"Bakımevlerindeki görüntüler, kamusal hizmetin özele devredilmesinin sonucu"
Bakımevlerindeki şiddet ve kötü muamele olaylarına dair konuştuğumuz sosyal hizmet uzmanları, gelinen noktanın kamusal hizmetin özele devredilmesinin sonucu olduğuna dikkat çekti.
Fotoğraf: DHA
Eylem NAZLIER
İstanbul
Bakımevlerinde şiddet ve kötü muamele görüntülerine her geçen gün yenileri ekleniyor. Bu vakalarının büyük bir kısmının kamuoyuna yansımamış olma potansiyeli durumun vahametini artırıyor. Son olarak Büyükçekme'deki bakımevinden yansıyan hakaret ve şiddet görüntüleri büyük tepki çekti. Görüştüğümüz sosyal hizmet uzmanları, bakımevlerine ihtiyacın her geçen gün artmasına rağmen sunulan hizmetin bunu karşılamaktan uzak olduğunu ve kamusal olması gereken bu hizmetin özele devredilmesi ile bu hizmeti vermeye yeterli nitelikte olmatan liyakatsız insanların çalıştırıldığını belirtti.
İstanbul Büyükçekmece'de bir çalışanın bakıma muhtaç hastaya hakaret ettiği ve şiddet uyguladığı görüntülerin ortaya çıkmasından sonra kapatılma kararı alınan engelli bakımevi tahliye edildi. Hastaya şiddet uygulayan kişi ve o anları cep telefonu kamerasıyla kaydeden kişi ise tutuklandı.
NEDENLER BİR DEĞİL: KÂR ODAKLI ANLAYIŞ, ÇALIŞMA KOŞULLARI, NİTELİK SORUNU...
Özel bakımevinde yaşanan şiddeti gazetemize değerlendiren SES Tekirdağ Şubesi Eş Başkanı Arda Yıldırım engelli, yaşlı bakım merkezleri ile huzurevlerine olan talebin her geçen gün arttığını ancak Kamu ve özel bünyesindeki kontenjanların bu talebe yanıt verebilir düzeyde olmadığını ifade etti. Arz ve talep arasındaki büyük farkın yaşlı bakım merkezlerindeki niteliği düşürdüğünü söyleyen Yıldırım, bakanlığın denetleme ve denetlemedeki eksiklere binaen özel bakım merkezlerine cezai işlem uygulama hakkı ve sorumluluğu olduğunu hatırlatarak “Özellikle engelli ve yaşlılara yönelik sürekli bakım veren bir işte çalışmanın kendisi potansiyel olarak yüksek düzeyde psikososyal risk faktörü olduğu için ciddi önlem alınması gereken bir konu” dedi. Yıldırım psikososyal yıpranmanın nedenlerini ise şöyle sıraladı: “Özel bakım merkezlerindeki kâr odaklı anlayışın sonucunda doğan nitelik sorunu, bakım personellerinin düşük ücrete çalışması, görev tanımı dışı işlerin varlığı, iş yoğunluklarının fazla olması ve sağlık hizmetleri meslek yüksekokulu yaşlı programı mezunlarının özeldeki çalışma koşullarından ötürü özel merkezlerde çalışmak istememesi.”
Engelli ve bakım merkezlerinde yaşanan şiddet ve kötü muamelenin önlenmesi için kamu bünyesindeki bakım merkezlerinin sayısının artırılması çağrısı yapan Yıldırım, “Bakım merkezi çalışanlarının özlük ve mali haklarının iyileştirilmesi, sağlık hizmetleri meslek yüksekokulu yaşlı programı mezunlarının bakım merkezinde çalışmasını sağlanması gerekmektedir” dedi.
"KAMUSAL HİZMETİN ÖZELE DEVREDİLMESİNİN SONUCU"
Yaşlı bakımevinde yaşananları gazetemize değerlendiren Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şube Başkanı İkram Doğan kamusal bir hizmetin özel işletmelere devredilmesinin sonuçlarının yaşandığına dikkat çekti.
Devletin yaşlı ve hasta bakımını özel alana açtığını aktaran Doğan “Bir kısmının parasını kendisi ödüyor zaten. Bir kısım insanlar da özel hasta olarak gidip başvurabiliyorlar. Böyle olunca hizmetin niteliği düşürüyor. Dolayısıyla eğitimli, ehliyet sahibi bakım verecek, insana ihtiyaç var ve sirkülasyonun önüne geçmenin yolu da ehliyet sahibi kişileri hak ettikleri ücretle çalıştırmak. Bunların hiçbiri liyakat sahibi ya da ehliyet sahibi insanlar değil. Ayrıca kamusal hizmeti artırmak gerekiyor. Yani çözüm aslında kamusal hizmetin artmasından geçiyor” ifadelerini kullandı. Eğitimsiz kişilerin bu kurumlarda çalışabilmesinin önlenmesi gerektiğini söyleyen Doğan, “Bunun için önleyici politikalar oluşturmak gerekiyor. Herkes bakım veremez” dedi.
Kurumlarda sosyal hizmet uzmanlarının istihdamının zorunlu hale getirilmesi çağrısında bulunan Doğan, “İhmal /istismarı önleyebilecek mekanizmaları kurmak böylece daha mümkün hale gelebilir. Çünkü sosyal hizmet uzmanları bu işin eğitimini alan meslek elemanları. Ayrıca bakım veren personelin de mutlaka yetiştirileceği eğitim programları ve belli aralıklarla akreditasyonlarını sağlayacak mekanizmalar kurmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.