6 Ağustos 2023 09:23

Diploma liyakati, yoksulluğu gizler mi?

Merkez Bankası başkanlığına ve yardımcılıklarına Boğaziçi Üniversitesi mezunu kişilerin atanması 'liyakat' rüğzgarları estirdi. Fakat mevzu gerçekten bundan mı ibaret?

Diploma liyakati, yoksulluğu gizler mi?

Hafize Gaye Erkan (solda, Şahap Kavcıoğlu (sağda) | Fotoğraf: DHA

Berkay MORKAN*

Devletin tüm gücünü arkasında toplayıp bir seçim maratonu geçiren ve bu maratondan da galip çıkan Erdoğan iktidarı, beklendiği gibi geçtiğimiz 2 aylık süreçte kabinede ve çeşitli mevkilerde ciddi değişikliklere gitti. Ülkenin sürüklendiği kriz ve yüksek enflasyon ortamında bunlar arasında en çok dikkat çekenler tabii ki Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirilmesi ve Boğaziçi Üniversitesi mezunu Hafize Gaye Erkan’ın Merkez Bankası başkanı yapılması oldu. Bu iki önemli değişimin akabinde, 27 Temmuz’da yayınlanan Resmi Gazete ile Merkez Bankası yardımcılarında da gidilen oyuncu değişikliğiyle birlikte, Merkez Bankası yönetimi tamamen Boğaziçi Üniversitesi mezunlarına emanet edilmiş oldu. Kabinede de birçok yerde bulunan Boğaziçi Üniversitesi mezunlarının estirmeye başladığı ‘liyakat’ rüzgarları, halk tabanında da AKP iktidarının rasyonel politikalara dönmeye başladığına dair tartışmalarla destek buldu. Fakat mevzu gerçekten bundan mı ibaret, liyakatli yöneticilerin politikaları halk için daima doğru sonuçlar mı doğurur?

27 Temmuz günü yayımlanan 32262 sayılı Resmi Gazete kararıyla, Merkez Bankası yardımcılığından alınan Emrah Şener, Taha Çakmak, ve Mustafa Duman’ın yerine göreve; Boğaziçi Üniversitesi İşletme bölümü mezunu Hatice Karahan, ekonomi bölümü mezunu Osman Cevdet Akçay ve endüstri mühendisliği ve matematik bölümleri mezunu Fatih Karahan getirildi. Bu atamalar, tek adam iktidarının artık rasyonel politikalara dönmesi ve liyakatli insanlara görev vermeye başlaması tartışmalarıyla da destek toplamaya başladı. Özellikle geçtiğimiz 2.5 yılda Boğaziçi Üniversitesi’ne düzenlenen sistematik saldırıların ardından ekonomi yönetiminin Boğaziçi mezunlarına emanet edilmesi de bazı kesimler tarafından oldukça ironik bulundu.

ZAMLARA, AÇLIĞA ÇÖZÜM MÜCADELEDE

Bütün bu illüzyonlara ve liyakat yanılsamalarına rağmen biz biliyoruz ki, göreve getirilenlerin ne mezunu olduğu, tahsilatını nerelerde yaptıklarından ziyade asıl önemli olan bu kişilerin kime hizmet ettiği, hangi politikaları takip ettiği ve bu krizin faturasını emekçilere mi yoksa sermayeye mi keseceğidir. Bu noktada bu yanılsamaların farkına varmak ve perdenin arkasındaki oyunları görmek, açlık sınırında yaşatılıp sadece ekonomi çarklarının dönmesine ve ertesi gün yeniden iş yerinde bulunmasına yetecek kadar tüketmesi istenen halk kitleleri için oldukça kritiktir. Örneğin, yine bir Boğaziçi mezunu olan Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde ülkemizde düzenlenen terör saldırılarıyla yüzlerce yurttaş can vermiş, bunun üzerine bu kişi televizyon ekranlarına çıkıp ‘Oylarımız artıyor’ demekte bir beis görmemiştir. Dolayısıyla, halk kitleleri açısından ‘liyakat’ ölçümü göreve getirilenlerin  diplomayı nereden aldığıyla değil, halk yararını gözetmesiyle yapılır. Emekçileri açlığa mahkum edip sermayedarların kârına kâr katmasıyla çözülmesi planlanan bu ekonomik buhranların karşısında görevdeki insanların alanlarında nasıl başarılar elde etmiş olduklarını tartışarak vakit kaybetmemeli, var olduğumuz her yerde hakkımız olanı almak için, insanca yaşamak için, zam yağmurlarına karşı mücadele örmek için, dayanışmayı ve omuz omuza yürümeyi sürdürmeliyiz.

*Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi

Evrensel'i Takip Et