12 Ağustos 2023 01:45

“Biat edenin güçlüsü görevi alır”

Devlet Tiyatrolarına yapılan yeni atamayı DT Eski Genel Müdürü Tamer Levent ve DT’den emekli olan, Oyuncu Reha Özcan ile konuştuk.

Tamer Karadağlı (Fotoğraf: Orhan Çiçek / AA)

Paylaş

Nisa Sude DEMİREL
İstanbul

Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atamayla Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğüne Oyuncu Tamer Karadağlı getirildi. Daha önce Merve Dizdar’ın Cannes Festivali’ndeki ödül konuşması nedeniyle Dizdar’ı “Ülkesini Batı’ya şikayet etmekle” suçlayan, Nihal Yalçın’ın ödül konuşmasına tahammül edemeyip kendisini “Yalçın’ın paylaşımlarına bakmaya başladım. ‘Selahattin Demirtaş’a özgürlük’ falan demiş” diyerek savunan, LGBTİ’leri hedef alan, nefret yürüyüşlerini destekleyen Karadağlı’nın genel müdür olarak atanması tartışmalara neden oldu.

Devlet Tiyatrolarına yapılan atamayı DT Eski Genel Müdürü Tamer Levent ve DT’den emekli olan, Oyuncu Reha Özcan ile konuştuk. Levent “Bu kurumun genel müdürlerinin seçimle gelmesi gerektiğini savundum hep” derken Özcan “Bu genel bir sorun, diğer kurumlarda da durum aynı şekilde. Liyakatin yok olduğu yerde biat edenin en güçlüsü görev alır” ifadelerini kullandı.

"LİYAKAT ÖLÇÜSÜ ARANMIYOR"

Devlet Tiyatrolarının yapısının bir daha sorgulanması gerektiğini ifade eden Özcan, “Tamer Karadağlı’yı hiç sahne üzerinde seyretme şansım olmadı. Kendisini televizyon dizilerinde ‘ba ba ba’ gibi repliklerle hafızalarımızda yer etmiş. Sonrasında da sistem içerisinde muhalif olması gereken sanatçının tam tersi bir çizgi oluşturarak kendi varlığını belirlemiş” diye konuştu. Durumun Karadağlı’ya özgü olmadığını; son dönemdeki genel müdürlerin de aynı şekilde atandığını belirten Özcan, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünde liyakat ölçütü aranmadığını söyledi.

Özcan sözlerine şöyle devam etti: “Doksanlı yılların başında özerk yapısını koruyabilmek için kendi personelinin oylarıyla ataması yapılması düşünen Devlet Tiyatrolarının bu hale gelmesi tabi ki içler acısı. Fakat kadrolaşma sadece buradan başlamıyor. Atamalar, ataması yapılan sanatçılar, erken emeklilikler -buraya kendimi de dahil edebilirim- kurumdan neden gittiğini sorgulatan ve gönderen kifayetsiz muhterislerin çokluğu kurumu maalesef bu noktaya getirdi”

Karadağlı’nın atamasına gelen tepkilerden bazılarını “timsah gözyaşları” olarak nitelendiren Özcan, bunların devamlılığını sağlayanın da tepkilerden sonra bu durumdan faydalanmaya başlayacak insanlar olduğunu dikkat çekti. Özcan bu atamayı ve gelinen noktayı “Tamer Karadağlı’nın özelinde bir şey söylemiyorum. Bu genel bir sorun, diğer kurumlarda da durum aynı şekilde. Liyakatin yok olduğu yerde biat edenin en güçlüsü görev alır” şeklinde konuştu.

"GENEL MÜDÜRLER SEÇİMLE GELMELİ"

Devlet Tiyatrolarının kuruluş kanunun yeniden düzenlenmesi gerektiğini dile getiren Devlet Tiyatroları Eski Genel Müdürü Tamer Levent ise “Bu sorunlar Devlet Tiyatrolarında çözüldüğü zaman Türkiye’deki tüm özel ve ödenekli tiyatrolar bu örnekten yararlanma şansına sahip olacaktır” dedi. Devlet Tiyatrolarının öncü bir kuruluş olduğunu vurgulayan Levent, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu kurumun genel müdürlerinin seçimle gelmesi gerektiğini savundum hep. Bu anlamda örnek olmak için ‘Seçim sonucunda atanmış’ genel müdür olmuştum. Genel müdür olunca insanlar hep orada kalacaklarını ya da konuyu hiç bilmeseler bile kurumun kendi kendini idare edebileceğini zannediyorlar. Halbuki seçilmiş genel müdürler bu sorunları halledecek ve bu kültürün geliştirilmesini sağlayacak bir proje ve programla göreve gelmelidir. Bu anlamda dünya repertuarını sahneye koyan, Türkiye’de oyun yazarlığını teşvik eden, geliştirilmesini sağlayan, bölgelerde ve büyük kentlerde tiyatro kültürünün yaygınlaşmasını ve destek verilmesini sağlayan bir yapıda olmalıdır.”

MUHALİF SÖYLEMLERDEN YANDAŞLIĞA

Atamanın ardından Karadağlı’nın, 2013 yılında Gezi direnişi sırasında Hayatın Sesi TV’ye verdiği demeç akıllara geldi. Karadağlı, “Yükselen sese kulak verilmesi gerektiğine inanıyorum. İnsanlar artık sessiz kalmak istemiyor. Seslerini duyurmak istiyorlar. Bunu da destekliyorum” demişti. Yine 2015 Millet gazetesine verdiği röportajda “Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan korkuyoruz. Ben de dahil hepimiz bu korkuları yaşıyoruz. Herkes ‘Aman ters gitmeyelim, yanlış algılanmayalım’ derdinde. Kaç kişi tanıyorum yıllar önce farklı, şimdi farklı olan. Korkulan şey ekmeğinden olma korkusu; aman yanlış bir şey söylemiş olurum içeri alınırım” demişti. Türkiye’de ifade özgürlüğünün olmadığını belirten Karadağlı “Sanatçılar kendilerini rahatça ifade edebiliyorlar mı, korkmadan çekinmeden konuşabiliyorlar mı? Elbette hayır. Her dönem hükümete yakın ünlü sanatçılar vardı. Ama son zamanlarda o daha da yoğun olarak gözlemlenmeye başladı” ifadelerini kullanmıştı.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Kültür, sanat alanında biat ve liyakat | Geniş Açı

SONRAKİ HABER

Yeşil Sol Parti Milletvekili Çiçek Otlu: Adalar yapılaşmaya mı açılmak isteniyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa