Depremzedeler misafirhanelerden kapı dışarı edilmek isteniyor
KYK yurtları ve kamu misafirhanelerinde kapı dışarı edilmek istenen depremzedeler, "Deprem bölgesinde barınma ve sağlık sorunları çözülmedi. Biz nereye gidelim, direneceğiz” dedi.
Fotoğraf: DHA
Deniz KEMEÇ
Gözde TOPUZ
Ankara
Deprem bölgesinde yaşanan barınma ve halk sağlığı sorunları hala çözüme kavuşturulmamış iken; başka şehirlerde yurtlarda, misafirhanelerde kalan depremzedeler de kendilerine bir barınma alternatifi sunulmadan kaldıkları yerlerden çıkarılmaya zorlanıyor.
“DEPREMDE YARALANAN YAKINLARIMIZI HASTANEYE TAKSİYLE GÖTÜRMEK ZORUNDAYIZ”
18 Ağustos tarihinde valilik kararıyla depremzedelerin KYK yurtlarının yanı sıra kamu misafirhanelerinden de çıkarılacağına yönelik bir duyum aldık. Bunun üzerine depremden yaralı olarak kurtulabilen depremzedelerin yerleştirildiği ODTÜ Aysel Sabuncu Yaşam Merkezi’ne doğru yola koyuluyoruz. Kampüsün ücra köşesindeki bir misafirhane burası. Özel araç dışında ulaşım yok. Öyle ki burada konaklayan depremzede Nurettin Karlı taksiyle ulaşım sağlamak zorunda olmalarından yakınıyor: “Depremde yaralanan yakınlarımızı hastaneye taksiyle götürmek zorundayız. Günü geliyor 500 lira taksi parası vermek zorunda kalıyoruz”
“TEDAVİM HALA SÜRÜYOR”
Misafirhaneye varıyoruz. Bir bankta oturan depremzedeye yaklaşıyoruz. Orta yaşlı bir erkek, telefonuyla uğraşıyor. Muhabbet etmeye çalıştığımızda Türkçe bilmediğini söylüyor. Nasıl anlaşacağımızı düşünürken çeviri yapması için çocuğunu çağırıveriyor yanımıza. 8 yaşındaymış. Adı Ahmet. Sağ kolu boydan boya ameliyat izleri, depremde parmaklarını kaybetmiş. Depremden beri de okula gidemediğinden bahsediyor. Babasını çevirmeye başlıyor. Suriye’deki savaştan Hatay’a kaçtıklarını ve depreme kadarki 6 sene orada yaşadıklarını anlatıyor. Babası orada plastik fabrikasında çalışıyormuş, ancak şimdi işsiz. Ahmet’i hastaneye götürmek durumunda olduğundan çalışamadığını söylüyor.
“Depremde annem öldü. Kız kardeşlerim de Adana’da Sosyal Hizmetler aldı. Babamla ben varız. Babam bana yemek yediriyor, beni hastaneye götürüyor, yanımda durması gerekiyor. Proteze ihtiyacım var. Rapora ihtiyacım var. Tedavim hala sürüyor” diyor Ahmet.
Herhangi bir kira yardımından, yakınını kaybedenlere verilen nakdi yardımdan faydalanamadıklarını söylüyorlar. Babasına misafirhaneden çıkarılma iddialarını sorduğumuzdaysa doğruluyor bizi: “Para yok, gidecek yerimiz yok. Çocuğumun tedavisi devam ediyor. Şimdi de bizi buradan çıkarmak istiyorlar.”
Son günlerde ise haftasonu yemek çıkarılmamaya başlanmış. Sadece kahvaltı çıktığını söylüyorlar. Son 3 aydır da sadece 2 öğün yemek çıktığından bahsediyorlar. Hatta, “Öğlen biraz daha fazla alıp akşam yemeye çalışıyoruz” diyorlar. Konuştuğumuz diğer depremzedeler de aynı durumdan yakınıyor ve bunun çıkmaları için yapılan bir baskı, yıldırma politikası olduğunu düşünüyorlar. Dışarıdaki banklarda konuşmaya devam ettikçe başka depremzedeler de geliyorlar bizimle konuşmaya.
“BURADA KONAKLADIĞIM İÇİN KİRA YARDIMI VERMEDİLER, ŞİMDİ DE ÇIKARMAK İSTİYORLAR”
Birisi 1 aylık olan 3 çocuğu ve eşi ile birlikte burada konaklayan depremzede de kira yardımı alamadığından “Burada konakladığım için kira yardımı vermediler, şimdi de çıkarmak istiyorlar” diyerek bahsediyor. Gidecek hiçbir yerinin olmadığını söyleyen depremzede, memlekete de dönemeyeceğinden bahsederken “Enkazlar kaldırılmaya devam ediyor. Toz, toprak çocuklar orada nasıl yaşayacak?” diyor. “Öğrenciler gelip kalacak olsa, tamam. Ama öğrencilerden bağımsız bir misafirhane burası” diyerek buradan çıkarılmak istenmelerine anlam veremiyor. Öğrenciler gelecek olsa dahi barınma ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğinden konuştuğumuzda ise hak veriyor ve ekliyor: “Bize dair bir planlamaları yok.”
Ayrıca depremzedeler genel olarak kaldıkları süreçte herhangi bir yetkilinin onların yanına gelmediklerini de söylüyorlar.
“KONTEYNER DEĞİL TRİBLEX VERSEN BEN BİR YERE GİDEMEM”
Başka bir depremzede Nurettin Karlı ile konuşuyoruz. “Çok yaralımız vardı. Kalabalıktık. Savaş uçağıyla yaralı getirdik. Buraya yerleştik” diyor ve burada 16 depremzede ailenin kaldığını belirtiyor. Bir yandan bir haftadır misafirhanenin eski haliyle çalışmaya başladığını da ekliyor. Yaşadıkları stres problemlerinin yanı sıra o da benzer şekilde yemek problemi yaşadıklarından bahsediyor. Tam konuşurken arkadan başka bir depremzede sesleniyor. “Bak o konuşan arkadaşın bebeği burada doğdu” diyor ve ekliyor: “Dün değil evvelsi gün de buradaki bebeklerden biri öldü annenin yaşadığı stresten dolayı” diyor. Burada yaşadıkları problemlerin üstüne “Şimdi de ayın 18’inde boşaltın diyorlar. Kiminin ayağı kesik kimi oksijen tedavisi alıyor, nereye gidelim? Ya Kızılay’da çadır açacağım. Saraya zaten yanaşamayız bizi bırakmazlar… Cumhurbaşkanımız hazırladık, konteyner ihtiyacımız yok diyor. Hani nerede? Ayrıca bana konteyner değil triblex versen ben bir yere gidemem” diyor.
“BİZ ÇIKMAYACAĞIZ! BİR ŞEKİL DİRENECEĞİZ!”
“Kimi aradıysak ya bilgimiz yok diyor ya çıkacaksınız diyor. Ya diyorum çıkacaksak sayın cumhurbaşkanımız her konuda açıklama yapıyor, bu konuda hiç kimse bir açıklama duymadı” diyor ve ekliyor “Biz çıkmayacağız! Bir şekil direneceğiz” kararlı şekilde. Diğer ailelerle de çıkmama kararını konuşup konuşmadıklarını sorduğumuzda ise “Tabi tabi. Burada kalanların gidecek durumu yok. Kadının ayağı yok, yanında bir bebeği var. Bunları bırakıp gidemeyiz, lüks istemiyoruz biz” diyor.