02 Ağustos 2023 17:15

Kobane davasında “fantastik kurgu”: "Yaşanmamış olayı örgütlemişim"

Siyasetçi Gülfer Akkaya: “Pendik’te olay olmamış ama olmuş gibi gösterilmiş ve olay sırasında oradaymışım. Bu olayların 7 Ekim’de olduğu söyleniyor ancak ben 6 Ekim’de Sabiha Gökçen’deydim."

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

IŞİD’in Kobane’ye dönük saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde gerçekleştirilen eylemler nedeniyle HDP'nin eski eş genel başkanları ve MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçi hakkında açılan davanın görülmesine bugün devam edildi. 

Davanın dün başlayan 27’nci periyod duruşmasının ikinci oturumunda Sincan Cezaevi Kampüsünde Sabahat Tuncel, Ayla Akat Ata ile birçok siyasetçi ve avukatları hazır bulundu. HDP'nin eski eş genel başkanı Figen Yüksekdağ, duruşmaya bulunduğu Kocaeli 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden SEGBİS ile bağlandı. Duruşmayı Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar, Yeşil Sol Parti milletvekilleri ve çok sayıda kişi takip etti.   

"YOLMAYAN OLAYLARI ÖRGÜTLEDİĞİM SÖYLENİYOR"

Duruşmada söz alan ve tutuksuz yargılanan Gülfer Akkaya, kendisine yönelik suçlamalara tepki gösterdi. Akkaya, mütalaayı “Fantastik kurgu” olarak niteledi.

Mütalaada yer alan ifadeler ile mahkemenin yanıltılmaya çalışıldığını söyleyen Akkaya, HTS kayıtlarına dikkat çekti. Akkaya, HTS kaydının İstanbul’da göründüğünü ve o esnada havalimanında olduğunu ancak mütalaada “Pendik olayları” şeklinde tabir edilen olaylar ile ilişkilendirildiğini, olayların ne olduğuna dair bir bilginin ise yer almadığını söyledi.

Akkaya, “Pendik’te olay olmamış ama olay olmuş gibi gösterilmiş ve olay sırasında oradaymışım. Bu olayların 7 Ekim’de olduğu söyleniyor. Ancak ben 6 Ekim’de Sabiha Gökçen’deydim. Bir gün sonra olduğu iddia edilen olaylara katıldığım söyleniyor. Ayrıca iddianamede Pendik olayları diye bir olay yok. Bu olmayan olayları örgütlediğim söyleniyor” dedi.

Akkaya, “İddia makamı çok önemli bir şey bulmuş havası yaratmaya çalışmıştır. Google aramaları ile hazırlanmış bu mütalaayı çürüteceğim. Bu mütalaa hukuki değil, siyasidir” diye konuştu.

"BU DAVA İLE NE İLGİSİ VAR?"

Mütalaada, bir röportaj nedeniyle “nefret suçu” işlediği iddiasının yer aldığını da paylaşan Akkaya, bugüne kadar yüzlerce röportaj verdiğini ve haftalık yazılar yazdığını ancak bu güne değin nefret suçu işleyecek bir yazı yazmadığını dile getirdi. Aleviler ile ilgili yazılar yazdığını dile getiren Akkaya, “Hayatım boyunca ait olduğum kimlik, cinsiyet, siyasal duruş yönünden ayrımcılığa maruz kaldım. Bu nedenle nefrete dair bir şey yapmama konusunda özen gösteririm. Diyelim ki bu yazılarda nefrete dair ifadeler kullandım. Peki, bu dava ile ilgisi ne?​” diye sordu. 

"SUÇLULUĞUMUN DEĞİL SUÇSUZLUĞUMUN KANITIDIR"

“Mütalaada bahsedilen Gülfer Akkaya ile buradaki Gülfer Akkaya ben değilim” diyerek, sözlerini sürdüren Akkaya, “İddia makamı bula bula bir röportajı bulmuş. Google'da adımı soyadımı yazmış, bir araştırma yapmış. İddia ile hiç alakası olmayan bu röportajı bulmuş ve buraya koymuş. Bu suçluluğumun değil suçsuzluğumun kanıtıdır” dedi.

"YASAL ÖRGÜTLER KRİMİNALİZE EDİLİYOR"

İddia makamının Halkların Demokratik Kongresini (HDK) de kriminalize ettiğini dile getiren Akkaya, HDK’nin yasal olduğunu söyledi. İddia makamın kendisini Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partili (SYKP) olarak lanse ettiğini ve bu doğrultuda HDP’ye girdiğini iddia ettiğini dile getiren Akkaya, SYKP’nin yasal ve açık bir parti olduğunu söyledi. Akkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “SYKP’li olduğumu söylüyorsa bunu kanıtlaması gerekiyor. Bunların hiçbirini yapmamış. Çünkü SYKP’li değilim. Savcı, sosyal medyada ellerinde balonlar bulunan kadınların fotoğraf üzerinden SYKP’li olduğumu söylemiş. Fotoğrafta kadınların üzerinden SYKP önlüğü var, ben de ise yok.”

"HDK Avrupa" üyeliği iddiasına da değinen Akkaya, HDK Avrupa’ya üye olabilmek için Avrupa’da yaşamak gerektiğini dile getirdi. HDK’nin yaptığı etkinliklere katıldığını ve bir kitabın üzerinde “HDK A.” şeklinde ifade bulunduğunu ve bunun üzerinden “örgüte üye olmak” iddiasıyla yargılandığını dile getirdi.

Akkaya, “Yol Kadın” kitabı için yapılan tanıtım etkinliği esnasında çektiği ve etkinliğin son bulması ardından sosyal medyada paylaştığı fotoğrafın da “çağrı” olarak mütalaada yer aldığını dile getirdi. Akkaya, çağrının neye, kime yapıldığının ise yer almadığına dikkat çekti.

"YARGILANDIĞIM SUÇ İLE NE İLGİSİ VAR?"

Mütalaada kendisine yönelik yer alan dijital rapora da işaret eden Akkaya, bu raporda bir listenin yer aldığını ve bu listede yer alanların tümünün yazar, gazeteci ve farklı meslek grubundan kişilerin olduğunu, bu listede de kendisinin de yer aldığını dile getirdi.

TÖP'ün yaptığı konferansa katılımcı olarak gittiğini ve bu listenin de o konferansa ait olduğunu dile getiren Akkaya, listede yer alan herkesin etnik kimliği, cinsiyeti ve inancının yer da yer aldığını dile getirdi. Akkaya, mütalaada, “fişlenme” ile suçlandığını dile getirdi. Akkaya, “Listede benim de ismim ve kendime ait özelliklerim yer alıyor. Ancak savcı, benim insanları fişlediğimi söylüyor. İddia makamının iddiasını kabul edersek, ben kendimi de fişliyorum. Diyelim ki iddia makamı doğru söylüyor. Bunun şu anda yargılandığım suç ile ne ilgisi var” diye konuştu.

BERAAT TALEBİ

Akkaya, kendisine yönelik adli kontrol uygulamasının son bulmasını ve hakkında beraat verilmesini istedi. Akkaya'nın savunması ardından mahkeme, duruşmaya ara verdi. (Ankara/MA)

ÖNCEKİ HABER

İSDEMİR’de yüzde 25’lik zam tepki çekti

SONRAKİ HABER

Kendi hayatımıza biz karar verelim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa