14 Ağustos 2023 04:17

Çadırın başında çağrı, ete kemiğe bürünmeyen ‘dayanışma’

“Enerji ve maden işçilerinin bugün tüm baskılara rağmen direnişlerini sürdüren köylülere borcu var. Çünkü işçiler özelleştirmeye karşı mücadele verdiklerinde ilk köylüleri yanlarında gördüler.”

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Sinan Cem KAYA
Muğla

Muğla Milas’a bağlı İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’nda Limak ve IC Holdingin kömür sahalarını genişletmek amacıyla ağaç katliamına girişmesine karşı köylülerin, bölge halkının ve desteğe gelen yurttaşların direnişi sürüyor. Yeniköy Kemerköy Termik Santrallerine kömür temini için ağaçların kesim işlemi tamamlayan şirket ise iş makineleri aracılığıyla ağaçların toplanmasına ve yol açımına devam ediyor.

Topraklarının maden sahasına çevrilmesine izin vermeyeceklerini söyleyen köylüler, 2019 yılının ortasından itibaren gerek hukuki girişimlerle, gerek İkizköy’de kurdukları direniş çadırı ile yıkımı durdurma mücadelesi veriyor. Köylülerin yanı sıra destek ve dayanışma için direniş çadırına gelen yaşam savunucuları, emek ve meslek örgütleri de maden sahalarının açılmasının saymakla bitmeyecek ağır sonuçlarını her fırsatta dile getiriyor.

Özelleştirmeye karşı direnişte öne çıkan ancak özelleştirme sonrası geleceklerini korumayı patronlarla kurdukları yakın ilişkiye bağlayan sendikacıların (sendika bürokratlarının) bu direniş karşısındaki tutumu ise parmak ısırtacak cinsten. Öncelikle şunu hatırlatmakta fayda var; bölgede örgütlü iki sendika olan Tes-İş ve T. Maden-İş üyesi işçilerin çalışma koşulları, özelleştirme sonrası ağırlaşırken, ücretleri ise dip yaptı. Öyle ki geçtiğimiz ocak ayında 500 işçinin ücreti asgari ücretin altında kaldı. İmzalanan sözleşmeler ise enflasyonu karşılamak bir yana mevcudu korumaya bile yetmedi. İşçiler arasında ek iş yapan yaygınlaşırken Milas ve Yatağan’da artık buralarda çalışmak ayrıcalık olmaktan çıktı.

ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞI KÖYLÜ İŞÇİNİN YANINDAYDI

Yatağan’da yer üstündeki kömürü bitiren Yatağan Enerji AŞ bir taraftan Soma’dan ve çevre maden sahalarından kömür alırken, yaklaşık bir yıldır yeraltından kömür çıkarmaya başladı. 250’ye yakın maden işçisinin çalıştığı bu yeni bölge için patronlar sendikacılara “Sakın buraya geleyim demeyin, buraya dokunmayın” diye gözdağı vermeyi de ihmal etmediler. Üye sayısı 200 altına düşmüş T. Maden-İş Yatağan Şubesinin kapatılarak temsilcilik düzeyinde kalması bekleniyor olması, savrulan zemini de gösteriyor.

Oysa enerji ve maden işçilerinin bugün tüm baskılara rağmen direnişlerini sürdüren köylülere borcu var. Çünkü işçiler özelleştirmeye karşı mücadele verdiklerinde ilk köylüleri yanlarında gördüler. Santral önlerinde mücadelenin sıcaklığında, onlardan aldıkları dayanışmayla güçlendiler. Köylüler bu mücadele döneminde her bir işçiyi hanesinin bir üyesi olarak görüp ekmeklerini paylaştı.

Bugün ise köylüler, patronlar tarafından kömür sahaları için evleri bir bir kapatılarak yurtlarından ocaklarından sürülmek isteniyor. Devasa ormanlık alanlar, ağaçlar, içinde yaşayan tüm canlılarıyla birlikte yok ediliyor.

Bir zamanlar santrallere girmek için polis ve askerin arkasından TOMA’ların arkasından yürüyen patronlara karşı işçilerin kurduğu barikatı şimdi İkizköylüler, Çamköylüler kurdu. İşçilere ‘kömür sahaları açılmazsa işlerinin ellerinden gideceğini, çocuklarının aç kalacağını’ anlatan sendikacılar, köylüleri hedef gösterirken AKP’den iş ve kadro talep etmek akıllarına bile gelmedi. Eski bakan kürsüden onların adeta sözcülüğünü yapar hale geldi, köylüleri hedef göstermekten geri durmadılar.

SEFALATE İMZA ATMIŞLARDI

Son sözleşme örneğinde olduğu gibi, sıkılmadan sefalet ücretlerine imza atanlar şimdi de köylülere karşı santral patronlarına omuz vermekten çekinmiyor.

Yatağanda yeraltı işçilerinin örgütlenmemesi için sendikayı tehdit eden patronun yanında durmaya çabalayanlar artan gerilimin ise farkında değil. Ormanlık alanlara dokunulmaması, suyun devamlı akması, çocukların ve bütün canlıların hayatlarına sağlıklı devam etmesi için mücadele eden köylülerden yardım talepleri uzak bir zamanda olmayacaktır. Dün olduğu gibi enerji işçilerin iş ve gelecek kaygısı ancak orman köylüleriyle, Muğla ve Milas başta olmak üzere emek güçleriyle ortak ve yan yana verilecek mücadeleyle çözülebilir. İlk adım ise öncelikle sendikaların içerisine bulunduğu durumdan çıkmasıyla mümkündür. Köylülerin uzanan eli tutulmalı patronların değil köylülerin barikatında yer alınmalıdır.

Ayrıca dışarıdan desteğe gelen sendika ve meslek örgütleri ile belediye başkanları ise en kalbi duygularını ileterek ayrılmamalı. Telefonlarının köylülere hep açık olduğunu söylediler. Otobüs kaldırma sözleri verildi. Ama bu sözleri veren bir belediye başkanı Milas Zeytin Festivalinde YK Enerji’yi sponsor yaptı. Sonu yuhalanmayla bitti. Ya da aynı belediye başkanları muhtarlarla birlikte direnişe destek vermek için örgütlenme konusunda bir adım atmıyor. Muhtarlar ise valinin kapısına giderek şirketi değil köylüleri şikayet ediyor, “Dışarıdan gelenler yapıyor” diyor.

İşçileri iki dudaklarından çıkacak bir kelimeyle bir gecede üyesi oldukları sendikadan istifa ettirenler, şube başkanlarını belirleyenler sıra köylü direnişine gelince “Sendikanın iç meselesine karışmak olur” diyor. Gerçek manada destek olmak isteyen emek ve meslek örgütlerinin sesinin ise yeteri kadar duyulduğu, alınan kararların halka indirildiği söylenemez.

Oysa olanaklar iyi kullanılabilirse Muğla ve Milas’ta kitlesel katılımlı etkinlik ve gösteriler yapılabilir.

DAHA DA GEÇ OLMADAN...

Demokrasi, hak, adalet, ekmek ve gelecek talebi olan emek güçleri için Muğla Akbelen’de devam eden mücadele konulacak çıtayı göstermesi bakımdan bir ders niteliğinde olacaktır. Akbelen’e gelen, burada köylülere ve dayanışma için büyük buluşmaya gelenlere seslenen işçi sınıfının Meclisteki sözcüsü Emek Partisi Milletvekili İskender Bayhan’ın dediği gibi “Buraların kaynakları bütün Milas’ı, bütün Muğla’yı, Ege’yi doyurur.” Yeter ki birlikte mücadele verelim. Biz mücadele etmezsek tek adam düzenini geriletemeyiz, İçtaşlar, Kolinler, Limaklar büyür. İkizköylüler ve Ören köylüleri başta olmak üzere santrallerde ve madenlerde çalışan işçi de çok yıldızlı otellerde çalışan işçiler de suyu kesildiğine kızan esnaf da tatil için gelenler de… Herkesin gözü AKP’ye geri adım attıracak bir mücadelenin başarılmasında. Bu mücadele ancak birlikte başarılabilir.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

6 başlıkta Antep’te, Şireci’de yaşananlar: “Bu kavga ekmek kavgası”

SONRAKİ HABER

Vestel’de tüm yük çalışanların omuzunda

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa