mesleki eğitim ve donanım verilmeden tehlikeli üretim süreçlerine dâhil edilmesi, yeni patlamalara, iş kazalarına ve iş cinayetlerine davetiye çıkarmaktadır. Atılması gereken adımlar bellidir. İSG faaliyetlerinin sağlanması öncelikle devletin ve işverenin görev ve sorumlulukları arasındadır. Kamu ve özel fark etmeksizin tüm işyerlerinde denetimler eksiksiz yapılmalıdır. İşçilerin sağlığı ve canı açısından tehlike arz eden durumlar karşısında idari para cezaları uygulanmalıdır. İş kazaları sonucu yargılamalar taksir-bilinçli taksir çerçevesinde değerlendirmeden çıkarılmalı, cezaların caydırıcılığı artırılmalı, patronları ve failleri koruyan cezasızlık kültürünün önüne geçilmelidir. Çalışma yaşamının düzenlenme aşamalarında, ÇSGB dışında, Sağlık Bakanlığı, üniversitelerin ilgili birimleri, sendikalar, TTB ve TMMOB’nin yer aldığı bağımsız, kamu yararına çalışan heyetler ve bilimsel kurullar oluşturulmalıdır” diye konuştu. (Ankara/EVRENSEL)