"Ben de böyle bir şey bekliyordum"
"Emekçi semtleri, fabrika/işyerleri kaynayan kazan noktasına geldi. Her yerde emekçiler ‘Bir dokun, bin ah işit’ tablosunu sergiliyor."

Fotoğraf: Aydın Yiğit
Aydın YİĞİT
Adana
Cumhurbaşkanı Erdığan’ın ÖTV ve KDV’ye yaptığı zamların ardından kent meydanında ‘Zamlar geri alınsın, ücretler yükseltilsin’ talebi ile açıklama yapıldı. Emekçileri hem açıklamaya hem de zamlara karşı mücadeleye çağırmak için 3 gün boyunca ise bildiriler dağıttık. Semtler ve işçi durakları başta olmak üzere üç ayrı bölgede dağıttığımız bildirilerle yüzlerce işçi, emekli, genç ve kadınla yüz yüze geldik, sohbet ettik.
İlk durağımız olan Fevzipaşa, Aydınlar ve Barış Mahalleleri AKP’nin birinci parti olduğu Cumhur İttifakının yüzde 50-55, Millet İttifakının yüzde 25-30, Emek ve Özgürlük İttifakının ise yüzde 7-10 arasında oy aldığı bölgelerden. İkinci tur cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise Erdoğan yüzde 55-60, Kılıçdaroğlu yüzde 45-40 oy oranlarına sahipti. Aynı zamanda bu mahalleler Erdoğan’ın yüzde 39.45 Kılıçdaroğlu’nun yüzde 60.45 Seyhan ilçesinde 7 bin üzeri seçmen mahalleler baz alındığında Cumhur İttifakı ve Erdoğan’ın en yük oy aldığı mahallelerden olma özelliğine sahip ve pek çok tarikatın Kur’an kursu, dernekler üzerinden örgütlendiği de biliniyor.
Adana-Mersin yolu, organize sanayi bölgesi olmak üzere her fabrikaya servisin kalktığı önemli işçi semtlerinden birisi olduğunu da belirterek gözlemlerimize geçebiliriz. Zamların arka arkaya gelmesi, ücret zamları gibi konular gözleri ekonomiye çevirdi. Zamlardan bahsi açtığınız zaman hemen herkesin çok hızlı bir şekilde lafa girmeye başlamasıyla biz de daha çok motive olmaya tek tek sohbetlere girmeye başlıyoruz. Bunların yanında seçim sonrası biraz da olsa azalan kutuplaşma ortamı konu ekonomi olunca AKP ve Erdoğan’a oy vereni işaret etmeye dönüyor.
Ortaya çıkan tabloyu dört farklı eğilimde toplayabiliriz: Millet İttifakına oy verenlerde ortaya çıkan iki eğilim ve Cumhur İttifakına oy verenlerde ortaya çıkan iki eğilim. Millet İttifakına oy veren kesimlerdeki en güçlü eğilim “Hep oy verenler yüzünden” diyerek Cumhur İttifakına oy verenleri suçlamak yönünde oluyor. Bu söylemi dile getiren pek çok kişiden “Biz ne yaparsak yapalım, zamlar geri alınmaz” sözlerini de duyuyoruz ve hatta bu sözü Cumhur İttifakına oy vermiş olup zamlardan rahatsız olanlar da dile getiriyor.
İkinci bir eğilim olarak azımsanmayacak düzeyde pek çok kişi ise protesto çağrımızı haklı bularak, harekete geçmek ve eylem yapmak fikrini destekliyor. Bu kısım için esnaflara özel bir pencere de tutmak lazım. Zira zamlar konusunda ilk elden en çok tepki gösteren onlar oluyor, fiyatların yüksekliğine en çok onlar kızıyor.
Cumhur İttifakına oy verenlerde ortaya çıkan durumu da iki eğilimde birleştirebiliriz. Bu eğilimdeki yurttaşların zamlar konusunda daha çok sessiz kalmayı tercih ettiğini de söylemek gerekir. Ancak söze girip konuşanlardan “Ellerim kırılsaydı oy vermeseydim”, “Nereden bilirdik böyle zamlar yapacağını” gibi sözlerle çokça karşılaştığımızı belirtelim. Örneğin, bir dükkanın kapısında oturan iki kişi arasındaki sohbette karşıya çıkan tablo da buna denk bir örnek oldu. Bildiri uzattığımız iki kişiden orta yaşlı olanın yaşça büyük yurttaşı işaret ederek “Sen gittin bunlara oy verdin, bak zam yapıyorlar sürekli” tarzındaki takılmalarına mahcup bir sesle aldığı cevap şöyle olmuştu: “Nereden bilecektim? Gittik oy verdik zam yapıyor peş peşe. İnsan karşıdan karşıya geçerken araba çarpacağını da bilmiyor ki?”
