29 Temmuz 2023 05:30

Siyaset Bilimciler yorumladı: Siyaseti daraltanlara karşı halk büyük ders veriyor

"Halkın siyasete katılımının tek meşru biçiminin oy vermekle sınırlı olduğu söylenirken, halk yaşam alanlarını savunmak için kendi kaderini eline almaya başlıyor"

Fotoğraf: Selen Çatalyürekli

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

14 Mayıs seçimlerinin ardından partilerdeki tartışmalar sürüyor. CHP’deki ‘değişim’ tartışmaları da son dönemde iyice alevlendi. Bu tartışmalar sürerken, bir yandan zam furyası bir yandan da doğaya, yaşam alanlarına dönük çevre katliamları yaşanıyor. Bunun son örneği de Akbelen’de yaşanıyor. Bu yaşananlar karşısında muhalefetin durumunu ve ne yapılması gerektiğini Siyaset Bilimciler Ahmet Murat Aytaç ve Reyhan Ünal Çınar ile konuştuk.

Özellikle CHP gündeminde değişim tartışmalarının ağırlıklı bir yer tuttuğunu söyleyen Ahmet Murat Aytaç “Muhalefetin açığa çıkan toplumsal tepkiye ve değişim arzusuna cevaben geliştirdiği çözümler halkın beklentisini karşılamanın çok uzağında. Zira tartışmanın tarafları açısından değişim, kendisinin değişmeden devam edebilmesi için kimlerin gitmesi gerektiğini belirlemek anlamına geliyor gibi görünüyor. Kılıçdaroğlu, seçim sonrasında MYK üyelerini yaşanan başarısızlığın sorumlusu olarak hemen görevden aldı. Kendisininse partiyi güvenli bir limana götürünceye kadar işinin başında kalacağını açıkladı. İmamoğlu’nun toplantısından sızan video görüntülerine baktığımızdaysa tasfiye edilen bu kesimin özellikle lider değişikliği yoluyla, tabii kendilerinin görev başında kalması koşuluyla, değişimi başarabileceklerine inandığı görülüyor” ifadelerini kullandı.

"SİYASET YAPMA TARZI TEMELDEN DEĞİŞMELİ"

“İktidarıyla, muhalefetiyle tüm siyasi aktörlerin halkın siyasete katılımının tek meşru biçiminin oy vermekle sınırlı olduğu konusunda hemfikir olduğu bir zeminde, halk yaşam alanlarını savunmak için kendi kaderini eline almaya başlıyor” diyen Aytaç “Ormanı kararlılıkla, sorumluluk ve cesaret duygusuyla savunan, sarıldığı ağaçları bedeniyle korumaya çalışan kadınlar, seçim sonrasında derin bir moral bozukluğuyla yenilgi psikozuna girmiş muhalefete, yaşamın her koşul altında sahip çıkılmaya ve savunulmaya değer olduğunu öğretiyor. Muhalif siyasetçiler, Akbelen türü toplumsal eylemliliklerin yaşandığı yerlere destek ziyaretleri yapmanın, yöre sakinleriyle poz vermenin ötesine geçip bu mesajı aldıklarında gerçek değişim için de çok önemli bir adım atmış olacaklardır. Halkın değişim arzusu sadece liderliğin veya ara yönetici katmanların yer değiştirmesi gibi biçimsel tedbirlerin çok ötesindedir ve kapsamlı bir ideolojik politik dönüşümle beraber siyaset yapma tarzlarında da temelden değişiklik yapılmasını gerektirmektedir” ifadelerini kullandı.

"MUHALEFET KRİZİ SİYASALLAŞTIRMALI"

Ekonomi ve siyaset alanında yaşananların muhalefete önemli görevler yüklediğini söyleyen Aytaç “Muhalefet krizi siyasallaştırmalı. Böylesi bir bakış Mecliste soru önergeleri vermenin veya basın açıklamalarıyla yapılan yolsuzlukları ifşa etmenin ötesinde, halkın uzun zamandır fiilen yoksun bırakıldığı hak arama araçlarına yeniden hayatiyet kazandırmaktan geçmektedir. Grev hakkı, örgütlenme hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, hatta dilekçe hakkı gibi demokratik protesto araçları insanların kötüleşen hayat şartlarını “şimdi ve burada” iyileştirmeleri, yaşam dünyalarını iş işten geçmeden savunmaları amacıyla geliştirilmiş siyasal haklardır” dedi.

"NEYE MUHALİFİZ SORUSU DOĞRU BİR BAŞLANGIÇ"

Siyaset Bilimci Reyhan Ünal Çınar da azımsanmayacak bir kesim üzerinde son seçimlerin büyük bir hayal kırıklığı, küskünlük ve umutsuzluk yarattığını belirtti ve “Bir diğer nokta da şu ki başta CHP olmak üzere hiçbir muhalefet partisinin hem bu seçim sonuçlarına hazırlıklı olmadığını hem de seçmenlerine bu sonuçlara ilişkin hesap verme gibi bir derdi olmadığını gördük. Bir tarafta seçim kaybeden ama iş seçmene hesap vermeye geldiğinde buna yanaşmayan siyasi partiler, bir taraftan ya güvendikleri dağa kar yağdığını düşünen ya da en azından bu sefer kazanabiliriz umuduyla bu siyasi partilere razı gelen ve sonuçta kelimenin tam anlamıyla dumura uğrayan bir toplumsal muhalefet var. Siyasi partiler kendi dertlerine düşmüş gibiler. İkinci kesiminse duygusal olarak toparlanması oldukça güç gözüküyor. Bu kesimin siyaset ve siyasetçilerle bağı giderek zayıflıyor. Bence bu seçimin en önemli sonucu Türkiye siyasetinde şimdiye kadar tanık olduğumuzun daha derininde bir yarılma yaratması” dedi.

“Bu seçim toplumda kritik anlarda kendini gösteren yatay dayanışma ağlarını daha da parçaladı” diyen Çınar şöyle devam etti: “Hatırlayın seçimden sonra pek çok insandan kendinden daha zor durumda olana karşı şöyle cümleler duyduk: ‘Bir daha zor durumda olan birine yardım edersem, bundan sonra baksınlar başlarının çaresine, ben kendi hayatımı yaşarım, madem ki bu millet bunları seçti, o zaman katlansınlar…’ Biz hâlâ toplum olmayı farklılıklarla bir arada yaşamak gibi anlamıyoruz, hâlâ seçim sonuçları birilerinin cezasının kesildiği bir rövanşist anlayışa indirgeniyor ve tüm bunlar yetmiyor hâlâ muhalefetin sınırlarını kendi dertlerine düşen siyasi partilerle daraltıyoruz. Başka bir lider, başka bir siyasi partiden daha ötede bir yerde aranmalı muhalefet. Bunun için kime değil, neye muhalifiz sorusu doğru bir başlangıç olabilir.”

ÖNCEKİ HABER

Tutuklu gazeteci Fırat Can Arslan tek kişilik hücreye konuldu

SONRAKİ HABER

FIFA 2023 Kadınlar Dünya Kupası'nda 3 maç oynandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa