Koşulların iyileşmediği deprem illerinden hekimler de gidiyor
Koşulların iyileşmediği deprem illerinde çalışma ve yaşam mücadelesi veren hekimlerin de gittiğini belirten TTB AHEK; “Süreç böyle devam ederse birinci basamak tamamen çökecek” dedi.
Fotoğraf: TTB
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu (AHEK), Gaziantep-Kilis Tabip Odaları ev sahipliğinde 14-15-16 Temmuz tarihlerinde aile hekimleri ile gerçekleştirdiği 3 günlük buluşma ardından bugün “Aile Hekimleri 6 Şubat Depremini Unutturmayacak” başlığını taşıyan online basın açıklaması düzenledi.
Açıklamada söz alan AHEK Kolu Başkanı Dr. Emrah Kırımlı mış gibi yaparak sürece devam edilemeyeceğine dikkat çekti. Koşulların iyileşmediği deprem bölgesinde yıllardır görev yapan hekimlerin illerini ve çalışma alanlarını terk etmeye başladığının ifade edildiği basın açıklamasında açıklamayı okuyan Dr. Sibel Uyan, “Deprem bölgesindeki sağlık hizmetlerinin belleği olduğu unutulmamalıdır. Birinci basamak açısından bellek çok daha kritik işlevdedir. Bellek aynı zamanda süreklilik anlamı da taşır. Belleğin silinmesi sağlığın yeniden inşası açısından büyük risktir.” diye konuştu.
Basın açıklamasının açılış konuşmasında söz alan TTB AHEK Sekreteri Dr. Sibel Uyan, 14-15-16 Temmuz tarihlerinde Gaziantep’de aile hekimliği kolundan meslektaşları ve depremzede hekimler ile bir araya gelerek çalışma gerçekleştirdiklerini, ve basın açıklamasında bu çalışmanın özetini sunacaklarını anlattı. Dr. Uyan’ın ardından söz alan TTB MK üyesi Dr. Lütfü Tiyekli, yıkımın devam ettiği kentlerde yeniden inşaa sürecinde sağlık alanlarına ayrılan planlamanın belirsiz olduğunu vurguladı.
Hatay Tabip Odası Başkanı Dr. Sevdar Yılmaz ise konuşmasında Antakya’da ve Defne’de yıkılan ASM’lerin hemen hepsinin apartman altı ASM’ler olduğunu hatırlattı. Haziran ayı iller arası kura takviminin açıldığını birçok hekimin Hatay’ı terk ettiğini söyleyen Dr. Yılmaz; “Hatay’da halen yıkım devam ediyor. Kentte yıkım tamamen bittiğinde burada görev yapan hekimler nerede barınacak? Buna dair bir çözüm yok. Esnek mesainin devam etmesi gerektiğini söylüyor meslektaşlarımız. Biraz önce yine açılan takvim kurasına baktım. Hiçbir pratisyen hekim Hatay’ı tercih etmemiş. Şartlar bu şekilde devam ederse buraya gelen olmayacak; bir de gidenler olursa Hatay’da sıkıntı daha da büyük olacak” dedi.
“MESLEKTAŞLARIMIZ İHTİYAÇLARI KARŞILANMADIĞI İÇİN GİDİYORLAR”
TTB MK üyesi Dr. Aydın Şirin de, “Depremin üzerinden geçen aylarda meslektaşlarımız şunu gözlemledi; hekimler sorunların düzelmeyeceğini görüyorlar. Bu sürede yaygın bir hekim göçü olacak. Gidenler gitti; gidemeyenler ocak ayı tayin dönemini bekliyorlar. Temel ihtiyaçlar karşılanmadığı için gidiyor meslektaşlarımız. Buradan (Adıyamandan) 15 yıldır aileleri takip eden meslektaşlarımız gidiyorlar. Bu durum sağlık alanında bir tahribat yaratacaktır. Burada maalesef bir ciddiyette yok. Halen bir konteyner kentte kaç gebe kalıyor buna dair bir kayıt yok” dedi.
Prof. Dr. Mehmet Zencir ise aile hekimliğinin önerilerinin dikkate alınmadığına değinerek halen devam eden barınma sorunun sadece bir barınma sorunu olmadığını, salt barınmanın çözülmesi ile de sorunların ortadan kalkmayacağını ifade etti.
“MIŞ GİBİ YAPARAK SÜREÇ DEVAM ETTİRİLEMEZ”
TTB AHEK Kolu Başkanı Dr. Emrah Kırımlı da artık sürecin mış gibi yaparak geçiştirilemeyecek olduğunu şu sözlerle anlattı: “Bölgede çalışan meslektaşlarıma bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. Bölgede birinci basamak ayakta tutulmaya çalışılıyor. Artık sürece “mış gibi yaparak” devam edilemez. Sanki 6 Şubatta deprem olmamış gibi süreci devam ettirmek imkansız. Arkadaşlarımızın halen konteynırlarda su olmadan verdiği mücadelelerini görüyoruz. Bölgeye dair özel yeni bir bakış lazım. Sağlık Bakanlığı’nın bunları göz önünde bulundurarak harekete geçmesi gerek.”
