Biz size ‘Vali olamazsınız’ demedik ki…
Adana Valisi, İdare Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı verme ihtimalini bertaraf etmek için eylem yasağını her hafta Cuma günü mesai bitiminden sonra ilan ediyor.
Fotoğraf: MA
Av. Tugay BEK
İllerde devleti en üst düzeyde temsil eden valiler, halka yalan söyleyip kamuoyunu yanıltabilir mi? Vatandaşa iftira atabilir mi? Kanuna karşı hile yapabilir mi? Hukuka aykırı kararlarının yargısal denetiminin önüne geçebilmek için bir takım ayak oyunlarına başvurabilir mi?
Adana Valisi düzenli olarak hem de her cuma bunların hepsini bir arada yapıyor. Valilik son iki haftadır cumartesi günü boyunca il genelinde eylem, basın açıklaması gibi etkinlikleri yasaklıyor.
Adana Valiliği yasaklama kararına ilişkin cuma günü yayınladığı basın bülteninde şöyle diyor:
“İlimizde sivil toplum kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler tarafından, ‘basın açıklaması’ veya benzer isimler adı altında düzenlenen eylem ve etkinliklerde; katılımcıların, bir yerde toplanarak basın açıklamasını gerçekleştirecekleri yere yürüyüş yaparak gittikleri veya basın açıklaması sonrasında başka bir yere toplu olarak yürüyerek gittikleri, bu yürüyüşler sırasında pankart, döviz vb. açarak ve slogan atarak yaya ve araç trafiğinin kısmen veya tamamen engellediği, kamu huzur ve esenliğinin tehlikeye düşürüldüğü ve başkalarının hak ve hürriyetlerinin kısıtlandığı gözlemlenerek tespit edilmiştir.
Özellikle, halkın yoğun olduğu alışveriş merkezleri, kamu hizmeti görülen bina vb. kuruluşların çevresi, kaldırım ve cadde üzerlerinde yapılan basın açıklaması ile benzeri eylemler, bu etkinliği düzenleyenler ve o civarda bulunan halkın güvenliği açısından sakıncalar doğurabilmektedir” diyor.
KÜLLİYEN YALAN, KÜLLİYEN İFTİRA
Pankartlı sloganlı yürüyüşlerle yolun trafiğe kapatıldığı, araç ve yaya trafiğinin engellendiği halkın güvenliğinin tehlikeye atıldığı yalanını valilik antetli basın açıklaması ile kendi sitesinden basına ve kamuoyuna ilan edebiliyor. Bunu iddia eden valilik, kimler, nerde ne zaman halkın yaşamını ve güvenliğini zora sokacak eylem ve etkinlik yapmış göstersin; Adana halkı olarak biz de öğrenelim.
Valilik basın açıklamasının devamında, “İlimiz sınırları içerisinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyeti kamu esenliğinin sağlanması amacıyla belirtilen konu veya dolaylı olarak aynı amaçla yapılacak eylem ve etkinlikler ile ilgili; İlimiz genelinde park/bahçe, genel yollar, kamu binaları önleri, STK önleri, umuma açık ve kapalı alanlarda umuma açık veya/kapalı yer toplantıları, yürüyüş, basın açıklaması, açlık grevi, oturma eylemi, stant/çadır kurma, bildiri dağıtma, afiş asma, yazılama ve bu gibi tüm faaliyetlerin eylem/etkinliklerin yapılmasının, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunun (11/A) ve (11/C) maddeleri ile 2911 sayılı toplantı Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 17’nci maddesi hükümleri doğrultusunda 12/08/2023 günü saat 08.00’den başlayarak 12/08/2023 günü saat 23.59’a kadar 11/08/2023 tarih ve 75027471-5113-(12470)/2050 sayılı Oluru ile Yasaklanmıştır” demekte.
ADANA’DA 6 GÜN DEMOKRASİ 1 GÜN OHAL VAR
Haftanın 6 günü kamu düzeni ve güvenliğine yönelik olarak hiçbir tehdit görülmeyen Adana’da, cumartesi günü “OHAL ilan edilip” her türlü eylem ve etkinliği yasaklanarak sokağa çıkanlara sert bir şekilde müdahale ediliyor.
Valilik, İnsan Hakları Derneği tarafından her hafta Cumartesi Anneleri ile dayanışma amacı ile yapılmak istenen basın açıklamalarını engelleyebilmek için bu garabete imza attığını da söylemekten çekiniyor.
Anayasa Mahkemesi, Cumartesi Annelerinin eylemine ilişkin kararında “Bu etkinliğin barışçıl özellikten çıktığı ortaya konulmadan yapılan her engelleme ve müdahale, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının özüne yapılmış esaslı bir müdahaledir” diyerek her yurttaşın barışçıl şekilde tepkisini kamuoyuna duyurma hakkının bulunduğunun altını çiziyor.
Valiliğin atıf yaptığı 2911 Sayılı Yasanın 17. maddesinde “… suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde” yasaklama kararı verilebileceği belirtilmektedir. Kanunun aradığı bu “açık ve yakın tehlikenin” olmadığını herkes gibi Adana Valisi de gayet iyi biliyor.
Adana Valisi bu yasaklamanın, en genel hali ile hukuka, Anayasa’ya, AYM kararına aykırı olduğundan, yargıdan döneceğinden o kadar emin ki, İdare Mahkemesinin Yürütmeyi Durdurma Kararı verme ihtimalini bertaraf etmek için kararını her hafta Cuma günü mesai bitiminden sonra ilan ediyor.
Valiliğin ‘fermanına’ boyun eğmeyen insan hakları savunucuları, polisin orantısız şiddetine maruz bırakılıp gözaltına alınıyor. Cumartesi Annelerinin haklı mücadelesine destek olduğu için darbedilerek gözaltına alınanlar, sırf eziyet olsun diye sıcaklığın 50 dereceyi bulduğu klimasız gözaltı araçlarında saatlerce keyfi bir şekilde tutuluyor. Valilik, bu hukuksuz uygulama ile kalp hastası ve solunum sorunu olan insanların sağlık ve hayatlarını riske atmaktan çekinmiyor.
Valileri de bağlayan Anayasa ve yargı kararı, siyasi iktidarın emir ve talimatlarından önde gelir. Kamu görevlileri, hukuka aykırı, konusu suç teşkil eden emir yerine getiremez.
Bu ülkede, bir takım şekil şartlarını yerine getiren herkes vali olabilir.
Valililerin kendisine sorması gereken soru; vatandaşa yalan söylemeyen, kamuoyunu yanıltmayan, iftira atmayan, Anayasa’ya, hukuka, mahkeme kararlarına ve insan haklarına saygılı bir vali olmayı becerip beceremeyeceğidir.