27 Temmuz 2023 04:54

Corning ve Colgate-Palmolive işçileri: Yaşamımızdaki yoksulluk gerçeği aramızdaki ayrımları sildi

Corning ve Colgate-Palmolive’de grevler sürüyor. Asgari ücret düzeyinde ücret alan işçiler insanca yaşamak istediklerini söylüyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Hilal TOK
Gebze

Hava sıcaklığının 35 derecenin üstüne çıktığı, nefessiz ve ter içinde bırakan sıcağın altında günlerdir süren direnişlere sahne oluyor Gebze. DİSK/Lastik-İş’in örgütlü olduğu Colgate-Palmolive ve Corning fabrikalarında toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde işçiler zam talepleri karşılanmayınca sendikalarıyla beraber greve çıkma kararı aldı. İstanbul, İzmit, Darıca, Gebze’den kilometrelerce yolu; her sabah eşin, dostun, arkadaşın arabasını ayarlayarak, kendi arabası olan alabildiği kadar işçiyi arabasına alarak arşınlıyor. Yola çıkmanın bile dayanışmayla hallolduğu bu grev sürecine çeşitli kesimlerin dayanışması da işçilere güç veriyor.

Emek Partisi (EMEP) İstanbul Milletvekili İskender Bayhan ve EMEP heyetinin ziyareti de işçileri heyecanlandırıyor. Önce Corning işçilerini ziyaret eden Bayhan, burada işçilerin çalışma, yaşam ve grev koşullarına dair bilgiler alıyor. Bayhan’ın daha önce grev alanında seyyar tuvaletlerin bile olmadığını, elektriğin verilmediğini Meclis gündemine taşıması üzerine ilçe kaymakamı, Bayhan’ı arayarak sorunların çözüleceğini ifade etmişti. Grev alanına geldiğimizde bu sorunların çözüldüğünü, ihtiyaçların karşılandığını görüyoruz.

EVLİLİK İZNİ GREV ÇADIRINDA GEÇİYOR

Sloganlarla karşılanan bu dayanışma ziyaretinde, çay sofrasında yan yana oturuyoruz. Alana, çocuklarıyla gelen işçiler var. Düdüğünü çalarak babalarına destek olmaya çalışan çocuklar, çocuklarını evde ablalarına, abilerine, yakınlara emanet ederek gelen kadın işçiler, yeni evlenen, evlilik iznini dahi grev alanında geçiren çiftler… Seçimden sonra umutsuzluğu kenara bırakan ve tek çıkış yolunun birlikte mücadele olduğunu, yaşamlarının gerçekliği ve ortaklığı üzerinden keşfeden işçiler, kararlı olduklarını, sonuna kadar sürdüreceklerini söylüyor.

REKOR KIRAN FABRİKADA İŞÇİLER ASGARİ ÜCRETLİ

Corning işçileri, kabul görmeyen ek zam taleplerinin ardından sözleşme sürecinde patronun eski asgari ücret üzerinden teklif ettiği yüzde 60’lık zammı düşük buldukları için grevde. İşçiler, ücretlerini ancak asgari ücret düzeyine getirecek yüzde 60’lık zam değil, biraz daha rahatlatacaklarını düşündükleri yüzde 105’lik zam istiyorlar. Bunun bile yeterli olmadığını düşünüyor çoğu. Çünkü yüzde 105’lik zam ile bile ellerine geçecek ücretler anca 15 bin lirayı bulacak. Bu yüzden sözleşme taleplerinin revize edilmesini isteyenler de var. Önce yüzde 120 zam talep ettiklerini, sözleşmedeki zammın yeniden bu talebe çekilmesini isteyenler var. Sözleşmede alacaklarının bir iki ay dolmadan eriyeceğini söylüyorlar.

Corning’in devasa üretimi ve kârı tüm bu düşük ücret politikasının üzerine yükseliyor. İşçiler, “Burası ihraç yapıyor çoğunlukla, ülke içinde de Türk Telekom, Vodafone gibi büyük markalara çalışıyoruz. Burası 7/24 çalışan bir fabrika. Pandemide durmadan çalıştık. İki işçi arkadaşımızı birer hafta arayla kaybettik pandemide. Bir yas tutulmadı bile, panoya fotoğrafları bile asılmadı. Bize ‘Biz bir aileyiz’ diyenlerin verdiği değer bu. Patronu Amerikalı. Ürettiği şey fiber kablo, altından daha değerli, sürekli rekor kırıyoruz, rekordan rekora koşuyoruz. Şimdi de asgari ücrete mahkum ediyorlar bizi. Amacımız yaşayabilmek, alım gücümüzün artması” diyor.

"BİR ARAYA GELİNCE GÜÇLÜ OLDUĞUMUZU BİLİYORUZ"

Corning’de şu an stokların dolu olduğunu, ayrıca üretimin Polonya’daki fabrikaya kaydırıldığını, böylelikle grevlerinin kırılmak istendiğini söylüyor.

Seçim sürecinde fabrikalarda, kutuplaşmanın daha da arttığını gözlemlemiştik. İşçilerin kiminin birbiriyle selamı sabahı dahi kestiği, birlikte çay içmediğini söyleyen işçiler vardı. Üstelik, beklentisizlik, artık hiçbir şeyin değişmeyeceğine dair inancın da körüklendiğine dair sözler işitiyorduk. Bu kutuplaşma, zaten birbirine güveni olmadığını söyleyen işçiler açısından birlikte mücadeleyi daha da zorlu hale sokmuş görünüyordu. Ancak burada, farklı fikirlerde ve düşüncelerde olan, seçim sürecinde yer yer gerilen ve birbirinden uzaklaşan işçiler bir arada. Erkek işçilerden biri, “Bir araya gelemezsek bir şey kazanamayız, bir şey kazanmak için bir araya gelmemiz lazım. Umudumuz her zaman olacak, umudumuzu kaybetmişsek her şeyi kaybetmişiz demektir. Bizim hedefimiz ücretimizi daha iyi hale getirebilmek, hepimiz aynı durumda yaşadığımız için birbirimize kenetlenmemiz daha kolay oluyor. Her şeye zam geliyor, bizim ücretlere zam gelmiyor sonuçta. Bu mücadelemiz örnek olsun. Bir araya gelmek kesinlikle kolay değil ama tak etti artık. Birlikte olduğumuz için güçlü olduğumuzu biliyoruz” diyor.

"İŞÇİLERİ ORTAKLAŞTIRAN EZİLMEK"

Bir kadın işçi de “Seçim sürecinde her yerde olduğu gibi bizim fabrikada da kutuplaşma artmıştı. Birbirine ‘Artık yan yana gelmeyiz’ diyen, ‘Bunlardan hiçbir şey olmaz’, ‘İşte zam almadığı için isyan ediyor ama yine de gidip ona oy veriyor’ diye tepki gösterenler oluyordu. Çayda yan yana oturmama, konuşmama noktasına gelenler vardı hatırlıyorum. Ama aynı zamanda sözleşme süreci de vardı. Her vardiyada tartışılıyordu, süreç ilerlemiyorsa ‘Hadi artık greve çıkalım’ diyenler çoğalıyordu. Mesela bir vardiya imza topladı. Dört vardiya olduğu için ekip ekip izne çıkma oluyor bizde. Grevden önce kimse izne çıkmadı. Kutuplaşmalar olsa da ortak bir talep, daha iyi çalışma koşulları için uğraş, daha iyi bir ücret için mücadeleyi benimsedik çünkü. Kendi yaşamımızdaki yoksulluk gerçeği o ayrımları sildi, birbirimizden başka çaremiz olmadığını gördük aslında. Belki kendi içinde yine ayrışan fikirler var, ama ortak tepki dile geliyor. Bu kadar ezilmek işçileri ortaklaştıran. Çünkü hem ağır iş yapıyorsun hem ürettiğinden devasa kâr elde ediliyor. Bu ortak mücadele olmasın diye birçok yol da denediler. Damar bölümünde aşırı rekabet var mesela. 12 km damar çekmen lazım, sen 20 km çekiyorsun. Sana bin lira çek yatırıyorlar, prim gibi. Bu işçiler arasında rekabeti de kızıştırmak için bir hamleydi. Buna rağmen birlik olundu. AKP’ye oy verenler arasında pişmanlık yaşayanlar var ama çok az. Mesela ‘Ya bunlar nerede, neden gelmiyorlar?​’ diye soranlar dışında keskin bir kopuştan bahsedemeyiz. ‘Ya onlar gelse ne yapabilir ki?​’ diyenler oluyor daha çok ama Mecliste tuvaletin, elektriğin gündem olması bile burada o imkanlara ulaşmamızı sağladı, demek ki bir şeyler yapabilir Meclistekiler. Ama yaparlar mı, asıl tartışma bu.”

"YENİ BAHARLARA YELKEN AÇTIK"

İşçiler arasında, adı Nevzine olan bir işçi kadın var. İsminin anlamının “yeni baharlar” olduğunu söylüyor. Yanındaki bir işçi, “Biz de yeni baharlara yelken açtık” diye sesleniyor, ücret hakkından sonra sıranın yan haklara, yeni mücadelelere geleceğini söylüyor: “Herkes istediğimizi alamazsak greve çıkalım eğilimindeydi. Fikirler farklı olsa da aynı bantta aynı koşullarda çalışıp aynı işveren tarafından eziliyoruz, kendi içimizde bölünürsek baştan aşağıya biz kaybetmişiz demektir. Demek ki oturup konuşacağız, bu saatten sonra ne yapabiliriz, nasıl daha iyi yere gelebiliriz diye konuşacağız.”

GEÇMİŞ KAZANIMLARIN YARATTIĞI ŞAŞKINLIK

Emek Partisi Körfez İlçe Başkanı Adem Korkmaz ile işçiler arasında geçen bir sohbete dahil oluyoruz. Korkmaz, “Patronların bir tarihi var, işçileri nasıl işten attılar, nasıl haklarını gasbettiler... Bunun tarihi. Ama işçilerin de bir tarihi var. Direnişler, alınan haklar… Biz kendi tarihimizi patronların tarihinden mi işçilerin tarihinden mi öğreneceğiz? Yıllardır bu ülkede işçiler var ve direniyorlar. Tarihin en büyük enflasyonunun yaşandığı yıllarda çok ciddi kriz yaşadı işçiler. Bahar eylemleri yaşandı. Bugün TÜİK gizlese de çok benzer şeyler yaşıyoruz. Tahmin edin o zaman TİS sürecinde greve çıkan işçilerin aldıkları zam ne kadardı?​”

İşçiler gülüyor: “Olsa olsa en fazla yüzde 10, yüzde 20’lerdedir…”

Korkmaz, “Hayır” diyor: “Yüzde 200-250.”

İşçiler şaşırmanın ardından mahcup oluyorlar verdikleri cevaba. Korkmaz devam ediyor: “O zamanki işçiler gökten zembille inmedi. Bu yüzden kendi tarihimizi bilmek lazım…”

"KAYNAĞA İHTİYAÇ VARSA PATRONLARIN CEBİNE BAKIN"

