EŞİK: Nafakayı tartışmaya açanlar 6284’ü ve karma eğitimi yok etmeye çalışanlardır
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın nafaka hakkı ile ilgili açıklamasına tepki gösteren EŞİK; “Nafakayı tartışmaya açanlar 6284’ü ve karma eğitimi yok etmeye çalışanlardır” dedi.

Fotoğraf: EŞİK
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın nafaka hakkını sınırlandırmaya dair yaptığı açıklamasına ardından Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK)’ndan bir açıklama geldi. “Gerçekler tartışmaya meydan bırakmayacak şekilde net iken, milyonlarca kadının, ev içi rollerini süresiz ve sınırsızca yerine getirdiği için çalışma hayatına katılamamış ve katılma şansını kaybetmişken, aile geliri ağırlıklı olarak erkek uhdesinde iken, boşanma durumunda geçimlik bir geliri olmadan ortada bırakılmaları mı adil olacaktır?” diye Bakan Özdemir’e soru soran EŞİK; “Nafakayı tartışmaya açanlar, 6284 sayılı yasayı, Anayasanın eşitlik ilkesini, yasal evlilik yaşını, karma eğitimi, kısacası kadın erkek eşitliğine dair her türlü yasal ve toplumsal zemini aşındırmaya ve yok etmeye çalışanlardır” dedi.
Kadın haklarına dair pek çok konuyu tartışmaya açan 2016 yılı TBMM Boşanma Komisyonu Raporunda yer alan ve o tarihten bu yana raftan bir indirip bir kaldırılan başlıklarından biri olan nafakanın bugün yeniden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan’ın açıklaması ile yeniden tartışılmasına dair açıklama yapan EŞİK Platformu, “’Mağduriyet gidermek’ vurgusu yapan Bakan’ın mağdurdan kastı, ne yazık ki, seslerini duyuramayan binlerce gerçek nafaka mağduru kadın değil, nafaka hakkı karşıtlığını siyaset yapma aracı haline getiren çeşitli ‘mağdur derneklerin’in mensuplarıydı” dedi.
TÜRKİYE’DE KADINLARIN NAFAKA HAKKI GERÇEĞİ
“Nafakanın gerçeklerini hatırlatıyoruz” denilen açıklamanın devamında maddeler halinde ifadeler şu hatırlatmalar yer aldı:
- Medeni Kanunda; Yoksulluk nafakası boşanma durumunda yoksulluğa düşecek olan tarafa ödenir denmektedir. Kadın yoksulluğu ortadan kaldırılmadan, hayatın her alanında eşitlik sağlanmadan, ‘annelik kariyerdir’ gibi politikalar kadınlara dayatılmışken ve kadın istihdamı 21 yılda %30’un altına düşmüşken yoksulluk nafakası tartışılamaz.Kadın istihdamının % 80’leri geçtiği İzlanda’da nafaka hakkı uygulanmaya devam ediyor. İngiltere, Almanya ve Belçika’da koşulları varsa, nafaka yükümlüsü öldükten sonra bile nafaka yükümlülüğü devam ediyor.
- Medeni Kanun’un 175. Maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası bu maddede belirtilen koşullar çerçevesinde süresizdir. Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşme, kusuru daha ağır olmama koşullarıyla nafaka bağlanabileceği belirtilerek sınırlar konulmuştur. Kadın çalışıyorsa ya da başka kaynaklardan geliri varsa mahkemeler yoksulluk nafakasına zaten hemen hemen hiç hükmetmemektedir. Bu sınırları aşarak bağlanan yoksulluk nafakasının hangi koşullarda ortadan kalkacağı, bir anlamda ‘süresinin dolmuş olacağı’ ise madde 176 da belirlenmiştir.
- Kadınlar çoğunlukla ev içi şiddet hayat memat meselesi haline geldiğinde boşanma kararı vermekte ve bir an önce kurtulmak istedikleri için yoksulluk nafakası talep etmemektedir. Dava açarken yoksulluk nafakası talep etmiş olsalar bile büyük çoğunluğunun mahkeme sürecinde vazgeçirildikleri bilinmektedir. Diyarbakır Baro’nun boşanma davaları üzerinden açıkladığı veriye göre talebi geri çekme oranı %80’lere varmaktadır.
- İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezinin dava dosyaları üzerinden belirlediği verilere göre karar verilen yoksulluk nafakasının 2018-19 yıllarına ait ortalaması 300 TL civarındadır. 300 TL’yi açıklanan en yüksek enflasyon oranına göre artırsak bile “mağduriyet” yaratacak bir rakam çıkmayacağı açıktır.
- Sözde nafaka mağduru erkekler, sadece yoksulluk nafakasına karşı çıkmıyor, müşterek çocukların bakımını çoğunlukla kadınlar üstlendiği için anneye ödenen iştirak nafakasını da kadınlara ödeniyormuş gibi sunmaya ve toplumu yanıltmaya çalışmaktadırlar. Fiiliyatta pek çok erkek çocuklarının bakım masrafını (iştirak nafakasını) ödemedikleri için yüzlerce kadın dava açmak zorunda kalmaktadır. Nafaka karşıtı erkek ittifakının yarattığı bir diğer bilgi kirliliği ise birkaç zengin ve ünlü erkeğin boşanma hikayesine dayandırılmaktadır. Oysa ki, tartışmaya açılan bu hak asıl olarak milyonlarca yoksullaştırılmış ev kadını ve onların çocuklarını ilgilendirmektedir. Ne yazık ki Aile Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı 2016 yılından buyana bu kirliliği ortadan kaldıracak verileri açıklamamıştır.
“ÇALIŞMA HAYATINA KATILMAYAN KADINLARIN ORTADA BIRAKILMASI ADİL Mİ OLACAKTIR?”
“Gerçekler tartışmaya meydan bırakmayacak şekilde net iken, milyonlarca kadının, ev içi rollerini süresiz ve sınırsızca yerine getirdiği için çalışma hayatına katılamamış ve katılma şansını kaybetmişken, aile geliri ağırlıklı olarak erkek uhdesinde iken, boşanma durumunda geçimlik bir geliri olmadan ortada bırakılmaları mı adil olacaktır?” diye Bakan Mahinur Özdemir Göktaş’a soru da yönelten EŞİK, “Kadınların nafaka hakkını tartışmaya açan ve gündemde tutanlar, aynı zamanda İstanbul Sözleşmesini, 6284 sayılı yasayı, Anayasanın eşitlik ilkesini, yasal evlilik yaşını, karma eğitimi, kısacası kadın erkek eşitliğine dair her türlü yasal ve toplumsal zemini aşındırmaya ve yok etmeye çalışanlardır” dedi. (Evrensel/ANKARA)
Evrensel'i Takip Et