"12 KİŞİYİZ NASIL EKMEK YETİŞTİRECEĞİZ"
Bir fırında yaptığımız çağrı sırasında ise çırak ile müşteri arasında geçen diyalogda buna benzer gelişti. Fırın çırağının ‘Ekmek 10 lira olacak’ demesi üzerine orta yaşlarda bir kadın, “Ellerim kırılsaydı da oy vermeseydim, evde 12 kişiyiz nasıl ekmek yetiştireceğiz?” diyerek öfkesini belirtmesi ilginç reaksiyonlar ortaya çıkardı ve çırak bildirilerimizin bir kısmını ekmek dağıtmaya giderken evlere ulaştırmaya gönüllü oldu. Buna benzer tepkiyle birçok karşılaşmamızın yanında çok cılız bir şekilde de olsa ekonominin düzelmesi gerekçesiyle ya da Kılıçdaroğlu da gelse zamların olacağı gerekçesiyle ortaya çıkan tablonun tepki gösterilecek bir durum olmadığının savunulduğunu da gözledik.
PİŞMANLIK
İkinci durağımız ise Meydan ve Yeşilyuva Mahallelerini kapsayan bölge oluyor. Oy dağılımı açısından az önce bahsettiğimiz bölgeden hemen hemen tam tersi bir durum bu mahallelerde ortaya çıkıyor. Parklarda ve cadde üzerinde emekliler ve gençler, sokak aralarında ise kadınlarla sohbet edip eyleme çağırdığımız yurttaşlar hayat pahalılığından ve ücretlerden şikayetçi olsa da Cumhur İttifakına oy verenleri suçlayanlara burada önceki yerler kadar rastlamadığımızı söyleyebiliriz. Tartışmalara en canlı katılanlar ücretleri 7 bin 500 lira olarak kalan, zam alamayan emekliler oluyor bu mahallelerde. Telefonlara yapılan IMEİ kayıt ücretinin 20 bin lira olması ise çoğu gencin dilindeki bir konu olarak göze çarpıyor. “Aile olarak biz de Erdoğan’a verdik, şimdi zamlara yetişemiyoruz. Ev sahibi kirayı 3 katına çıkaracak şimdi de.” Sözleri ile başka bir pişmanlığa tanık oluyoruz. Bölgenin iç taraflarına doğru uzanan yerlerinde Adana’nın en çok Suriyeli ve göçmenlerin yaşadığı da dikkate alındığında mülteci karşıtı söylemler, ülkenin sorunlarının çözümünü bu soruna bağlayan yurttaş sayısı bu bölgede sayıca artış gösteriyor.
MAAŞIM VERGİ DİLİMİ YÜZÜNDEN ERİYOR
Son olarak ise organize sanayi bölgesi fabrika servislerinin en uğrak yerlerinden biri olan işçi durağında bildirilerimizi işçilere ulaştırıyoruz. Dolaylı vergilere zamların yanında doğrudan vergilerin yüksekliği ile ilgili konular da burada gündem oluyor. Aynı fabrikada uzun yıllardır çalıştığını belirten bir işçi vergi diliminden dert yanıyor. 20 bin lira olması gereken ücretinin gelir vergisi dilimine takılarak 4-5 bin lira eridiğini aktarıyor. Yine aynı durakta bildiriyi alan işçiler kendi aralarında yoğun tartışmalara girerken, fabrikada/işyerinde arkadaşlarına ulaştırmak için daha çok talep eden işçiler de oluyor. Meraklı bir şekilde yanımızda gelerek bildiriler hakkında bilgi alan genç bir işçi ise, “Ben de böyle bir şey bekliyordum, sizi takip edeceğim. Belki eyleme de gelirim” diyor.
Sonuç olarak emekçi semtleri, fabrika/işyerleri kaynayan kazan noktasına geldi. Her yerde emekçiler ‘Bir dokun, bin ah işit’ tablosunu sergiliyor. ‘Bir şeyler yapmak gerekir’ şeklinde kendisini ifade eden mücadele eğilimi ise her geçen gün güçleniyor. Farklı oy dağılımlarında yer yer farklı eğilimler ortaya çıksa da zamlara karşı bir itiraz ve bunları kabul etmeme tutumu en belirgin eğilim. Emek Partisinin çağrısıyla Adana’da birçok dernek, sendika, siyasi partinin ortak olarak gerçekleştirdiği açıklama semtlere ve iş yerlerine yayıldığı ölçüde zamlara karşı mücadelenin de başarıya ulaşabileceğini unutmamak gerek.
Evrensel'i Takip Et