Adalar’ın çiçekleri gülüyor sevincinden
1960'lara kadar İstanbul'un çiçek üretim merkezi olan Adalar, uzun yıllar sonra yeniden Çiçek Şenliği'ne ev sahipliği yapıyor. Biz de bir grup gazeteciyle birlikte, çiçek kokulu bir gün geçirdik...
Fotoğraflar: Mehmet Özer/Evrensel
Nazife YAŞAR
Mehmet ÖZER
Büyükşehirlerde yaşayan kaç kişinin anılarında, evinin bahçesindeki renk renk, katmer katmer güller arasında yaptığı gezintiler vardır. Ya da odasına dolan hanımeli kokusunu bugün bile içine çekebilen kaç kişi kaldı? Ağaçtan meyve koparan, domatesin kokusu çocukluğuna ait olan? Kirası uçmuş, 2 oda “mezarlıklarımızda”, değil sevdiklerimize bir demet çiçek vermek, koklayacak çiçek bile bırakılmamış hayatlarımızda.
Akbelen’de İkizköylüler çamlarına sarılmış, sahip oldukları güzellikleri teslim etmemek için direniyorlar. Tıpkı Adalılar gibi. Onlar da 1960’lara kadar İstanbul’un çiçek üretim merkezi olan Adalar’ını yeniden çiçeklendirmek istiyorlar. Adalar Vakfı, 1960’ların izini sürerek, yok olmuş bir geleneği canlandırmak ve çiçekçiliği özendirmek için bir festival gerçekleştiriyor: Adalar Çiçek Şenliği.
LAVANTA, MİMOZA… VE ŞİMDİ BÜTÜN ÇİÇEKLER
Şenlik açılışının yapılacağı cuma günü bir grup gazeteci arkadaşlarımızla birlikte Büyükada’da Vakıf yöneticileriyle bir araya geldik. Bizleri kapıda karşılayan Aslı Öymen, bu moralsiz günlerde enerji ve incelik saçıyordu. Masaya yönelenlere verdiği “Denize sırtı dönük olan sandalyelere Adalılar oturacak, misafirlerimiz denize bakacak şekilde oturacak” talimatı gülüşmelere neden olsa da söylediğini yaptırdı. Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül, Vakıf Başkanı Mimar Ali Erkurt ve Vakıf Yöneticisi Melis Çalışlar Seyhun şenlik hakkında bilgi verdiler. Konuşmalardan sonra, Eski Vakıf Başkanı Halim Bulutoğlu ile ada ve çiçekçilik üzerine sohbet ettik. Bulutoğlu, daha önce düzenledikleri Lavanta ve Mimoza Şenliklerini hatırlatarak, tek tek her çiçeğe şenlik düzenlemek yerine hepsini kapsayan ve Adalar’ın hem jeolojik hem de kültürel geçmişini yansıtan bütünlüklü bir şenlik yapmaya karar verdiklerini söyledi.
8 BİN YILLIK ADA MÜZESİ
Bulutoğlu, Adalar’ın tarihsel geçmişini anlatmaya, kahvaltının ardından ziyaret ettiğimiz Adalar Müzesi’nde devam etti. 2010 yılında kurulan müzenin kuruluş aşamasında da emeği geçen Bulutoğlu, 8 bin yıl önce, buzulların erimesiyle birlikte yükselen suların ortaya çıkardığı Adalar’ın tarihinde kısa bir yolculuk yaptırdı bize. Adalar’ın hem Karadeniz hem de Ege’nin bitki çeşitliliğine sahip olduğunu söyleyen Bulutoğlu, bunlara ek olarak adaya yerleşen insanlar tarafından taşınan egzotik bitkilerden bahsetti. ABD’den, Akdeniz’in farklı ülkelerinden ve hatta Avustralya’dan bile Adalar’a bitki getirildiğini söyleyen Bulutoğlu, bu taşınmanın 1800’lü yıllara dayandığını ifade etti. Daha önce köy hayatı yaşanan Adalar’da bu tarihlerden sonra konaklar inşa edilmeye başlandığını ve bugün Adalar’a özgü hale gelen begonvil gibi çiçeklerin de o dönem getirildiğini anlattı. Mimoza ve karanfil de Adalar’a sonradan gelip uyum sağlayan çiçeklerden bazıları.
ADALAR’I YENİDEN CANLANDIRMAK VE ÇİÇEK BAYRAMLARI
Adalar’ın tarihini anlatmaya devam eden Bulutoğlu, 1930’lu yıllarda Adalar’ın kültürel olarak yeniden canlandırılmak istendiğini, bunun için de 1935 yılında Çiçek Sergisi ve Bayramı adı altında bir etkinlik düzenlendiğini anlattı. Bugün düzenlenen Çiçek Şenliği’nin de bu eski günlere bir gönderme olduğunu söyleyen Bulutoğlu, geçmişle gelecek arasında bir köprü kurmak istediklerine dikkat çekti.
BİRBİRİNDEN GÜZEL ADA EVLERİ ARASINDAN SEÇİM YAPMAK ZOR OLDU
Müze’nin bir başka bölümü ise Çiçek Şenliği’ne özel olarak düzenlenmiş. Bu bölümün küratörü olan Yüksek Mimar Rubi Asa, Adalar’daki evleri tek tek gezdiklerini ve ev sahiplerinin haberi olmadan fotoğraflarını çektiklerini anlattı. Fotoğrafları habersiz çekmelerinin nedeni ise, evlerin “doğal” güzelliklerini yansıtabilmek. Fotoğrafı çekilen evler arasından “Çiçekleri en güzel gülen” 50 evi seçmişler. Serginin bu bölümünde bu 50 evin fotoğrafları bekliyor ziyaretçileri. Ev sahiplerinin bile haberi olmayan fotoğrafları ilk kez biz gördük ve ilk oyları kullandık. Üç gün sürecek şenlik boyunca müzeyi ziyaret edecek misafirlerin vereceği oylarla, çiçeklerle süslenmiş en güzel ev seçilecek. Asa, bu yarışmayı önümüzdeki yıllarda da devam ettirerek, Adalar’da yaşayan insanların evlerini çiçeklerle donatmalarını ve daha özenli süslemeler yapmalarını özendirmek istediklerini söyledi.
ADALAR’IN KİTABININ YAZILDIĞI BAHÇE
Müzenin ardından durağımız, ABD Büyükelçisi Samuel Sullivan Cox’ın 1887’de yayımlanan “Prens Adaları” kitabını yazdığı evin bahçesi oldu. Peyzaj Mimarı Gürsan Ergil’in rehberliğinde gezdiğimiz bahçe, Adalar’daki konak kültürünün kronolojik bir özeti gibiydi. Evin bugünkü sahibi olan Mimar Korhan Gümüş de eski Roma’da başlayan konak kültürünün Adalar’daki en güzel örneklerinden biri olan evin mimari özelliklerini anlattı.
Adalar’daki yolculuğumuz, Ergil’le birlikte Anadolu Kulübü’nün ve otelinin bahçesine yaptığımız gezilerle sona erdi. Adadan ayrılırken çiçek kokuları burnumuzda, temiz hava ciğerlerimizde kaldı…
Adalar'da çiçek kokulu bir gün için yarın son gün. Kaçırmayın!