Başka bir dünyanın mümkün olduğunu gördüm
20. Gençlik Yaz Kampı'na katılan bir tersane işçisi tatilin kendisi için ne anlama geldiğini anlattı.
Fotoğraf: Tersane işçileri
Tuzla tersanelerinden bir işçi
Tatil bizim için her sene özellikle yaz gelince büyük hayaller kurduğumuz, yapmak istesek de yapamadığımız bir şeydir. Gitmek istesek patronumuza binbir türlü yalanlar söylemek zorunda kalırız, izin almaya çalışırız, patronu ikna etmeye çalışırız. 20. Gençlik Yaz Kampı’na katılabilmek için benim söylediğim yalanlar gibi... Ben 20 yaşında tersanede çalışan bir işçiyim, buraya gelebilmek için çok çaba sarf ettim, umarım patronum bu yazdıklarımı okumaz.
Bu kampa arkadaşlarımın çağrısıyla geldim, beni kampa ikna eden en büyük şey “Başka bir dünya mümkün” sloganıydı. Ben de birçok genç gibi hayatımda, ülkemde, yaşadığım topraklarda bir şeylerin değişmesini istiyorum. Şimdiye kadar bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Çalıştığım tersanede koşulları değiştirmek, aldığımız ücreti değiştirmek, yaşadığımız evleri, mahalleleri değiştirmek, ülkeyi dünyayı değiştirmek... Bunları yapabilmek için örgütlenmemiz gerektiğini öğrendim. Benim gibi işçiler anlattı ben dinledim, bazen ben anlattım onlar dinledi. Nasıl birlik olacağımızı, tek ses olacağımızı konuştuk, onlardan çok şey öğrendim.
Bir hafta kaldığım bu kampta çok şey öğrendim, çok güzel dostluklar edindim. Önceden bir kez dahi görmediğim insanlarla beraber güldüm, eğlendim, çalıştım, beraber yemek yedim. Kampta 1 hafta geçirdim, son gün yine patronum geldi aklıma, buraya gelmek için söylediğim yalanlar, tersanedeki koşullar, oradaki arkadaşlarımın durumu... Benim için kamp başka bir dünyayı gördüğüm yer oldu. Her gün 12 saat çalışıp eve gelip uyuyup sabah tekrar işe gitme döngüsünde aylarımı geçirdiğimi, ömrümden gittiğini gördüm. Bu döngü öyle bir şey ki insanı yavaş yavaş yiyor. Çalışırken zihinsel olarak hırpalandığımı fark ettim. Bugün kendimi daha iyi ve mutlu hissediyorum, en önemlisi artık daha umutluyum.
Her sabah Tuzla’da İçmeler’deki evimden ölümü göze alarak çıkıyorum, yaptığım iş, tersanede iş güvenliğini sağlamak ama benim bile canım güvende değil. Bir kazayı olmadan önce önlemem gerekiyor ancak bunun için yeterince eğitimim yok ayrıca önlemek için yetkimin de olması gerekiyor, o da yok. Güvenlik için çalışılan alana iskele kurulması gerekiyor, ben bunu önersem de benim bir üstüm gelip ‘Gerek yok, böyle çalışın’ diyor. Hesabı işin erken bitmesi, ben sesimi çıkaramıyorum. Patrona bağlı iş güvenliği uzmanı mı olur? Ben ise doğrudan patrona bağlı bile değilim. Taşeronun taşeronu olan bir ş güvenliği uzmanının ne yetkisi olabilir? Bu yüzden tersanelerde ölümler oluyor, hemen her gün kazalar oluyor, iş daha erken bitsin diye…
Ben bu kampta tüm bu koşulları değiştirebileceğimizi öğrendim, başka bir dünyanın mümkün olduğunu, tersane işçilerinin ölmediği bir dünyayı kurabileceğimizi öğrendim. Döndüğümde bütün arkadaşlarıma bu dünyayı anlatacağım. Bu mektubu işçi arkadaşlarım için yazıyorum, başka bir dünya mümkün.