Felsefeye antropontolojik bir giriş
Mustafa Günay, Betül Çotuksöken’in "Yeni Başlayanlar İçin Felsefeye Kısa Bir Giriş" isimli kitabına dair yazdı.

Betül Çotuksöken (Fotoğraf: Kadir İncesu)
Mustafa GÜNAY
Felsefeye giriş kitapları önemlidir. Çünkü giriş kitaplarından beklenen en önemli şey, temel kavramları, sorunları ve yaklaşımları açık, anlaşılabilir biçimde ortaya koymaları ve ilgi duyanlara yararlı bir başlangıç oluşturmalarıdır.
Hem felsefe konusundaki eserleriyle hem de felsefeyi toplumla, kamusal olanla buluşturmaya yönelik çabalarıyla tanınan Betül Çotuksöken’in Yeni Başlayanlar İçin Felsefeye Kısa Bir Giriş kitabı on dört bölümden oluşmakta ve konuların sıralanması ve ilişkilendirilmesi belli bir felsefe anlayışı temelinde karşımıza çıkmaktadır. Konular-bölümler şöyle sıralanmaktadır: Genel çerçeve, Mitos’tan Logos’a Doğru, Varlık Felsefesi, İnsan Felsefesi, Zihin Felsefesi, Dil Felsefesi, Bilgi Felsefesi, Bilim ve Teknoloji Felsefesi, Ahlak Felsefesi ya da Etik, Hukuk Felsefesi, Siyaset Felsefesi, Sanat Felsefesi, Eğitim Felsefesi, Felsefe Tarihi ve Günümüzde Felsefe Sorunları. “Türkiye’de Türkiye’den Felsefeye Bakışlar” başlıklı bölümde ise Çotuksöken, ülkemizde felsefenin tarihsel serüvenine ilişkin saptama ve değerlendirmeler ortaya koyar.
Çotuksöken’e göre felsefeye giriş kitaplarının yalın ve sade olması, ilgili bilgi dalını aydınlatması gerekirken, yazarların birçoğunun yapıtlarını karmaşık bir biçimde oluşturmaları önemli bir sorundur. Bu bağlamda kitabın düzeyi de dikkat edilmesi gereken özelliklerin başında gelir. Çotuksöken, felsefeyi “bir düşünme-bilme-yaşama yolu” olarak görür. Felsefede içtenlik, sadelik ve yalınlık göz ardı edilmemesi gereken özelliklerdir.
Çotuksöken, kitabında “biçim”, “form”, kap”, “çerçeve” olan felsefenin üzerinde durduğunu belirtir. Söz konusu formun, çerçevenin içini doldurmak okurun, düşünen kişinin işidir. Bir bakıma felsefi düşünmenin tarzını, yolunu, yöntemini ortaya koyarken nasıl bir felsefe yapılacağı konusunda belirleyici olanın felsefeyle uğraşan özne (insan-kişi) olduğuna işaret eden Çotuksöken, felsefenin ne olduğu sorusuyla birlikte felsefe ile felsefe olmayan arasındaki ayrımları bilim, sanat ve din ile ilişkileriyle ele alır. Felsefenin kendine yönelmesi (metafelsefe) de söz konusudur. “Felsefe; kavramlar-sorunlar-sorular eşliğinde insandan ya da özneden ayrı düşünülemeyen tekil-tümel karşılaşması bağlamında somutlaşan düşünme-bilme-yaşama yolu olarak kendini gösteren etkinliktir.” (s. 15)
Felsefenin kendisine de yönelerek, konularını, konularına bakışını, konularına bakışını nasıl dile getirdiğini, nasıl bir söylem ortaya koyduğunu incelediğini, gözden geçirdiğini söyleyen Çotuksöken’e göre, bu bağlamda ortaya konulan felsefi duruş “antropontolojik”tir.(s. 21-22) “İnsan Felsefesi” başlıklı 4. derste felsefenin bu özelliğini şöyle açıklar: “Felsefi düşünme her zaman bir tür var olanın ya da farklı düzlemlerdeki var olanların, ilişkileri çerçevesinde düşünülmesidir ve bu nedenle de yapısı gereği her felsefi söylem antropontolojiktir.”(s. 31) Çünkü , “İnsana dayalı bir varlık bilgisinin ürünü olan tüm felsefi söylemler, özel olarak insanın kendisine de yönelirler ve insana ilişkin görüş, ortaya konulan felsefi söylemin tümünü belirler.” (s. 31) Çotuksöken temel savını şöyle ifade eder: “Her felsefi söylemin ardında bir insan anlayışı, insan hakkında bir görüş, insanla ilgili bir duruş vardır.” (s. 31)
Felsefenin en eski ve temel disiplinlerinden biri durumundaki varlık felsefesinin en yakın olduğu felsefe disipinlerinin insan, zihin, dil ve bilgi felsefesi olduğuna dikkat çeken Çotuksöken, bu noktada “insan” kavramına dayanarak felsefenin açtığı yoldan söz eder: “Var olana adını ve anlamını veren insan olduğuna göre ya da her var olan insan düşünmesine, insan diline/söylemine eriştiğinde anlamını kazandığına göre, var olanın antropontolojik yorumu, ancak ve ancak felsefenin yolunu açıyor.”(s. 29-30)
Felsefenin, üniversitenin “dört duvarı” arasında sınırlı/kapalı kalmayıp yaşamın sorunlarıyla ilgilenmesi ve bu sorunları tartışmasının gerekliliğini savunan Çotuksöken’in felsefe dünyasına yönelik eleştirileri de dikkat çeker. Onun özellikle “Felsefi uğraşın ardındaki felsefi duruşun antropolojik, epistemolojik yönlerinin” hesabının verilmesi gerektiğini vurgulaması ve ayrıca ortaya konulan felsefe çalışmalarında Türkçe kaynaklara yer vermekten kaçınan “ortak bir tavır”a işaret etmesi gibi tutumlar ve durumlar da üstünde düşünülmesi gereken sorunlardır.
Çotuksöken’in kendi felsefe anlayışı ve söylemi doğrultusunda ortaya koyduğu giriş kitabı, felsefi düşüncenin ne olduğunu ve felsefi olmayanlarla ilişkilerini açıklayan, felsefenin temel disiplinlerinin konularını, kavramlarını ve sorunlarını olabildiğince yalın biçimde, akıcı bir anlatımla dile getiren bir çalışma. Ayrıca kitabın sonunda yer verilen kaynakça ve okuma listesi okura farklı düşünce yolculukları için yol işaretleri olarak da görülebilir. Çotuksöken’in Antropontoloji ya da İnsan-Varlık Bilgisi kitabının yeni ve genişletilmiş basımının yapıldığını da anımsatalım.
Felsefenin ışığında yaşama, insana bakmak ve görmek için, düşünme-bilme-eyleme bağıntısını kurabilmek ve nelerin arasında var olduğumuzu anlamak ve değerlendirmek için yararlı bir kitap: Yeni Başlayanlar İçin Felsefeye Kısa Bir Giriş. Belki de kimileri için uzun yolculukların, yürüyüşlerin de bir başlangıç noktası. Felsefeye antropontolojik bir giriş…
*Betül Çotuksöken, Yeni Başlayanlar İçin Felsefeye Kısa Bir Giriş, Papatya Bilim Yayınları, 2023, 142 s.
Evrensel'i Takip Et