TTB II. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten de bölgede her anlamda makasın açıldığına vurgu yaparak, “Aile hekimliği kolumuz deprem bölgesinde önemli tespitler yapıyorlar. Biz bu zamana kadar kısmen de olsa çözüleceğini bekliyorduk. Ancak her anlamda makasın açıldığını görüyoruz. Buna dair sunulan önerilerin dikkat alınması gerek” dedi.
TTB AHEK BÖLGEDE NELER YAPTI?
Çalışma kapsamında 14 Temmuz tarihinde 34 ASM ve ASB’yi ziyaret ettiklerini, aile hekimleri ve diğer sağlık çalışanlarıyla bir araya gelindiği ve çalışılan mekânlar, verilen hizmetlerin yerinde görüldüğünü anlatan Dr. Sibel Uyan çalışmanın özenti kapsamında şunları anlattı. “Depremin ilk gününde kamu otoritesinin bulunmadığı alanda ilk 15 gün gönüllü çalışanlar ile kriz çözülmeye çalışıldı. Yerel yönetimlerin desteği burada oldukça önemliydi. Yerel tabip odaları, SES ve TTB ekipleri ile bir süre sonra çalışmalar başlatıldı. Verilen her destek çok önemliydi. TTB AHEK depremin hemen ardından bölgeye giderek hizmet vermeye başladı. Hayatta kalan ve ulaşılabilen her meslektaşımız ile görüşüldü. Halkın ve sağlık çalışanlarının yaşam koşullarına dair bilgiler ve talepleri düzenli olarak kamuoyu ile paylaşıldı. Hızlı ve etkili bir mücadele için uğraşıldı. Ancak alanda koruyucu sağlık hizmetleri verilmedi. Birçok ASM yıkıldı. Bazı ASM’ler ise açılmadı. Yereli bilen sağlıkçı yoktu; anadilde hizmet verilmedi. Merkezi yönetim sürece katılmadı. Ülke genelindeki aşı yokluğu nedeniyle aşıya ulaşılamadı; aşı yoktu, soğuk zincir yoktu… Yöneticiler ile sağlıkçılar arasında iletişim yoktu. Çadır yoktu, barınma alanı yoktu. Ve halen bu ihtiyaç devam etmekte! Su yoktu. Halen ASM ve araçta kısmen barınma hali devam etmektedir. Yeterli sağlık emek gücü yoktur. Gönüllü havuzu yönetilememiştir. Ve gönüllülerden yıllık izinlerini kullanarak hizmet vermeye zorlanmıştır.”
“BELLEK SİLİNİRSE YENİDEN İNŞASI ZOR OLUR”
Dr. Uyan devamında şunları anlattı: “Deprem bölgesi sağlık emekçilerin devamlılığı sağlık hizmetlerinin geleceği açısından kritik öneme sahiptir. Bir yandan kaybedilen sağlık emekçileri öte yandan yeterli barınma, yaşam ve çalışma koşulları sağlanamadığı için tayin isteyen ve yurt dışı çalışma için iyi hal belgesi alan sağlık emekçilerinin sayıca yüksekliği dikkate alınmalıdır. Bu topluluk deprem bölgesindeki sağlık hizmetlerinin belleği olduğu unutulmamalıdır. Birinci basamak açısından bellek çok daha kritik işlevdedir. Bellek aynı zamanda süreklilik anlamı da taşır. Belleğin silinmesi sağlığın yeniden inşası açısından büyük risktir. Sağlık emekçilerinin kalıcılığın sağlanması sadece başını sokacak bir çadır, konteyner ya da daha konforlu prefabrik yapılarla sağlanması mümkün değildir. Aile bütünlüğünün sağlanması, çocukları için gelişkin eğitim olanakları, başta belediyecilik ve ulaşım olmak üzere kamu hizmetlerinin yaşama geçirilmesi ve sosyal yaşamın devreye sokulması kalıcılık için kritik önemdedir. Kentin tarihi, kültürel ve doğal varlıklarının korunması ve yeniden inşası da not edilecekler arasındadır. Geçimlik ekonominin sağlanması da kentin canlığının en büyük belirtisidir, buna yönelik kolektif çabalar ön açıcı olacaktır. Tüm bunların yanında sağlık hizmetlerinin yeniden inşa sürecinde karar süreçlerine rol almaları hatta belirleyici olmaları sağlık emekçileri için yaşamsal önemdedir. Yaşadığımız büyük deprem birinci basamak sağlık hizmetlerinin olağandışı durumlara (afetlere) dayanıklılığının ne kadar önemli olduğunu gösterdi, birinci basamağın yeniden inşasında aile hekimliği sisteminin yapısal sorunları mutlaka masaya yatırılması ve radikal müdahaleler yapılması kaçınılmazdır. Yine olağandışı durumlarda sağlık kurumlarının hazır olma hali kıymetlidir. Bu açıdan olası afetlere karşı hazırlıklar ve sağlık emekçilerinin eğitimlerinin güncellenmesi öncelikli işlerimiz arasında olmalıdır. Güncel olarak bölge nüfusunun hem kent düzeyinde hem de mahalle-köy, geçici yerleşim alanları düzeyinde belirlenmesi, il içi yer değişikliği dahil göç eden nüfusun (geçici-kalıcı) belirlenmesi, depreme bağlı yaşam istatistiklerinin netleşmesi planlama yapma açısından halk sağlığı açısından olmazsa olmazlardır.” (Ankara/EVRENSEL)