İşçiler istedikleri zammı alırlarsa ücretleri yoksulluk sınırının yarısını bile bulmayacak. İskender Bayhan da buna karşı ücretlerin yoksulluk sınırının üzerinde olması için mücadelenin büyütülmesi çağrısı yapıyor: “Dün memlekette ne söyledilerse tersini yaptılar. Kur, döviz baskı altına alınacak dediler, yine bir sürü düzenleme getirdiler ama bu düzenlemelerle yine halkın cebine el uzattılar. Bu mücadelelerinizde elde edeceğiniz kazanımların her birinin ömrü çok uzun soluklu olmayacak bu gerçek, dolayısıyla daha sık greve çıkacağımız bir mücadele süreci kapımızda. Bu zamları alacağız ama bileceğiz ki 2024’te aldığımız ücretler yine eriyecek. Bizim Emek Partisi olarak iki ana temel talebimiz var. Bunlardan ilki; zamların durdurulması ve yapılan zamların geri alınması. Yoksa alınan ücretlerin, ücret artışlarının birkaç ay ömrü olmuyor. İkinci talebimiz de ücretlerin yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması ve yoksulluk sınırı kadar olan kısmından vergi alınmaması. Kaynak mı istiyorsunuz? Ek bütçe yapıldı biliyorsunuz, bu bütçenin yalnızca 4’te 1’i son yapılan vergi zamları ile karşılandı. Geride daha 4’te 3’ü duruyor. Hükümetin de elinde tek bir seçenek var; ya yeni zamlar ve yeni vergilerle, kalan maliyeti çıkaracak, o arada bir de para basacak ya da servet vergisi alacak. Kaynağa ihtiyaç varsa; patronların cebine bakacaksınız, halkın ekmeğinden elinizi çekeceksiniz. 1 milyon dolardan fazla geliri olan ve banka hesabında geliri olan milyarderlerden yüzde 10 vergi al, Türkiye’nin mevcut bütçesinin iki katı kaynak yaratırsın. 1 milyon doları olanın 900 bin doları olsun, ne olur yani? Bu bir sınıf kavgası, sınıf mücadelesi. Ya Amerikalı, Avrupalı, yerli, yabancı tekeller bu işin faturasını ödeyecek ya da işçiler emekçiler ödeyecek.”

AMERİKA BİLMEZ Mİ BURANIN GERÇEK ENFLASYONUNU?

1806 yılında yolculuğu New York’ta başlayan Colgate-Palmolive, 200 yıl boyunca servetine servet kattı, dünyanın dört bir yanında üretim yapıyor. Gebze’deki fabrikasında da 150 işçi çalışıyor. 2022 yılında aldıkları “Forbes dünyanın en iyi işvereni” seçilmelerinden onur duyduklarını söyleyerek, “Her şey çalışanla başlar” diyorlar.

Asgari ücretten biraz fazla alan işçiler ücretlerini markanın gizlilik politikası gerekçesiyle paylaşamıyorlar. Üretimin yüzde 80’inin ihraç edildiğini, Hacı Şakir, Protex gibi ürünleri de ürettiklerini, pandemiden sonra üretimin daha da arttığını anlatıyorlar: “Üretim yoğunluğu çok, stoksuz çalışıyoruz. Yüzde 120 zam istiyoruz. Sözleşme haricinde ek zam talep ettik, kabul edilmedi. Yüzde 120 zam 6 ay sonra zaten eriyecek yine. Buradaki yönetim yurt dışını ikna etmeye çalışıyor. Buraya işçi ücretleri için yurt dışından bir bütçe veriliyor, yönetime bunu aşmayın diyorlar. Burada da tıkanıyor durum. Diyorlar ki ‘Enflasyon bu kadar çıkmış, siz 10 katını istiyorsunuz.’ Gerçek enflasyonu değil, TÜİK’i referans alıyorlar. Ama bilmiyorlar mı sanki gerçek enflasyonun bu olmadığını, sağır sultan biliyor, Amerika mı bilmeyecek? İşlerine gelmiyor. Amerikalı ‘Benim kasama niye bu kadar para geldi’ diye sormaz ama bize maaşları verirken çok şaşırıyor.”

ÖNCEKİ HABER

SES, “Birinci basamakta koruyucu, kamusal sağlık hizmeti verilsin”

SONRAKİ HABER

İHD’den Marmara Belgesi cezaevleri raporu: 3 ayda 11 cezaevinde 968 hak ihlal yaşandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa