17 Ağustos 2023 03:02

17 Ağustos Depreminin üzerinden 24 yıl geçti: Deprem düzenlemeleri kağıt üzerinde kaldı

17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen depremlere hazırlıklı olunmadığını çok acı bir şekilde gördük. Üstelik mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı gibi disiplinler dışlandı.

17 Ağustos 1999'da Adapazarı'nda meydana gelen 6.7 şiddetindeki depremde çok sayıda bina yıkıldı. (Fotoğraf: Mustafa Abadan/AA)

Paylaş

Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul

17 Ağustos 1999 Marmara depreminin üzerinden 24 yıl geçti. ‘99 felaketini unutturacak birbiri ardına felaketler yaşıyoruz. Belki de en büyüğünü İstanbul’da bekliyoruz. Evet sadece bekleniyor, yaşanan her doğa olayı gerekli önlemler alınmadığı için afete, büyük felaketlere yol açıyor. 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin üzerinden 6 ay geçmesine rağmen hâlâ barınma, gıda, su gibi temel ihtiyaçların karşılanmamış olması bunun göstergesi. Marmara depreminin üzerinden geçen 24 yılda yapılmayanları ve yapılması gerekenleri, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Kocaeli İl Temsilcisi Niyazi Temizkan ve İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Mehmet Elma ile konuştuk.

"DÜZENLEMELER KAĞIT ÜZERİNDE KALDI"

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Kocaeli İl Temsilcisi Niyazi Temizkan da 17 Ağustos depreminden bugüne depreme hazırlık adına hiçbir şeyin değişmediğine dikkat çekiyor: “Yasa ve yönetmeliklerde çeşitli değişiklikler oldu. Örneğin imar yönetmeliği yeniden değiştirildi. Sürekli de güncelleniyor. Ama özellikle afet öncesi, afet sırasında ve afet sonrasında yapılacaklarla ilgili ciddi anlamda eksikliklerimiz var. 17 Ağustos’ta da 6 Şubat’ta da bir koordinasyon olmadığını açıkça gördük. Tüm düzenlemelerin kağıt üzerinde kaldığını tecrübe ettik” ifadelerini kullandı. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin “Fay kırıklarının geçtiği yerler var. Buralara biz inşaat izni vermeyeceğiz” sözlerini hatırlatan Temizkan, “Bakan bu sözleri kullandı ancak bunun henüz yasal bir dayanağı yok. Pratikte bir dayanağı da yok” dedi. Büyük Marmara depremi beklenirken hızlı olunması gerektiğinin altını çizen Temizkan, “İstanbul depremi ile ilgili çok geç kalınmış durumda. İBB’nin bazı hazırlıkları var ancak daha hızlı olunmalı, deprem meselesi önceliğimiz olmalı. Zararın neresinden dönülse kâr olduğu düşünülerek Marmara depremine hazırlanmamız gerekiyor” dedi.

"FAY YASA TEKLİFİMİZ MECLİSE SUNULMADI"

Depreme dair alınacak önlemlerden bahseden Temizkan, “Öncelikle belediyelerin mikro bölgelendirme çalışmalarını bir an önce yapması gerekiyor. Mikro bölgelendirme çalışması dediğimiz, bir ilin ayrıntılı jeolojik çalışmasıdır. Yani nerede yerleşeceğimizi, nasıl planlayacağımızı ortaya çıkaran daha küçük ölçekli çalışma” şeklinde anlattı. Mikro bölgelendirme çalışmasının Türkiye için neden bu kadar önemli olduğunu sorduğumuzda ise Temizkan, “Kurumların yaptığı çalışmalardan çıkan verileri incelediğimizde 18 il, yaklaşık 80 ilçe merkezi içinden direkt fay hatlarının geçtiğini görüyoruz. Türkiye’de yaklaşık 486 diri fay var. Bu faylar üzerinde birçok yapının, sanayi kuruluşlarının olduğunu görüyoruz. Bu yerlerin bir an önce tespit edilmesi, faylar üzerindeki yapıların bir an önce boşaltılması, yapı yoksa da fay hatlarının geçtiği yerleri ‘yapı yasak alan’ ilan edilmeli. Bu sebeple mikro bölgelendirme çalışması çok önemli” şeklinde anlattıktan sonra Türkiye’de birçok belediyenin henüz böyle bir çalışmaya adım atmadığına dikkat çekti. Temizkan aynı zamanda TMMOB’ye bağlı Jeoloji Mühendisleri Odasının fay yasası teklifini hatırlatarak, Mecliste kurulan komisyonlarda bununla ilgili çalışmalar yapıldığını ancak üzerinden çokça vakit geçmesine rağmen Meclise sunulmadığını söyledi.

