Dikmeceli kadınlar: Biz o toprağı ilmek ilmek işledik, vermeyeceğiz
Depremle yerle bir olan Hatay'ın acele kamulaştırma kararı verilen Dikmece köyünde konuştuğumuz kadınlar, ekmeklerini kazandıkları toprakları vermeyeceklerini belirtti.
Fotoğraf: Dikmeceli kadınlar
Volkan PEKAL
Adana
Hatay’ın Merkez ilçesine bağlı Dikmece köyünde toprakları kamulaştırılan köylüler direnişlerinin 6’ncı gününde de direniş çadırında bir araya geldi. Buradan gazetemize konuşan köylü kadınlar, “Biz o toprağı ilmek ilmek ellerimizle işledik. Canımız pahasına da olsa toprağımızı savunacağız” diyorlar.
Depremden iki gün sonra deprem bölgesinde ilan edilen OHAL kapsamında 24 Şubat'ta çıkarılan 126 Sayılı Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na her türlü kamusal denetimi, itirazdan men ederek ormanları, zeytinleri kamulaştırma yetkisi veriyor.
4 Temmuz'da TBMM Genel Kurulu'nda deprem bölgesinde yeni konut yapımı için ormanlar ve zeytinlikleri imara açan düzenleme kabul edildi. Bu düzenlemenin ardından TOKİ inşaatı için belirli yerlerde kamulaştırma kararları alındı. yerlerden Hatay'ın Dikmece köyünde halk topraklarını vermek istememesine rağmen Jandarma eşliğinde iş makinaları tarım arazilerine girdi. Nitelikli geçici barınma alanları, konteyner, prefabrik sağlanmayan Hatay halkı kendilerine sorulmadan kararnamelerle kentin yeniden inşasına girişilmesine tepkili. Asırlık zeytin ağaçlarının ve tarım arazilerinin bulunduğu alanda TOKİ projesi yapılmak istenmesine itiraz eden halk 6 gündür topraklarının istimlak edilmesine karşı direniyor.
“4 ÇOCUĞUMA O TOPRAKLARDAN BAKIYORUM”
Dikmece köyünün zeytinlik tarlalarının ve tarım arazilerinde büyük emeği olan kadınları direnişin önünde yer alıyor. Bu kadınlardan Betül Doğan, ekmeklerini yedikleri, 4 çocuğuna baktığı topraklarının kendilerinden alınmasına karşı sonuna kadar direneceklerini ifade etti. Kendilerine herhangi bir bilgilendirme yapılmadığını ifade eden Doğan, “Her şeyi e-devletten tapularımızın durumuna bakınca öğrendik. Köyde yukarı Dikmece’de de 15 ev tapudan düşürülmüş. (Kamulaştırma şerhi) Köyümüzün üst tarafında orman vasfını yitirmiş hazine arazileri var. Oranın zemini buradan çok daha iyi. Orası varken bizim geçim kaynağımızı, yeşil alanımızı katlediyorlar. Biz o toprağı ilmek ilmek ellerimizle işledik. Benim 4 çocuğum var. ben o tarladan buğday hasadı yapıyorum, zeytinimden zeytin yağı çıkarıyorum, dört çocuğuma bakıyorum. Burada çoğu aile bu şekilde. Canımız pahasına da olsa toprağımızı savunacağız” dedi.
Deprem bölgesinde işsizliğin yoğun olduğunu, köylünün ekmeğinin de bu şekilde elinden alındığını ifade eden Doğan, “Topraklarımızı kaybedersek bir yerde iş bulup asgari ücretle geçinmemiz çok zor. Zaten Antakya yerle bir oldu. Yakınlarımızı toprağa verdik. Bir çok kişi evlerini kaybetti. Çadırlarda kalan aileler var. Zaten iş de yok. Geleceğe dair çok büyük kaygılarımız var. Bugün direnişiminiz 6. Günü yine biber gazları ile gelsinler, burada direnmeye devam edeceğiz” dedi.
“BU KADAR İNSAN GEÇİMİNİ NEREDE SAĞLAYACAK?”
Yıllardır pamuk, tütün, buğday ekerek ekmeklerini topraktan çıkardıklarını ifade eden Türkan Esmer, “Ayrıca zemin olarak konut için uygun olduğunu düşünmüyoruz. Orman vasfını yitirmiş bir sürü yer var. neden özellikle Arap Alevi köylerine bu projeyi uygulamaya çalışıyorlar. Biz zaten bugüne kadar burada unutulmuş bir köydük. Yine unutsunlar bizi. Neden akıllarına geldi? Neden Arap Alevi köyünü seçtiler. Demek ki ‘bizi buradan göç ettirmeye çalışıyorlar’ diye düşünmeden edemiyoruz. Bu kadar insanın toprağına, malına el konurda bu kadar insan geçimini nerede sağlayacak, nerede yaşayacaklar? Kimlerin geleceğini de bilmiyoruz. Geleceğimi için endişe duyuyoruz” dedi.
“HERKESİ DAYANIŞMAYA ÇAĞIRIYORUZ”
İlk eylemlerin 22 Mayıs’ta başladığını hatırlatan TÖP Hatay İl Yöneticisi Selver Büyükkeleş, “Halk burayı sahipleniyor. Kimse arsasını satmak istemiyor. Şuan zeytinliklere bir saldırı yok. Şimdilik tarım arazilerinden başlıyorlar. Ekoloji örgütlerine ve tüm kamuoyuna burada köylü ile birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi.
Doğaya zarar vermeden ve insanları yerinden etmeden bir çözüm bulunması gerektiğini ifade eden Büyükkeleş, “Burası yüzde 80-90’ı gidiyor. Arap Alevi Halkını göç ettirme politikası. Zeytinlikler ve tarım arazileri TOKİ’ye açılınca bitki türlerinden, bir çok böcek türü de yok olacak” dedi.