01 Ağustos 2023 14:22
Son Güncellenme Tarihi: 01 Ağustos 2023 18:25

Diyanet İşleri Başkanlığı, Kobane davasına katılma talebinde bulundu

Kobane davasında mütalaaya tepki gösteren siyasetçiler, "IŞİD’e karşı direnişi tüm dünya ayakta alkışladı, siz yargılıyorsunuz" dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı davaya katılma talebinde bulundu. 

Fotoğraf: HDP

Paylaş

IŞİD’in Kobane’ye dönük saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde gerçekleştirilen eylemler nedeniyle HDP'nin eski eş genel başkanları ve MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçi hakkında açılan davanın görülmesine bugün devam edildi. 

Duruşma öncesi Sincan Cezaevi Kampüsü önünde açıklama yapan Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, "Bu dava HDP’nin kapatılması için uydurulmuş, 6 yıl sonra açılmış bir davadır" dedi. Ankara Kadın Platformu üyeleri de kampüs önünde, cezaevlerinde kadınların yaşadığı hak ihlallerini protesto etmek için basın açıklaması düzenledi. Açıklamada polis müdahalesi yaşandı. Savcının esas hakkındaki mütalaasına tepki gösteren siyasetçiler, "IŞİD’e karşı direnişi tüm dünya ayakta alkışladı, siz yargılıyorsunuz" dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı, yargılanan siyasetçilerin toplumun dini değerlerini temelden sarstığını öne sürerek davaya katılma talebinde bulundu. Duruşmaya yarın saat 10.00’da devam edecek.

MİLLETVEKİLLERİ TAKİP ETTİ

27’nci duruşma periyodunun ilk gününde siyasetçiler Ayla Akat Ata, Sabahat Tuncel ve pek çok tutuklu ile tutuksuz yargılanan Emine Ayna hazır bulundu. HDP'nin eski eş genel başkanı Figen Yüksekdağ ile siyasetçi Gültan Kışanak ise Kocaeli 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden SEGBİS ile duruşmaya bağlandı.

Duruşmayı Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, Yeşil Sol Parti milletvekilleri ve Emek Partisi (EMEP) İstanbul Milletvekili İskender Bayhan da takip etti. 

AYNI İDDİALAR ÜZERİNDEN DÖRT SORUŞTURMA!

Duruşmada ilk olarak söz alan Ayşe Yağcı, pek çok evrakın kendisine ulaşmadığını, yargılaması biten evrakların bu dosyaya girmesine anlam veremediğini söyledi. Yağcı, aynı iddialar üzerinden bugüne değin dört defa hakkında soruşturma açıldığını dile getirdi.

TUNCEL: KUMPAS DAVASI

Daha sonra konuşan Sabahat Tuncel ise davayı, “Kürt hareketini engelleme davası ve kumpas davası” olarak niteledi.

Şengal’e yönelik IŞİD saldırısına işaret eden Tuncel, YPG ve diğer Kürt güçlerinin mücadelesiyle IŞİD’in püskürtüldüğünü hatırlattı. Bu mücadelenin dünya tarafından ayakta alkışlandığını belirten Tuncel, “İnsanları, kadınları diri diri yakan bu barbar çeteye karşı direnen halk ile dayanıştığımız için bizi yargılıyorsunuz. Bu da sizin ayıbınız. Soykırım kıskancında bulunan bir halka sahip çıkmak insanlık görevidir"  diye konuştu.

"KURBANLIK KOYUN DEĞİLİZ"

Gerçek anlamda yargılama yapılmadığını dile getiren Tuncel, "Size bir görev verilmiş; ceza verip kurtulmak istiyorsunuz. Siz burada yargılama yapmıyorsunuz. Gerçeği ortaya çıkarmak için bir çabanız yok” ifadelerini kullandı.

Hazırlanan 5 bin sayfalık mütalaayı savcının yazmadığını söyleyen Tuncel, “Keşke bu mütalaayı iade etseydiniz. Çünkü yüz karasıdır. Hiçbir delil yoktur. Siz, size verilen görevi ifa etmek istiyorsunuz. Bizi de buna ortak etmek istiyorsunuz. Boynumuzu uzatmamızı istiyorsunuz. Ancak biz kurbanlık koyun değiliz” dedi.

AŞA: MÜTAALA SİYASİ SAİKLERLE HAZIRLANDI

Aynur Aşa ise Kürtçe yaptığı savunmada mütalaanın siyasi saiklerle hazırlandığını anlattı: “Örneğin ben Bitlis’te meydana gelen olaylar nedeniyle suçlanıyorum. Bu olaylara dair bilgi ve bulguların dosyaya sunulmasını istiyorum ancak siz getirmiyorsunuz. Biz değil siz davayı uzatmak istiyorsunuz.”