İMAR AFFI, İNSANLARIN DİRİ DİRİ MEZARA GÖMÜLMESİ GİBİ BİR ŞEYDİR

17 Ağustos’tan bu yana geçen yaklaşık 14 yılda herhangi bir tedbir alınmadığını anlatan TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Mehmet Elma, “TMMOB’ye bağlı odaların neredeyse tümünün bu konuyla ilgili raporları var. Yapılması gerekenleri yılardır söylüyoruz ama aksiyon alınmıyor” dedi. 6 Şubat depremi ve ardından yaşananların aksiyon alınmamasının bir getirisi olduğunu söyleyen Elma, “Ülkemizde bu durumlarla ilgili acil durum planları, önden hazırlıkların yapılmadığını görüyoruz. 1999’da yaşanan depremin ardından binaların envanterlerinin çıkarılmadığını, bu envanterlere istinaden ağır hasar almış binaların dış kısmının giydirildiğini ve hasarlı bir şekilde kullanıldığını görüyoruz. Bununla ilgili herhangi bir çözüm üretilmediğinin de farkındayız” dedi. Depreme hazırlık için öncelikli yapılması gerekenleri sorduğumuzda ise Elma, “Belirli aralıklarla binaları kontrol etmek gerekiyor. Binanın üst katında oturan kişi evinin sağlam olduğunu düşünebilir ancak alt kattaki dükkan ya da ev sahibi binanın kolonunu kesmiş olabilir. Kolon kesildiği zaman binanın statiği ile tamamen oynanmış oluyor. Böyle bir durumda hiç anlamadığınız bir anda, depreme gerek kalmadan bile bina çökebiliyor” diye anlattı.

"TESTLERİ YAPILMAYAN BİNAYA ONAY VERMEK, ÖLÜME GÖNDERMEKTİR"

İmar affının kesinlikle yapılmaması gerektiğine de değinen Elma, “Bırakın 1999’dan sonra alınması gereken tedbirleri, üzerine bir sürü imar affı çıkardılar. Mimarlık, mühendislik disiplinlerinden herhangi bir hizmet almamış bir binaya direkt onay verilmesi ve insanların içerisinde oturmasına izin verilmesi o insanların diri diri mezara gömülmesi gibi bir şey.

Binanın kolonlarının, binayı taşıyıp taşımayacağını bilmiyoruz, kullanılmış olan demirlerin uygun olup olmadığını bilmiyoruz. Statik testlerinin yapılmadığı, zemin etüdünün yapılmadığı binalara direkt onay verilmesi kabul edilemez. Bu insanları ölüme göndermek” dedi. 6 Şubat depremlerinde yıkılan binalara ilişkin konuşan Elma, “Tahminlerimize göre Hatay, Maraş başta olmak üzere tüm deprem bölgesinde depremden etkilenen birçok ev imar affından faydalandı. Devlet ve yerel yönetimler bu konuyla ilgili belgeleri şeffaf bir şekilde paylaşmadığı için kesindir diyemiyoruz ancak birçok yapı olduğunu biliyoruz. Kısaca bilim ve tekniğin bize söylediği hiçbir şeyi uygulamıyoruz. 1999’da yaşanmış olan deprem hiçbir şey öğretmemiş bize. Deprem esnasında nasıl müdahale edeceğimize dair hazırlığımız da yok” ifadelerini kullandı.

ÖNCEKİ HABER

EMEP Milletvekili İskender Bayhan: Figüran sözleşmeli personeller neden kadroya geçirilmiyor?

SONRAKİ HABER

Sevda Karaca, kadın kamu çalışanlarını Bakan Işıkhan'a sordu: Kaç tane kreş, emzirme odası, yaz okulu var?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa