31 Temmuz 2023 03:45

"Gazeteciler için uzun tutukluluk bir cezalandırma aracı"

Gazeteciler, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle uzun süre cezaevinde kalıp ilk duruşmada tahliye oluyor. Avukat Resul Temur ve Avukat Veysel Ok ile gazetecilerin uzun tutukluluk sürelerini konuştuk.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Gözde TÜZER
İstanbul

Gazeteciler yaptıkları haberler, yazdıkları yazılar ve mesleki faaliyetlerinden dolayı uzun süre cezaevinde kalıyor ve bu durum artık Türkiye’nin hukukla ilgili en büyük sorunlardan biri haline geldi. Üstelik cezaevindeki gazeteciler için daha tuhaf bir hal almaya da başladı. Zira Ankara’da tutuklanan gazeteciler 7 ay sonra ilk duruşmada tahliye edildi. Diyarbakır’daki gazeteciler yine ilk duruşmada 13 ay sonra tahliye oldu. Safiye Alağaş ise 1 yıllık tutukluluğun ardından ilk duruşmasında tahliye olan gazetecilerden…

Diyarbakır’da tutuklanıp serbest bırakılan Gazetecilerin Avukatı Resul Temur ve Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Başkanı Avukat Veysel Ok uzun tutukluluk sürelerinin bir cezalandırma aracı olduğu konusuna dikkat çekiyor.

TUTUKLAMA SONRASI DELİL ARAYIŞI

Avukat Resul Temur Türkiye’de soruşturma sürecindeki gözaltı ve tutuklama işlemlerinin deliller topladıktan sonra başlatılan bir süreç olmadığını; gözaltı ve tutuklama sonrası delil arayışı başladığına dikkat çekiyor.

Avukat Veysel Ok da aynı görüşte: “Gazeteciler tutuklanırken haklarında kayda değer deliller söz konusu değil, yani yok. Polis ve savcılıklar önce tutuklayıp sonra gazetecilerin ceza almaları için delil araştırmaya giriyorlar.” Ok, ayrıca uzun tutukluluk sürelerinin özellikle siyasetçi davaları, örgüt üyeliği iddiasıyla açılan davalar ve gazetecilerin davaları gibi birçok politik davanın temel sorunu olduğunu belirterek “Gazetecilerin davalarında özellikle iddianamelerin çok geç hazırlandığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.

"GÖZALTINA ALINIRKEN ŞİDDETE UĞRUYORLAR"

Gazetecilerin gözaltına alınma süreçleri de oldukça sorunlu. Bu konuda Veysel Ok şöyle dedi: “Gazeteciler Diyarbakır örneğinde de olduğu gibi sabah karşı ev baskınları ile gözaltına alınıyor, gözaltı süresinde şiddete ve işkenceye uğruyor, aylarca hatta bazen yıllarca haklarında iddianame hazırlanmıyor. Bu sebeple de neyle suçlandıklarını bilmiyorlar, hakim huzurunda savunma hakları ellerinden alınıyor ve haklarında herhangi bir hüküm olmasa bile uzun zamanlar tutuklu kalabiliyorlar.”

"COPY-PASTE" İDDİANAMELER

Resul Temur gazetecilerin evleri ve gazetecilik faaliyetlerini yürüttükleri işyerlerinden elde edilen ve yine gazetecilik faaliyetinde kullanılan dijital malzemelere “suç delili” olarak bakılıp el konulduğunu, dijital malzemelerin çözümünün uzun sürmesinin tutukluluk halinin devamına ve iddianamenin geç hazırlanmasına gerekçe olarak gösterildiğini belirterek “Soruşturma aşamasındaki tutukluluk sürecinde bunun haricinde aralarda gizli tanık oluşturuluyor. Geriye kalan tutuklama süresinin tamamı hareketsiz olarak geçiriliyor” dedi.

Veysel Ok; gazeteciler için sosyal medya taraması yapıldığını, gizli tanık organize edildiğini böylece iddianame hazırlandığına dikkat çekti ve “Ancak 15 kişinin tutuklu olduğu Diyarbakır davasında da gördüğümüz üzere bu hukuksuzluklar da artık işe yaramıyor. Öyle kötü iddianameler hazırlanıyor ki delilsiz, copy paste… Duruşma başladığında bırakmak zorunda kalıyorlar” ifadelerini kullandı.

Dava açıldığında çoğu zaman ilk gözaltına alınma gerekçesinin bile gerisine düşen iddianamelerle karşılaştıklarını belirten Resul Temur şöyle dedi: “Dosyada gizlilik kararının olması ve uzun süre iddianamenin hazırlanmamasına dair savcıların hukuki denetimden yoksun olması keyfi olarak tutuk halinin devamını sağlayacak şekilde hareket etmesini sağlıyor. Sulh ceza mahkemesinin aylık tutukluluk değerlendirme aşamasında dosyaları incelememesi ve buna karşı yapılan itirazların da sadece matbu gerekçelerle reddedilmesi keyfi davranış alanının ne kadar geniş kapsamlı olduğunu gösteriyor.”

ESAS OLAN: GAZETECİYE HAD BİLDİRME

Avukat Veysel Ok yargının gazetecileri cezalandırmak istediğini belirterek “İddianame çabuk hazırlanırsa ve duruşma başlarsa gazeteciler suçlamaları yerle yeksan edecek, bu sebeplere daha uzun cezaevinde tutamayacaklar. Bunu bilen yargı mensupları siyasetten aldıkları destekle tutuklayıp aylarca iddianame hazırlamadan gazetecilere peşinen ceza veriyorlar. Bunu bir cezalandırma yöntemi olarak uyguluyorlar ve gazetecilerin haksız yere tutuklu kalmasını sağlıyorlar” dedi.

Resul Temur ise “Gazetecinin gözaltına alınması bile sistematik olarak baskı ve sansürü ortaya çıkarmaya dönük bir karardır. Tutuklama ise bu anlamda baskı ile gazeteciye had bildirmeyi esas alan bir cezalandırma yöntemine dönüşmüş durumda” ifadelerini kullandı.

Veysel Ok özet olarak uzun tutukluluk ve iddianamelerin geç hazırlanmasının artık kronik bir hastalığa dönüştüğüne dikkat çekerek çözümün kişilerin en hızlı şekilde hakim huzuruna çıkarmak olduğuna dikkat çekti ve “Yargının AHİM kararlarını dikkate alarak makul sürede yargılamayı başlatması ile olur” dedi.

ÖNCEKİ HABER

İzmir Buca'da polikliniğin kapatılmasına kadınlardan tepki: Hem sağlığa hem ekonomiye zarar

SONRAKİ HABER

"Çarparsan ölürüm!" | Bisikletli ölümlerde en önemli faktör yüksek hız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa