Bu ateş söndürülmeli
‘BİRLİK OLURSAK BARIŞ OLUR’
Geçmiş yıllara göre işçi sayısında azalma olsa da, Tuzla tersaneleri, her yaştan işçiyi barındıran büyük bir havza olma niteliğini koruyor. Erzincanlı Veli Usta’yla, Çankırılı Mehmet Usta emekli olmalarına rağmen çalışmaya devam ediyorlar örneğin. Tersanede 10 yılı aşkındır çalıştığını söyleyen Mesut, Bingöllü; 18 yaşındaki Mahmut, Karslı; 32 yaşındaki Fedai, Samsunlu ve 34 yaşındaki Ali ise Malatyalı.
‘GÜVENMEMEYİ ÖĞRETTİLER’
Çalışma koşullarının da, memleketin gidişatının da her geçen gün kötüye gittiğini söyleyen Veli Usta, oğlunun Şırnak’ta askerde olduğu bilgisini vererek, ailece duydukları endişeyi paylaşıyor ve mutlaka bu ateşin söndürülmesi gerektiğini söylüyor. “Nasıl olacak, kim söndürecek?” sorusuna, Veli Usta “Halk olarak birlik olmamız gerekiyor” yanıtını vererek, tek çarenin, ‘80 öncesinde olduğu gibi bütün işçilerin sendikalı olarak, haksızlıklara karşı mücadele etmesi olduğunu söylüyor. Veli Usta’ya göre işçilerin birliğinin sağlanamamasındaki en büyük etken, yeni işçilerin günlük yaşamaları. Veli Usta, bu konuda duyduğu umutsuzluğu ifade ederken, genç işçilerden Mesut söze girerek, birlik olmanın önündeki en büyük engelin genç işçilerin günlük yaşamaları değil, işçiler arasında yaratılan bölünmeler olduğunu söylüyor. 30 yılı aşkındır süren savaşın ve iki taraftan verilen kayıpların ciddi ön yargılar oluşturduğunu anlatan Mesut, Roboskî Katliamı sonrasında işçi arkadaşlarıyla yaşadığı diyaloğu örnek veriyor: “Roboskî’de 34 Kürt gencinin bombalanarak öldürülmesi sırasında yapılan konuşmalar kanımı dondurmuştu. Onlara, orada ölenlerin de insan olduğunu, onların da anne ve babalarının olduğunu söylediğimde bana, ‘Niye teröristleri savunuyorsun, yoksa sen de mi teröristsin?’ diye tepki gösterdiler.” Mesut, işçi arkadaşlarının gösterdikleri tepkileri anlatırken öfkeleniyor. Mesut’u dinleyen Mehmet Usta da işçiler olarak çok bilinçsiz ve fazlasıyla bölünmüş olduklarını belirterek, “Patronlar bize birbirimize güvenmemeyi öğretti” diyor.
‘BARIŞ SAĞLANMADAN DÜZELME OLMAZ’
Genç işçilerden Fedai, sohbeti can kulağı ile dinliyor ancak söylenenlere katılmakla birlikte yorum yapmamayı seçiyor ve “Valla ben ekmeğimin peşindeyim” diyor. Aramızdaki en genç işçi olan Mahmut’a göre ise barış sağlanmadan işçilerin durumunda bir düzelme olmaz. Mahmut, “Sence barış nasıl sağlanır?” sorusuna, biraz durakladıktan sonra şu yanıtı veriyor: “Madem Türklerle Kürtler kardeşiz, o zaman işçilerin ve Türk halkının, Kürtlerin haklarının verilmesi için mücadele etmeleri gerekir.”
HANİ DEMOKRASİ VARDI?
İŞÇİLERLE bir araya geldiğimiz saatlerde, Sinop’ta HDK milletvekillerine yönelik ırkçı saldırılar devam ediyordu. Gelişmeleri anlattığımızda hepsi bu can sıkıcı haberi endişeyle karşılıyorlar. “Ne diyeyim ayıptır, insanlık dışıdır. Fikrini beğenmiyorsan gidip dinleme. Hani demokrasi vardı?”diyor Mehmet Usta. Veli Usta da “Bu ülkede milletvekilleri saatlerce ablukaya alınıyor ve hükümet bir şey yapmıyorsa varın düşünün.” sözleriyle dile getiriyor. Genç işçiler Mesut ve Mahmut ise öfkeyle hükümetin barış diye bir derdinin olmadığını söylüyorlar.
Veli Usta, sohbeti dinleyen 10 yıllık tersane işçisi Ali’ye “Ali usta sen ne diyorsun?” diye soruyor. Ali, Kürt sorununun çözümü için işçiler olarak, Kürtlerin ana dilde eğitim alma, anayasada eşit vatandaşlık ve diğer haklarının verilmesi için mücadele ettiklerini, bu mücadeleyi bütün işçilere mal etmeye çalıştıklarını belirterek şu tespiti yapıyor: “Çalışma koşullarımızın değişmesini ancak birlikte mücadele edebilirsek sağlayabiliriz. Aynı durum barış için de geçerli. Ancak işçi arkadaşlarımızın önemli bir kısmı umutsuzluk ve güvensizlikten dolayı harekete geçemiyor. Çok ağır koşullarda çalışıyor olmamızdan dolayı bilinçsiz kalıyoruz. Bir de üstüne işsizlik korkusu eklenince boyun eğme kolaylaşıyor.”
Ali’nin sözlerini onaylayan işçiler, kimi işçi arkadaşları için Kürtlerin haklarının verilmesini savunmak vatanı bölmek ve teröristlik anlamına gelse de, konunun düne göre bugün daha fazla tartışıldığını belirtiyorlar.
Sohbet ettiğimiz işçiler içinde olduğu gibi bütün fabrikalarda, sanayi havzalarında Mesut ve Mahmut gibi genç işçiler var. Umut onlarda, gelecek güzel günleri ve gerçek bir barış onların eseri olacaktır. (İstanbul/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et