7 YIL SONRA DOSYAYA EKLENEN "DELİL"

Siyasetçi Ayla Akat Ata da Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı tarafından dosyaya gönderilen evrakta, Diyarbakır Cezaevi’nde bir flash bellek bulunduğuna dair bilginin yer aldığına dikkat çekti. Ata, söz konusu flash belleğin bulunma tarihinin 2016 olduğunu ancak dosyaya yeni eklendiğini söyledi.

DİYANETTEN DAVAYA KATILMA TALEBİ

Avukat Nuray Özdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığının davaya katılma talebinin olduğunu belirtti. Katılım gerekçesi ise "yargılanan siyasetçilerin toplumun dini değerlerini temelden sarstığı" iddiası.

Özdoğan, "Dehşet içindeyiz. Başkanlık, bu dilekçesi ile Anayasal suç işlemiştir. Dini değerleri referans alarak, dini değerler bağı üzerinden bir tartışma yürütmektedir. Bu nedenle Diyanet Başkanlığının işlediği bu suç nedeniyle hakkında soruşturma açılması için suç duyurusunda bulunmak istiyorum. Ayrıca dosyadaki katılma talebine dair yer alan evrakların ivediklikle çıkarılmasını istiyorum” dedi.

"LEHTE DELİLLER TOPLANMIYOR"

Esenyurt Belediyesinin de davaya katılma talebinde bulunduğunu ancak katılma talebinde herhangi bir gerekçenin yer almadığını, “Mahkemeye yardımcı olmak istiyoruz” şeklinde ifadeler yer aldığını dile getiren Özdoğan, “Bu dosyanın siyasi olduğunu herkes kabul etmiş durumda. Bu algının ürünüdür. Yazıktır” dedi.

Özdoğan, Pertek Belediyesinin de katılma talebinde bulunduğunu belirtti. Bu belediyenin de aynı ifadeler kullanarak katılma talebinde bulunduğunu söyledi. Özdoğan, “Yaratılan kumpas davasının bir parçası olmak istiyorlar” dedi.

Özdoğan ayrıca mahkemenin ve savcılığın aleyhte “delilleri” topladığını ancak lehe delillerin toplanması için yapılan talebi kabul etmediğini aktardı.

Avukat Cemile Turhallı Balsak da istediklerin hiçbir delilin toplanmadığını söyledi.

Daha sonra esassa ilişkin beyanlar alındı.

"FOTOĞRAF PAYLAŞIMI SUÇLAMA KONUSU OLAMAZ"

Tutuksuz yargılanan siyasetçi Zeki Çelik’in avukatı Fikret Aktaş, yaşanan protestolara Çelik’in ne şekilde katıldığı ve buna dair bir delilin dosyada olup olmadığını sordu. Aktaş, “Müvekkilime dair bu konuda herhangi bir delil yok” dedi.

Aktaş, Çelik’in paylaştığı bir fotoğraf nedeniyle suçlandığını ve bu fotoğrafı paylaştığı sırada PYD yetkililerin Türkiye’de resmi görüşmeler yaptığını ve PYD’nin yasa dışı olarak kabul edilmediğini ekledi. Söz konusu fotoğrafın suç sayılamayacağını da ekleyen Aktaş, Çelik’in HDP’lilerin suçlandığı MYK toplantısına katılmadığını ve buna dair pek çok kişinin beyanının da olduğunu dile getirdi.

BERAAT TALEBİ

Dosyada yer alan gizli tanık “Ulaş”ın Çelik’in sayman olduğuna dair beyanda bulunduğunu aktaran Aktaş, Çelik’in partinin mali işleri ile ilgilendiğini ve bunun tüm Türkiye tarafından da bilindiğini söyledi.

Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) mali işlere dair yürüttüğü denetimde bir eksikliğin ortaya çıkmadığını da sözlerine ekleyen Aktaş, "Gizli tanığın aktardığı beyanlar kamuoyu tarafından bilenenlerin dışında değildir. Çelik’in cezalandırılması gerekçe sayılabilecek tek somut, elle tutulabilir bir delil yoktur. Bu nedenle beraat kararı verilmesini talep ediyorum” diye konuştu.

AİHM KARARINA İŞARET ETTİ

Tutuksuz yargılanan Cihan Erdal’ın avukatı Arif Ali Cangı ise HDP’nin çoğulcu yapısına işaret ederek, müvekkilinin de bu kapsamda siyaset ürettiğini söyledi. Cangı, HDP MYK’nin paylaştığı tweet'e dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) verdiği iki karara değindi. İlgili paylaşımın suç olup olmadığı tartışmasının kendileri açısından sonlandığını, ancak bu paylaşım nedeniyle tutuklu bulunan siyasetçilerin karara rağmen tahliye edilmediğini anımsattı. Cangı, “Yine AHİM önünde rezil oluruz. Lütfen, bu ülkenin itibarını zedeleyecek kararlar vermeyiniz” dedi.

