24 Temmuz 2023 04:00

Meclis zamları konuşmak için yarın toplanacak | Olağanüstü oturum değil olağanüstü mücadele

Emek ve Özgürlük İttifakında yer alan parti temsilcileri, emekçilerin sesini Meclis kürsüsünde duyuracaklarını ama böyle bir Meclisin çözüm olamayacağına dikkat çekti.

Fotoğraf: Muhammed Selim Korkutata/AA

Paylaş

Birkan BULUT
Ankara

Tatile girmeden önce vergi artışlarıyla halkın sırtından Hazineyi doldurma kararı alan Meclis, CHP ve ortaklarının çağrısıyla son zamları ve vergi artışlarını görüşmek üzere yarın olağanüstü toplanacak. Emek ve Özgürlük İttifakında yer alan parti temsilcileri ise emekçilerin sesini Meclis kürsüsünde duyuracaklarını ama böyle bir Meclisin çözüm olamayacağına dikkat çekti. EMEP, YSP, TİP ve TÖP temsilcileri sadece emekçilerin örgütlü mücadelesinin iktidara geri adım attırabileceğini vurguladı.

AKP’nin “Milli Dayanışma Paketi” diyerek Meclisten geçirdiği torba yasada milyonlarca emekli yüzde 25 zamdan yararlanamazken, ciddi oranda vergi artışlarına gidildi. Servet vergisi taleplerine kulak tıkayan iktidar, kur korumalı mevduatın bireysel kısmının da Hazineden Merkez Bankasına geçmesini sağladı. Yeterli muhalefeti göstermediği eleştirilerinin ardından CHP’nin çağrısıyla Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Demokrat Parti, vergi artışları ve son günlerde yapılan zamlar nedeniyle Meclisi olağanüstü toplantıya çağırdı. Ekonomide yaşanan gelişmeler ve son zamların gerekçe gösterildiği çağrının ardından Meclis, yarın saat 15.00’te toplanma kararı aldı.

"ÜCRETLER ARTMALI, SERVET VERGİSİ GETİRİLMELİ"

İskender Bayhan

İktidarın halkın sırtına yüklediği vergi artışlarıyla Hazineyi doldurma kararlarının ardından Meclisin olağanüstü toplanmaya çağrılması ve çözüm yollarını Emek ve Özgürlük İttifakındaki partilere sorduk. Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, “Tek adam yönetimi 1 trilyon 120 milyar liralık bir ek bütçe yaptı. Adı ek bütçe ancak gerçekte bu 6 aylık yeni bir bütçe demek. ‘Milli Dayanışma Paketi’ adını verdiği torba yasayla da bu bütçenin faturasını işçilere, emekçilere kesmenin ilk adımını attı. Bu düzenlemeler yeni zamlar ve vergilerle halkın ekmeğini iyice küçültmek anlamına geliyor. Ucuz emek sömürüsünü derinleştirerek, yoksulluğu artırarak bütçe açıklarını kapatmak Erdoğan yönetiminin temel stratejisi durumunda” dedi.  Buna karşı Meclisten itirazların yükselmesinin önemli olduğunu, ancak bununla yetinilemeyeceğini vurgulayan Bayhan, işçilerin, emekçilerin acil taleplerini somut olarak belirlemek ve bunlar için mücadeleyi yükseltmek gerektiği söyledi. Bayhan, EMEP’in tutumunu şöyle sıraladı: “1- Zamlar geri alınmalı ve temel tüketim maddelerine yapılan zamlar durdurulmalıdır. 2- En düşük ücret yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı ve yoksulluk sınırının altındaki ücretlerden vergi alınmamalıdır. 3- Bir an önce servet vergisi için düzenleme yapılmalıdır. Elde edilecek kaynak işçilerin, emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için kullanılmalıdır.”

"SOKAKLARI DA TERK ETMEYECEĞİZ"

Sera Kadıgil TBMM kürsüsünde

Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, “Sadece seçimden bugüne hem dolar hem benzin neredeyse iki katına çıkmışken, tarih kitaplarında yazan ‘Halk ağır vergiler altında eziliyordu’ faslını kanlı canlı yaşarken, bir adet Tayyip Erdoğan’a Türkiye Cumhuriyeti’nin 50 yılda biriktirdiğinden daha fazla borçlanma yetkisinin verilmesini hevesle kabul eden ‘millet’vekilleri Mecliste çoğunlukken elbette biz de açılacak görüşmede bulunacak ve tüm bunları söz alabildiğimiz ölçüde konuşacağız ancak yetmez. Anayasayı ayaklar altına alan, halkı soyarak devleti servet transferinin bir aracı kurumu haline getiren ve son derece sistematik ve aleni biçimde laikliği ortadan kaldırmak için faaliyet gösterenlere hatta bunu servet transferinin bir kılıfı olarak kendi tabanına pazarlayanlara karşı tek mücadele alanı Meclis olmaz, olamaz. Bu nedenle yasama faaliyetlerinin yanı sıra bugüne dek yapmaya gayret ettiğimiz gibi örgütlü toplumu, sendikaları ve diğer demokratik kitle örgütlerini elimizden geldiğince büyütmeye ve ne kadar terörize etmeye çalışırlarsa çalışsınlar en meşru hak arama zemini olan sokakları ve meydanları terk etmemek üzere kitlesel faaliyetlerimizi sürdürmeye ve sürdürenlerle omuz omuza mücadele etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

"İKTİDAR ORTAKLARI TUTARSIZ"

Perihan Koca

TÖP Sözcüler Kurulu Üyesi ve Yeşil Sol Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca, adına “Milli Dayanışma Paketi” denilen torba yasanın son derece demagojik ve hamasetle dolu olduğunu belirterek, “Türkiye’de soygun düzenlemelerini içeren bir yasa pratiğiydi. Bu dayatma torba yasayı getirmeden hemen önce son derece sınıfsal olan KDV’nin yükseltildiği bir zam yağmuruyla karşı karşıya kaldık. Keşke Meclis gerçekten halkın çıkarlarını koruyabilse, vergi yükünü emekçilere kesme pratiğini engelleyebilse. Bunun için sokaklarda verdiğimiz mücadeleyi kürsüde de veriyoruz” dedi.

İktidarla ortak olan partilerin ise tutarsız ve zavallı bir tutum takındığını ifade eden Koca, “Kendi pratiklerinin bile arkasında duramadılar. Biz hâlâ durduğumuz yerdeyiz. Meclisteki mücadelemizi sokakla buluşturarak, yereldeki tepkileri örgütlü güce dönüştürerek bu yasalara karşı yaptırım uygulayabiliriz. Biz zamlara ve vergilere karşı esas tepkimizi sokakla buluşturmaya çalışıyoruz. Geçen hafta Mersin’de kamyoncuların kontak kapatma eylemlerindeydik. Birçok yerde lokal düzeyde de olsa direnişler devam ediyor. Bu anlamda Emek ve Özgürlük İttifakına da önemli sorumluluklar düşüyor” dedi.

"EZİLENLERLE ÖRGÜTLENMEK GEREKİYOR"

Yeşil Sol Parti Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Meclisin tatile girmeden önceki son çıkardığı yasanın vergi artışlarının olduğu torba yasa ve ek bütçe olduğuna dikkat çekti.

İkisinin de emekçilerin sırtına büyük yükler bindirdiğini belirten Hatimoğulları, şöyle konuştu: “Dolayısıyla Meclisin bu zamanda kapalı olması yerine açık olması, bu sorunların giderilmesi gerekiyor. Ancak bu iktidardan böyle bir beklentimiz yok. Yeşil Sol Parti olarak, yoksullukla mücadeleyi yoksulluğun sebebi olan sistemden beklemiyoruz. Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte sendikalar, emek örgütleri, işçi ve emekçilerin sokağa çıkışlarına müdahaleler arttı. İktidar sermaye düzeninin devamı ve maksimum kârı sağlarken, hakkını talep eden işçi ve emekçilere de baskıları artırıyor. Yapılması gereken bu kesimlerin örgütlü bir şekilde bu zamlara karşı itirazının yükseltilmesi. Elbette parlamentonun toplanması önemlidir ama asıl olan işçi ve emekçilerin grev hakkını kullanabilmesi, meydanlara çıkabilmesi, kooperatiflerde şoförlerin konta kapatması gibi eylemlerdir. Burada siyasi partiler olarak bu bilincin örgütlenmesi konusunda ciddi  görevlerle karşı karşıyayız. Acil ihtiyacımız emekçilerin insanca yaşayabileceği düzeyde bir ücretin sağlanması ve en büyük muhalefetin ülkenin ezilen ve sömürülenleriyle birlikte işyerlerinde, alanlarda örgütlenmesidir.”

"MÜCADELE PARLAMENTOYA HAPSEDİLMEMELİ"

Rıdvan Turan

HDP Ekonomi ve Tarım Politikalarından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Turan da çözümün birtakım sendikaların yaptığı gibi “3 kuruşu 5 kuruşa çıkarmak” olmadığını belirterek, “Bazı siyasi çevrelerin protestoları da yetmiyor. Burada işçi sınıfına karşı sermaye sınıfının açık bir saldırısı var. Sermaye sınıfı ve onun devlet mekanizmasına karşı sokağa çıkacak, grev ve direnişler örgütleyecek hat olmadıkça parlamentodaki tartışmalar çözüm olmayacaktır. Tabii ki parlamento kürsüsünü önemsizleştirmiyorum. Ancak sadece parlamentodaki tartışmalara hapsolmak, toplumsal mücadelenin esas gücünü, yani işçi sınıfının üretimden gelen gücünü bir kenara bırakmak anlamına geliyor. Mutlaka sokak muhalefetinin örüleceği bir hatta ihtiyaç var” dedi.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Azerbaycan'da "FETÖ" operasyonu: Siyasi parti başkanı gözaltında

SONRAKİ HABER

Erdoğan'dan 'yastık altı' çağrısı: Tasarruf ekonomisinden yana olalım

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa