18 Ağustos 2023 00:42
/
Güncelleme: 23:44

Sermaye emek ve doğaya karşı

Sermaye sınıfı işçiyi sömürürken doğayı yağmalamaktan geri durmaz ve bunu yapabilmek için de devletin bütün aygıtlarını kullanarak her fırsatta mücadelenin önünü kesmeye çalışır.

Sermaye emek ve doğaya karşı

Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel 

Ceren DAYIOĞLU

ODTÜ

Kapitalist sistemin yalnızca sermayenin ihtiyaçlarını gözeten kâr odaklı yapısı ve diğer her şeyi gördüğü gibi doğayı da bir meta olarak görmesi, doğaya ve sermayenin kirletmediği her türlü yaşam alanına yönelik saldırıları yıldan yıla artıyor. Kapitalizmin doğaya saldırıları arttıkça ortaya çıkan sorunlar gibi, bu saldırılar karşısında halk mücadelesi de giderek artıyor. Halk, yaşam alanlarına saldıran şirketlere karşı örgütlü bir mücadeleyi örerken direndiği şey, sermayedar sınıfının ve o sınıfın sisteminin ta kendisi oluyor. Bu direnişin sınıfsal karakteri, direnen halk için ilk başta açık olmasa da halk, alanda yaşadığı deneyimle beraber devlet-sermaye ilişkisini ve hedef alınması gerekenin sistemin kendisi olduğunu yaşayarak, görerek öğreniyor.

Bugün Muğla’daki Akbelen direnişinde yaşanan da bunun için güzel bir örnek olarak karşımıza çıkıyor. İkizköy halkı, beşli çetenin açgözlü ortağı Limak şirketler grubunun rant hırsı için talana açılmak istenen ormanı iki yıldır sürdürdükleri mücadeleyle koruyor. Ancak geçtiğimiz günlerde TOMA ve jandarmalar ormana zorla girerek ağaçları kesmeye başlayınca, bölge halkı yardım için çağırdıkları devletin aslında onların yanında değil karşı tarafın yanında olduğunu gördüler. Limak’ı değil ormanları korumasını talep ettikleri devlet, şiddet unsurlarını direnen köylüler üzerinde kullandı. Umut besledikleri ve yardım bekledikleri devletin kendisine saldırdığını gören halk ister istemez politik bir süreçten geçerek işin aslında yalnızca sermaye gruplarıyla sınırlı olmadığını, devletin bu gruplarla işbirliği içinde olup mücadelenin karşısında pozisyon aldığını deneyimlediler.

Direnişin 14’üncü gününde “Büyük Akbelen Buluşması” için ülkenin dört bir yanından binlerce insan köylülere desteğe geldi. Yalnızca İkizköy halkı değil, direnişe destek vermek için yola çıkan yurttaşlar da alanda jandarma, TOMA, tekrarlı GBT sorgulaması gibi engellerle karşılaştılar. Bu katliamın karşısında duran ve günlerdir mücadele veren halk direnişinin büyümemesi ve önünün kesilmesi için devlet, tüm imkanlarını kullanarak halkla çatışıyor. Buna rağmen direnişçiler, “Ormanımız için öleceksek bu uğurda öleceğiz, mücadeleden vazgeçmeyeceğiz” diyerek kararlılıklarını gösterdi.

KAPİTALİST İKİYÜZLÜLÜĞE KARŞI EMEK VE DOĞA MÜCADELESİ

Bir diğer yandan bu örnekte doğa-sermaye ve emek-sermaye çelişkisini de net bir şekilde görebiliyoruz. Kârına kâr katmak için ormanları yağmalamaktan geri durmayan Limak Holding, sürdürülebilirlik raporunda hedeflerinin arasında kadın istihdamını yüzde 40 artırmak olduğunu söylüyor. Kadın istihdamına bu kadar önem veren (!) bu şirket, önce bölgedeki kadınları ezip geçerek onların emekleriyle büyüttükleri ağaçları katledecek, sonrasındaysa “Size istihdam sağlıyorum” diyerek bölgenin direnişçi kadınlarını zorla işçileştirecek. Her yıl enerji verimliliğini arttırmak, emisyon salınımını azaltmak gibi hedefleri içeren raporlar yayınlayan şirketler; binbir türlü yolsuzlukla hayata geçirdikleri projelerle hava ve su kirliliğini artırarak iklim krizini tehlikeli bir boyuta ulaştırmaktan geri durmuyorlar. Bu raporlarda çalışan bağlılığını arttırarak güvenli bir çalışma ortamı sağlamayı hedeflediklerini söyleyip işçilerin bileklerine takip cihazı takarak tuvalette bile ne kadar kaldıklarını kontrol ediyor, işçileri her türlü baskıya maruz bırakıyorlar. Limak Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir’in “WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)” mütevelli heyeti üyesi olduğunun ortaya çıkması da kapitalizmin ikiyüzlülüğünü gösteren bir diğer örnek.

Sermayedarlar sınıfı işçiyi sömürürken doğayı yağmalamaktan geri durmaz ve bunu yapabilmek için de devletin bütün aygıtlarını kullanarak her fırsatta mücadelenin önünü kesmeye çalışır. Bizlere burada düşen görev, bu çelişkiler arasında tutacağımız safla Akbelen ve daha nice direnişin sesine kulak vermek, birlik ve ortak mücadeleyi büyütmektir. Ancak böylelikle hem emeği hem de doğayı korumamız mümkün olacaktır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Tüm gruplar silah bıraksın, PKK kendini feshetsin’

‘Tüm gruplar silah bıraksın, PKK kendini feshetsin’

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, bir süredir beklenen mesajı, DEM Parti İmralı heyeti aracılığıyla duyuruldu. Öcalan, “Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” çağrısı yaptı. Açıklamada Suriye’deki Kürtlerin siyasi ve askeri durumuyla ilgili bir ifade yer almadı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
CHP'li belediyelere silkeleme ve sabah dörtte operasyonlar yapılırken AKP'li Sincan Belediyesine Cumhurbaşkanlığı bütçesinden 30 milyonluk bağış yapıldığı iddia edildi.

Evrensel'i Takip Et