Cangı konuşmasında, “Bir siyasi partinin IŞID’in katliamına karşı çağrı yapması kadar doğal bir şey olabilir mi? Asıl Tayyip Erdoğan’ın ‘Kobane düştü düşecek’ ifadesi yargılanmalı. Ben İzmir’de yaşıyorum ve bu açıklamadan sonra eylemlerin başladığını biliyorum” dedi.

"SAVCI SİYASETE GİRSİN"

Cangı, müvekkilinin ÖSO’ya ilişkin bir paylaşıma etkileşim verdiğini ve bunun da mütalaada yer aldığını dile getirerek, iddia makamının ÖSO’ya tepkinin yer aldığı bu paylaşım nedeniyle cezalandırılmak istendiğini dile getirdi.

Cangı son olarak, “Savcı tamamen siyasi değerlendirmeler yapıyor. Siyasete atılsa ve bu ifadeleri kullansa anlarız. Bu ifadelerin hukuk ile alakası yok. Hukuki değerlendirmelerde de hatta var. Müvekkilimin şu anda Kanada’da olması nedeniyle savcı bu durumun aleyhine olacak şekilde ele alınmasını istiyor. Ancak gerekçesini ise yer vermiyor” diyerek beraat talebinde bulundu.

Tutuksuz yargılanan Emine Ayna’nın avukatı Mehmet Emin Aktar ise müvekkiline yönelik iddianamede yer verilmeyen pek çok hususun mütalaada yer aldığını ve bu hususları inceleme fırsatı bulamadığını belirterek, süre talebinde bulundu.

DURUŞMAYA YARINA KADAR ARA VERİLDİ

Avukatların talebi üzerine duruşmaya yarına kadar ara verildi. Mahkeme, herhangi bir ara kararda bulunmadı. Duruşmaya yarın saat 10.00’da devam edecek.

AKIN: HDP’NİN KAPATILMASI İÇİN UYDURULMUŞ BİR DAVA

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, beraberindeki milletvekilleriyle birlikte cezaevi önünde basına açıklama yaptı.

“HDP Genel Merkezi tarafından atılan bir tweet bahanesiyle arkadaşlarımız yargılanıyor” diyen Akın, mahkeme heyetinin savunmaları bile almadan yargılamayı bitirmeye çalıştığını söyledi.

Akın, “Bu dava HDP’nin kapatılması için uydurulmuş, 6 yıl sonra açılmış bir davadır. Arkadaşlarımız 3 yıla yakındır içeride yatmaktadır. Bunun daha fazla sürdürülmesi devletin ve Türkiye’nin teşhir edilmesinden başka bir işe yaramıyor. Biz direnmeye, hakkımızı aramaya, adaleti tesis etmeye, herkes için adalet mücadelesi vermeye devam edeceğiz. Yeşil Sol Parti olarak bu mücadelenin arkasındayız” dedi.

KADINLARIN EYLEMİNE MÜDAHALE

Ankara Kadın Platformu da cezaevlerinde kadınların yaşadığı hak ihlallerine tepki gösterdi. Sincan Cezaevi Kampüsü önünde toplanan kadınlara polis müdahale etti.

Polis müdahalesine rağmen yapılan açıklamada, son yıllarda hapishanelerin başta yaşam hakkı olmak üzere her türlü hak ihlalinin, işkence ve kötü muamelenin merkezi haline geldiği ifade edildi.

Suçun ve suçluluğun önlenmesi için ekonomik, hukuksal ve toplumsal eşitliği tesis etmek adına düzenlemeler yapmakla sorumlu olan iktidarın, bu sorumluluğunu hiçe saydığı belirtilen açıklamada, hapishanelerin de kadın düşmanı uygulamaların birer uzantısı haline geldiği ifade edildi.

Açıklamada, “Bugün itibarıyla hapishanelerde infazı yakılan yaklaşık 300 mahpusun 14’ü Sincan kadın hapishanesinde tutulmaktadır. 'İyi hal' mekanizmasının uygulanması için pilot seçilmiş olan cezaevinde; ‘fazla kitap okuma ya da az sayıda kitap okuma, hijyenik olmama, cezaevi imamıyla görüşmeme, pişman olduğunu beyan etmeme, halay çekme, fazla su tüketme, elektrik faturasının yüksek olması, içeride üniversite bitirmeme, başka mahpusların görüşçüleriyle selamlaşma, kurum personeline kayıtsız kalma, bakanlıktan gelen evraka imza atmama, parti çalışmalarına katılma’ gibi gerekçelerle son iki yıldır neredeyse hiçbir kadın mahpus koşullu salıvermeden faydalanamamıştır. Sincan Kadın Hapishanesi idaresine ve bu uygulamaların merkezi olan Adalet Bakanlığına sesleniyoruz: Bu ayrımcı tutumdan vazgeçin!” denildi.

(MA)

ÖNCEKİ HABER

TTB: Şifa dağıtırken ölmek istemiyoruz!

SONRAKİ HABER

Sağlık emekçileri hastanelerden seslendi: Sefalet ücreti istemiyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa