08 Ağustos 2023 04:00

Yoksullaşan emekçiler, çoğalan sendikalar; nereye gidiyoruz?

SES İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Hülya Baran Ulaşoğlu yazdı: “Yoksullaşan emekçiler, çoğalan sendikalar; nereye gidiyoruz?”

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Hülya BARAN ULAŞOĞLU

SES İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi

Kamu emekçileri her zaman ‘devlet güvencesi’ altında olagelmiş, ‘ayrıcalıklı’ bir kesim olmayı da gelecek kaygısı yaşamayı da tatmıştır. Ek ödeme, ek ders, nöbet ücreti gibi ödemeler ‘90’larda hayatlarına girse de 2000’li yıllardan başlayarak artık maaşla değil, neredeyse yan ödemelerle geçinmektedirler.

Sağlıkta dönüşüm programı ile sağlığın özelleştirilmesi, memurun çalışma şeklini değiştirdi. Maaş, görev yeri ve ücret de esneklik... Esnek çalışma modeli ile iş yükü arttı, ücretler tamamen düştü, şimdi özelleştirmelerin artmasıyla kamu emekçileri, eski devlet memurunun lojmanları, sosyal tesisleri, kreşlerini kaybetti.

Son yapılan iş bırakma eyleminde alanlarda öne çıkan bir slogan vardı. Kısık sesle ve sitemkar bir şekilde: “Devletin memuru yoksul olamaz.” İşte değişen yaşam koşulları ve memurun sendikası olmaz söylemlerinden, kamu emekçisinin geldiği yer ‘grevli ve toplu sözleşmeli sendika hakkı’ oldu. Ancak sendika olamayan birçok sendikayla yol alıyoruz bu iş bırakmalarda.

İŞ YERİ ÇALIŞMALARI OLAN YERLERDE EYLEM OLDU

Sağlık alanında 30’u geçen sendika var. İki sendika karar alıp 7 Temmuz’da iş bıraktı fakat sağlık alanında birçok sendika varken bölük bir örgütlenme ile iş bırakma tam olarak alana yansımadı. Çalıştığı ortamda iki sendikaya üye çalışan yalnızlaştı, iki sendikanın üye ve temsilcilerine idareden baskılar olduğu gözlendi. Yani siz bol bol sendika kurun, tek tek karar alın, idare gereğini yapar noktasındayız. Hatta iş bırakan sendikalar dışında iş aksamıyor ise yöneticiler liste alıp “Tamam işler yürür” diyerek herhangi bir söylemde dahi bulunmuyor. Kısacası her şey iş yerlerinde sendikaların ne kadar örgütlü olduğu ve ayrışan sendikaların her şeye rağmen tabanın isteği ile ne kadar birleştiği ile belirleniyor.

Sağlık iş kolunda 21 örgüt bir araya gelebildi, SABİM adında bir platform kurdu. Ama tabiri caiz ise baskın basanın modeli oldu. Diğer sendikalar neden yok? TTB neden toplantılara çağrılmadı? Biz emekçileri hadi karar alma noktasında görmediniz, tabanda iş bırakma nasıl örgütlenecek? Ortak bildiriler ne zaman gelecek? Hatta son günlere kadar sendikamız SES katılacak mı belli değil ama duyurularda ismimiz var. Tabii alanda sancıları temsilciler çekiyor. Neler oluyor hayatta şarkısı gibi...

Eğer tabanda iş yeri çalışması var ise o iş yerlerinde birliktelik ve eylemler oldu, yoksa yaprak kıpırdamayan iş yerleri oldu. Tabii 21 örgüt yöneticileri alanlardaydı.

TABANDA ‘BİRLEŞİN’ VURGUSU

İş yerini gezerken tabanda ısrarla “Birleşin hayatı durduralım ama daha örgütlü şekilde. Günler, hatta aylar öncesi bunu biz bilelim” şeklinde söylemlerle sıkça karşılaştık. “Bu yukarıdaki sorun ne?​” diyen, kızgın emekçileri ikna ettik. İş yeri çalışmalarında perişan haldeydik. Ne bir ortak bildiri ne de 21 örgüt temsilcisini gördük. Bundan sonra 3 gün iş bırakacağız diyen Hekim Birliği vardı yanımda. “10 Ağustos’ta tüm kamu emekçileriyle KESK iş bırakacak, diğer örgütlerle toplantılar yapılıyor” diyen ben, TTB’nin duyuruları, “Bu böyle olmaz gün evveli artarak devam edecek eylem planı yapalım” önerileri... KESK’in sadece sağlıkta değil, TİS taleplerimiz kabul edilmezse tüm iş kollarında 16 Ağustos’ta iş bırakacağını tekrarlayarak tarih yenilemesi.

İş yerlerinde çalışanlar ve tabandaki temsilciler “Ne yapın edin birleşin” mesajını sendika ve meslek örgütlerine bangır bangır bağırıyor. Eylem tam olarak karşılığını bulmasa da çalışanlar 21 örgütün bir araya gelmesinden memnun, devamını talep ediyor. Hatta hükümetle masaya oturan ya da alanda üyesi olup eyleme katılmayan sendikalarla görüşülmesini, gerekirse basında deklare edilerek her sendikanın neden birleşmediğinin açıklanması talebi var. Üyeler istifa edeceklerini bastıra bastıra söylüyor. Nedir bu sendikaların birbirleriyle diyalog zayıflığı? Nedir bu kast? İletişimsizlik? Bir sürü olanak var, her sendika Twitter odaları sohbetleri yapıyor, sendika genel merkezleri birleşerek herkese açık böyle toplantılar yapamaz mı?

KESK 16 Ağustos için bir karar aldı ama birleşik mücadele örülmeden olacak gibi değil. Hangi sendika olursa olsun sağlık iş kolunda tek başına karar alsaydı 1-2 Ağustos’ta yaratılan enerji ve kitleyi bile bulamazdı. Kısacası eğer ciddi bir hak almak istiyorsak örgütlenme şart. İnsanca çalışma koşulları, sosyal ve özlük haklarımızı istiyorsak ortak mücadeleyi zorlamamız lazım. Yoksa geçici iyileştirilmelerle kamu emekçisini de geçici olarak susturacaklar. Alanda güçlü bir slogan daha vardı, sağlıkta şiddetin tehlikesini de vurgulayan “Fişlenmekten değil, şişlenmekten korkarız.” Sağlık emekçileri diyeceğini dedi...

ÖNCEKİ HABER

Bodrum'da çıkan orman yangını kontrol altına alındı

SONRAKİ HABER

Reuters Raporu: Haberlere ilgi önemli ölçüde azaldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa